Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​Depremi yaşayan insanları anlamak

’Anlamak ve anlaşılmak’’ insanların birbirine yapacağı en büyük iyiliklerden biri diye düşünüyorum.

Nice iletişim kazasıyla enkaza dönüşen ruhlara şahit oldukça.

Zorlu deprem süreciyle beraber insanın kendi ruhunu, çevresini, yakınlarını da onarması gerekiyor.

Ağladığı zaman ‘’ağlama canın sağ ya’’ diyen insanlarla beraber, gülümseyen şen görünen vakte güzel anılar katmak isteyen depremzedelere, bak bu çok etkilenmemiş depremde gülebiliyor eğlenebiliyor demesi bir başka yüz…

Rahmetli babam’’ insanın ağzı torba değil ki büzesin’’ derdi ağzı olan elbette konuşacakta, acıyı içine gömmüş birini hep yaslı, gözü yaşlı görme arzusu hakiki bir maraz.

‘’Sen kolay atlatmışsın bak, sesin iyi geliyor bir şeyler yoluna girmiş yüzüm gülüyor cümleleri kendini iyileştirmeye çalışan kişilere baskı niteliğinde olabiliyor.

İnsan beden ve ruh gibi çok kıymetli bir ülkeye sahip. Şehirlerini korumak öncelikle kalbine iyi gelenle mümkün.

Gözünden akan yaş, yüreğindeki çiçekleri sulasın ister, dilinden çıkan sözler gönlüne, gönüllere, şifa versin, huzur olsun ister

Acısını derdine içine gömmüş insanların tebessümleri var olsa da gözlerinden hüzün okunur. Evi yıkılmış eve hasar görmüş, yaşam şekli yaşam kalitesi bambaşka değişmiş insanlara sürekli ne yapmayı düşünüyorsunuz diyerek yardımcı olmaktan çok bilgi alma odağında olanlar da kalpleri hasarlı bu insanların tekrar tekrar kırdıklarını farkında değiller.

Hele bir de yaptığı üç beş yardımı, seçim sonucuyla özdeşleştirip başka kalkış yapanlar depremzede kardeşlerimizin ruhunda başka bir deprem oluşturmuşlardır

Depremi Malatya 'da yaşadık büyük bir afetti de, dil üslubu hakareti bedduasıyla deprem bölgesini hedef alan yardımseverlere! daha çok yardım gerekir. Zira ruhların aç açık kalması daha büyük yoksunluktur.

İnsan kaldığı yerden devam etmek zorundadır arkasına dönüp dönüp bakarak.

Ismarlama gülüşlerini ısmarlama hüzünlerin iğretiliğini yüz zaten belli eder

Kıymetli kardeşlerim;

Depremzedeler hala çok yaralı. Çoğunun evi yok, evi olanın başka hassasiyetleri var. Evi dışında hiçbir şeyini kaybetmemiş ama kira ödeyecek parası yok. Belki parası var hatıralarından vazgeçmeye hazır ruhu yok. Mekân ruhuyla özdeş nice kardeşimizin içi de enkaz mesela…

Evi barkı var belki yakınlarını başka başka şehirlere bıraktığı için hasretle örülü bir kalp zindanı kalmış mesela

En sevdiği komşularını dostlarını uzak yerlere göndermiş

Velhasıl kelam deprem yaşamış insanların yaraları hala açık.

Ben öğretmen yazar olarak geldiğim şehirde, davet edildiğim başka şehirlerde kitapların, ilmi programların vesilesiyle nice gönül bağı kurdum. Zamanı lehimize çevirme bilinciyle gönülden gönülle şehirden şehre koştum.

Çocuklara, gençlere, yetişkinlere bu süreçte tecrübe esenlik derinlik fırsat olmaya çalıştım. (Depremzedesin ya hani) Cahilce düşünüşler bunu gezi, tatil vs. olarak algılayabiliyor da maalesef. Ki öyle olsa insanın buna da ihtiyacı vardır.

Bu çaba depremzede olduğumuz gerçeğini değiştirmedi. Anlaşılma, dertleşme ihtiyacı hepimiz için bir ilaçtı, merakları giderme arzusundan önce.

Baktığınız her balkonda kendi ev manzaranızı, anılarınızı özlerken, kullandığınız her başka eşyada kendi aitliğinizi özlemek imtihan olarak yetebiliyor. Özlemek ağır beni imtihandı geri adım attıran, tam iyi oldum derken gözyaşına boğan.

Depremi yaşayan bizleri anlayan, önce yüreğinden sonra elinden tutan gönül ehline binlerce teşekkür.

Anlaşıldığını anlamak da ruha dinginlik olarak yeter vesselam.