Depreme Farklı Bir Bakış
Biliyorum, bazı kardeşlerim;
“şimdi bu konuların vakti mi?” diyeceklerdir. Hatırlarsanız gölcük depreminde
bir Hoca Efendi, “deprem ilahi ikazdır” dediği için üç yıka yakın süre hapse
mahkum edilmişti, ama her iman eden de bilir ki, yaşanılan tüm felaket ve
musibetlerin, bizim mana dünyamızla yakından alakası vardır. işin bu yönü
hatırlatılmaz ve yeterince değerlendirilmezse konu kesinlikle eksik kalır.
Öncelikle bilelim ki, manevi
depremlerin, yani, şirkin, küfrün, nankörlüğün, her türlü fısk-u fücurun, maddi
depremlerle yakından alakası vardır. İçkinin, kumarın, zinanın, faizin, moda ve
çıplaklığın, kısaca tüm haramların ve isyanların, ilahi ikazlara etkisi vardır.
Bakınız %99’u Müslüman olan ülkemizde muhalefet partileri, “İstanbul
sözleşmesini yeniden getireceğiz” diyorlar. Bizim iktidarımızda LGBTİQ yani
“ibahiye” yani sınırsız ahlaksızlık serbest olacak diyor. Buna rağmen de
namazlı niyazlı insanlardan oy alabiliyor. Ne ki, kendilerini mütedeyyin sayan
kimi partiler bu şer odaklarıyla ittifak kurabiliyor.
İşte isyanın bu kadarı,
gayretullaha dokunur. Gazabı ilahiyi celbeder. İlahi ceza çok farklı şekillerde
tezahür edebilir. Aynen şu ayetlerin özetlediği gibi; “Biz (nice asi
olan) bu topluluk ve kişilerden her birini günahları yüzünden kıskıvrak
yakalayıverdik: Kiminin üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Kimini o
korkunç çığlık yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk.
Allah, böyle yapmakla kesinlikle onlara zulmetmedi; lâkin onlar kendi
kendilerine zulmediyorlardı.” (Ankebut 29/40) “(Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un
kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e,
vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavn’a ne
yaptığını görmedin mi? Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok
bozgunculuk çıkaran kimselerdi. Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı
yağdırdı.” (Fecr 89/6-13)
Şunu asla unutmayalım ki,
depremlerin fiziki fay hatlarının yanında bir de metafizik fay hatları vardır.
Fiziki fayları her gün işin uzmanları çıkıp konuşuyorlar. Manevi fay hatları
ise bizim mana dünyamızda oluşan, kırıklar, çatlaklar ve yırtıklardır. Yani
bizim nankörlüğümüz, günahlarımız ve isyanlarımız sebebiyle mana dünyamızın
alabora olmasındandır.
Depremler ve diğer tüm
musibetler, Allah'ın (cc) irâdesi dışında meydana gelen başıboş ve
kontrolsüz felâketler değildir. Çünkü en küçük varlıklar olan atomlar
ve atomun çekirdeğindeki nötronlar, protonlar ve elektronlar bile Yüce
Allah’ın kesin denetimi ve kontrolü altındadır. Dolayısıyla Yerkabuğu,
yerkabuğundaki boşluklar, çöküntüler, fay hatları ve yanardağlar da Yüce
Allah’ın kesin denetimi ve kontrolü altındadır. Depremler İlâhi gazab
olduğu için birçok âyet-i kerîmede, “Allah’ın azabı çok
şiddetlidir” buyuruluyor ve “Rabbinizden korkun” emrine vurgu yapılıyor.
Yüce Allah buyuruyor: “Hatırlayın ki, Rabbiniz size şöyle
buyurmuştu: “Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım, eğer
nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim 14/52) “Siz (nimetlere) şükreder
ve (Rabbinize) îman ederseniz, Allah size niye azap etsin ki! Allah
şükredenlerin mükâfatını veren, her şeyi bilendir.” (Nisâ 4/147) İnsanlar
İlâhi nimetlere şükredip nankörlük etmese (günah işlemese) ve bu nimetleri
veren Yüce Rablerine îman edip, İslâmî kurallar doğrultusunda
yaşasa, Yerlerin, göklerin yegane hükümranı ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah
(cc) kullarına azap eder mi? Gerçekte
İlâhi nimet olan toprak, su,
hava ve ısı (güneş enerjisi) felâkete dönüşür mü?
Eğer insanlar şükür yerine
nankörlük etse ve Allah’tan başka varlıkları rabler edinip hak din olan
İslâm’a sırt çevirse, Allah (cc) yine acele etmez ve kullarına hemen azap
etmez. Çünkü düşünüp taşınsınlar ve tevbe edip günahlarından arınsınlar
diye onlara zaman tanır ve genelde cezaları âhiret âlemine erteler. Ancak!.. İnsanın
doğasına ters düşen ve gayretullaha dokunan bazı günahlar açıkça yapılıp
yaygınlaşınca, onların cezasının tamamını âhirete ertelemeyip bir kısmını
dünyada da verir ve o zaman, gerçekte İlâhi nimet olan toprak, su, hava ve
ısı (güneş enerjisi) İlâhi gazâba dönüşür. Allah (cc) muhafaza eylesin.