Depremin altında kimler kaldı?
Enkazın altında
yörede yaşayan on binler, yüz binler kalmadı. İyisiyle kötüsüyle, hatası ve
sevabıyla vefat edenler başka bir dünyaya, bizim de zaten gidecek olduğumuz bir
dünyaya gözlerini açtı.
Enkazın altında
yaralı kurtulan; kafası parçalanan, kolu, bacağı kırılan, sakatlanan ve hayatı
kaldığı yerden sürdüremeyecek bile olsa bir şekilde yoluna devam edecekler
kalmadı.
Enkazın altında
daha ilk günden üzerindeki şoku atıp ne bulursa enkazın başına gidip
tırnaklarıyla betonu söken, harcı didikleyen, elinden geleni eli üşüyerek
yapanlar kalmadı.
Enkazın altında
aile, dost, ahbap, akraba demeden oraya, tanımadığı insanların beldesine gidip
o kavurucu soğukta tir tir titreyerek açlığa, susuzluğa, uykusuzluğa aldırmadan
çabalayan yürekli insanlar kalmadı.
Enkazın altında
Edirne’den Kars’a, Sakarya’dan Balıkesir’e, İzmir’den Ankara’ya yurdun dört bir
tarafından depremin daha ilk gününde bulduğu ilk vesaitle, hatta belki otostop
çekerek yardıma koşan, elinden geleni yapan isimsiz kahramanlar kalmadı.
Enkazın altında;
yöre halkına kapılarını açan, onlarla evlerini, çorbalarını paylaşan, daha ilk
günden onları bu badireden uzaklaştırmak, yaralarını hafifletmek için evlerinin
kapılarını açan, konaklama mekanları ayarlayan yöneticiler kalmadı.
Onlar adını
depreme, deprem tarihine, insanlığın nasiyesine altın harflerle yazdırdı.
Vicdanını en temiz sularla yıkadı. Ve onlar, ki onlar geleceğin Türkiye’sine
umut bahşeden onurlu simalardır.
Enkazın altında
millet kalmadı, millet aklı kalmadı. Bu millet bir kez daha bütün dünyaya ne
kadar yardımsever, ne kadar alicenap, ne kadar asil ruhlu olduğunu gösterdi.
Enkazın altında
bozuk düzen kaldı.
Enkazın altında
çürük binalara sağlam raporu veren liyakatsiz, çıkarcı, bencil uzmanlar kaldı.
Enkazın altında
rica minnete boyun eğen; eş, dost, arkadaş, ahbap diye bir kat fazlasına onay
veren belediyeler ve onların çapsız görevlileri kaldı.
Enkazın altında
üç beş kuruş fazla kazanmak için demirden, harçtan, tuğladan, malzemeden çalan
kişiliksiz, onursuz, niteliksiz müteahhitler kaldı.
Enkazın altında,
elinde avucundakini yöreye göndermek için yola çıkaranların gönderdiklerini yol
keserek yağmalayan çapulcular, felaketten bile nemalanmak isteyen arsızlar,
hırsızlar kaldı.
Enkazın altında
deprem ülkesi olduğumuz ve öncesinde sayısız depremlere şahit olduğumuz halde
buna hazırlıksız yakalanan, bizi hazırlıksız yakalatan nüfuzlu ama ufuksuz
yöneticiler kaldı.
Enkazın altında
her vesileyle imar affı çıkaran, kendi istikbalini milletin istikbaline yeğ
tutan, yöredeki vatandaşı seçimden seçime hatırlayan alık siyasetçiler kaldı.
Böylesi büyük
felaketlerde bireylerin aklı tutulur, bireyler şok yaşar ama devletlerin şok
geçirme hakkı yoktur. Enkazın altında şok geçiren, anında vaziyet edemeyen,
sürece geç adapte olan kurumlar kaldı.
Enkazın altında
sorumluluk ve inisiyatif sahibi olup sorumluluklarını ve inisiyatiflerini
yerine getiremeyen sünepe yöneticiler kaldı.
Enkazın altında,
oraya anında müdahale etmek için yola çıktığı halde prosedürler gereği geciken,
bu geciktirmeye zemin hazırlayan yasalar, tüzükler, düzenlemeler kaldı.
Kaosa kaosla
müdahale kaosu büyütür. Kaosa düzenle müdahale edilir. Enkazın altında kaosa
kaosla müdahale eden, düzen kuramayan, organizasyon yoksunu kof beyinli
liyakatsizler kaldı.
Süreç bitmedi ve
devam ediyor. Şimdi yapılması gereken benlik senlik kavgası değil, yardımlara
koşmak ve memleketin yaralarını sarmak için bir kibrit çöpü mesabesinde olsa
bile elinden geleni yapmaktır.
Kısa çöpü uzun
çöpten ayırmanın vakti elbette gelecektir. Şimdi yapılması gereken birlik ve
beraberlik içinde umudun önündeki engelleri kaldırmak, bu kara geceyi sabaha erdirmektir.
Son olarak, fiziksel
bakımdan değil ama zihnen depremin altıda kalanları cezalandıracak, üstünde
kalanlara mükafat dağıtacak bir sisteme ihtiyacımız var. Adamakıllı, adam gibi
bir sisteme… En büyük depremde bile hiç kimseye zarar vermeyecek güçlü, zaman
üstü bir sisteme… Ve onu kuramadığımız sürece her deprem hepimiz için bir
mahşer alanı olmaya devam edecek… Ve onu kuramadığımız sürece yine iyiler
ölecek yine kötülerin yaptıkları yanlarına kâr kalacak.