Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2970.73
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Şubat 2023

​Depremi ben yaşadım

Depremi yazmak için bugün deprem anındaki saati bekledim. Hatta o vakte alarm da kurdum. 6 Şubat, saat 4.16…

Alarm, beni uykudan anlamsız bir şekilde uyandırmıştı. Deprem anını bir süre sonra anımsadım ama yaşayamadım. Hani derler ya tarih tekerrürden ibarettir. Yok kardeşim yok öyle bir şey. 6 Şubat depreminin acısı, çaresizliği hatta o zamanki hayata bağlanan umutlar farklı farklı…

"Aman Allah'ım bize merhamet eyle. Korktuklarımızdan bizi emin eyle."

Buna benzer dualar dilimizden düşmemişti deprem anında.

Depremi evde ben ve annem tek başımıza yaşadık. Tatil olduğu için çocuklar dedelerine gitmişti. Okul için hazırladığım bir dergi çalışmasının son aşamasına gelmiştim. Dergiyi bitirmem gerekiyordu ve haftanın ilk günü de kar yağışı nedeniyle tatil edilmişti. Yani pazartesi gününü dergiye ayırmıştım-ayıracaktım.

Annemin "uyu uyu" nidaları bir süre sonra dolaplardaki bardak seslerinin şıngırtılarına bıraktı. Ben sandalyede oturduğum için önce pek birşey fark etmedim. Ama ayağa kalkınca işin rengi değişmişti. Dolap kapaklarını mı kapatayım, anneme mi koşayım bilemedim. Bir yandan da bildiğim bütün duaları yüreğimden okuyordum sanki. Ağzımdan çıkınca bunları ben mi söylüyorum, sorguladım da kendimi. Dileklerim dile geliyordu.Yüce Mevlam koru bizi. Merhamet et bize.

Annem kendi imkanlarıyla nihayet mutfağa gelmişti. İkimiz de mutfak masasının altına girdik. Annem parkinson hastasıydı onu dışarıya, yedinci kattan asansörle aşağıya indirmek bir meseleydi. Çok şükür binamız fazla zarar görmemiş idi.

Depremin başlangıcı, bana dalgalı bir denizde bir vapur içinde yapılan bir yolculuğu andırmıştı. Fakat depremin şiddeti belli bir süre sonra artıyor ve farklılaşıyordu.Sanki bir trafik kazası kazası olmuş gibi…Sanki bir arabanın başka bir arabaya arkadan çarpıp durması gibi geldi.

Demek ki o vakit fay hatlarının kırılması ve hareketi oluşuyormuş. Bir katman, başka bir katmanın üzerinden düşüyor. Tekrar birleşince de deprem durmuyormuş.

Deprem sonrası evde kırılan bardakları yer kaldırıp bir torbaya koymuş ve uyumuşum. Telefonum da susmadı. Saat altı ile beraber ailem, dostlarım, komşularım, uzaktan yakından akrabaların "sizi merak ettik, nasılsınız" telefonlarına cevap verdim. Yine bütün apartman halkı aşağı inmiş bizi bekliyordu. Hadi inin inin, diyorlardı....Annem için kahvaltı hazırladım. İlaçlarını getirdim. Derken vakit öğleyi bulmuştu. O vakit merkez üssü olan Elbistan bir deprem daha yaşadık.Yine bir gemi içinde dalgalı bir denizin içinde sallanmıştık. Binanın sağlamlığı, bizi bu depremden de korudu.

Artık aşağı inmekten başka çaremiz yoktu. Annemi ve eşyalarını yavaş yavaş asansöre bindirip aşağı indik. O günü öyle bir yağış yağdı ki anlatamam. Günlerdir, haftalardır hatta aylardır beklediğimiz yağışlar önce kar sonra yağmur şeklinde yağmıştı.

O gün bugün dışarıdayız.Urfa'da 60 bina yıkılmış.160 civarı insan vefat etmiş. Birinci depremin oluştuğu sırada halamoğlu (daha önce de kalp krizi geçirmişti.) kalp krizi geçirip vefat etmiş. Hastaneye bile yetiştiremedik.

Sonra mesajlara haberlere baktım.Kim sağ kalmış kim vefat etmiş, diye. Özellikle Hatay'da daha bazı mahalleler olduğu gibi yıkılmış. Enkazın kaldırılması altıncı gün hâlâ devam ediyor ve enkaz altında kalan daha kaç kişi bilinmiyor. Vefat eden sayısı 20 bin civarında. Depremde hayatını kaybeden dostlarım arasında Cihannüma ailesinden kıymetli hocamız Hikmet Altunsöz hanımıyla beraber enkaz altında kalıp vefat etmiş. Milat medya grubuna bağlı Yeni Söz gazetesinden yazar Ahmet Doğan İlbey, Maraş'taki evinde enkaz altında kalarak vefat etmiş. Yine Maraş'ta Maraş'ın bir değeri olan Yaşar Alparslan hoca ile hikâyeleriyle tanıdığımız Recep Şükrü Güngör de Maraş'ta vefat etmiş.

Edebiyat camiasından ilk vefat edenler bunlar. Allah onlara rahmet eylesin. Vukuu bulduğu üzere şehitlik mertebesine erştirsin.