Deprem, yürek yangınımız, sessizlik ve çirkin sesler!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, depremin meydan geldiği andan itibaren gerçekleştirilen faaliyetleri sıraladıktan sonra, enkaz çevresindeki vatandaşlardan “sessizlik” istedi.
Bütün vatandaşlardan da “dua”.
Depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet, yaralananlara acil şifa diliyorum.
Çok sayıda yaralı var, bu yazıyı kaleme aldığımız dakikalarda, enkaz altındaki kardeşlerimizin birbiri ardına kurtarılmasına şahitlik ettik.
Şükür.
Çok zor, gece sıfırın altında 15, gündüz sıfırın altında 5 derecede yürütülen çalışmalar.
Hipodermi riski büyük.
Allah yardımcıları olsun.
Böyle bir günde asla girmek istemezdim ama, yetkililerden “Sosyal medyada büyük bir dezenformasyon kampanyası var, bunlara itibar edilmemelidir.” uyarısı gelince meselenin bu tarafına da baktık.
Biz vatandaşa el uzatma çabalarına yoğunlaşmışken, memleketin yürek yangını, depremzedelerimizin acil yardım bekleyişleri, sosyal medyada organize olmuş çirkin grupların hiç umurunda değil.
Anında başlamışlar algı operasyonuna, “Fırsat, bu fırsattır!” kafasıyla.
Hiç olmazsa bir gün bekleseydiniz, bu ne acele!..
Bir profesör yakın zamanda “Elazığ ve çevresinde deprem olabilir!” demiş…
Bunu ele alıp “Deprem uzmanı uyardı ama tedbir alınmadı!” yollu kampanyalar yürütülmekte.
Türkiye’nin her yerinde sürekli olarak deprem meydana geliyor.
Herhangi biri haritayı önüne alıp, “Yakında şurada deprem olabilir” dese, büyük ihtimalle tutturur -Allah korusun-.
Memleketin deprem olmadık yeri ve deprem olmayan ayı mı var?
İhmal yok mu, var elbet.
Bugünün işi değil, uzun yılların işi.
İhmal, meselenin öncelikle eğitim bölümünde.
Okullarda doğru dürüst “deprem eğitimi” verilmiyor ki…
Okulların velilere bile eğitim vermesi gerekir oysa.
Öğrencilere yılda bir kere göstermelik tatbikat, deprem ülkesinde bu yeter mi?
Bunu adam akıllı ders olarak versenize!..
Bu tür eleştirilere evet ama, münhasıran Elazığ merkezli depremle ilgili değil bunlar.
Vakti de değil üstelik.
Ey art niyetliler;
Dedik ya,
Hiç olmazsa bir gün bekleseydiniz, art niyetinizi bu kadar da açık etmeseydiniz!..
Bizler, kardeşlerimizin enkazdan canlı olarak çıkartılması için dua ederken…
Sosyal medya hesaplarımızdan, kurtarma faaliyetlerine katkı sağlayabilecek mesajları paylaşmanın derdindeyken…
Mesela, “Cep hatlarını meşgul etmeyin, internet imkânlarını kullanarak haberleşin!” çağrılarını yaygınlaştırmaya çalışırken…
Birileri, “çirkin kampanyaların” peşindeydi.
Depremin meydana gelmesinden çok kısa süre sonra başlayan tezvirât, öyle yoğunlaştı ki…
Canla başla kurtarma çalışmaları yürüten AFAD, “Sosyal medyadaki dezonformasyon amaçlı paylaşımlara itibar etmeyin” mesajını yayınlamak mecburiyetinde kaldı.
Vatandaşı tahrik etmek, moralleri bozmak istediler…
Çalışmaları aksatmak istediler.
Sosyal medyadan yardım çağrılarında bulunanları teker teker hedef aldılar.
Oysa…
AFAD, Valilik, Jandarma, sağlık ekipleri, bütün Devlet oradaydı ilk anlardan itibaren.
Marmara Depremi’nde Devlet’in olay mahalline üç günde ulaşabildiğini görmüş insanlarız bizler.
Vatandaşa el uzatan sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinin bile “yasaklandığı” günleri gördük, bir genelge yayınlanmıştı o günlerde, “İrticai görüntülerle (!) yardım yapılanların!” engellenmesine matuf!
Van Depremi’ne el uzatırken görülmemiş bir hız ve etkinlikle hareket edenlere ne iftiralar atıldığını da unutmadık.
Bugünlerde yine bunu görüyoruz.
Elazığ merkezli büyük depremin ardından enkaz altındaki vatandaşlarımıza ulaşabilmek ve dondurucu soğukta sokakta kalan vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarına karşılık verebilmek için müthiş bir koşuşturma başlatıldı.
AFAD, ilk etapta, 1167 arama-kurtarma personelini, 18 arama kurtarma köpeğini ve 235 aracı bölgeye sevk etti.
Devlet, bütün ağırlığıyla oradaydı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu’nun enkaz başındaki faaliyetlerini gördük.
Camiler ve diğer mekârlar dondurucu soğukta sokakta kalan depremzedeler için açıldı.
Sayın Soylu’nun enkazın etrafındaki vatandaşların yanına gidip teselli etmesi ve çalışmaların sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için “sessizlik” çağrısında bulunması dikkat çekti.
Sayın İçişleri Bakanı, “Daha önce belirlenen müdahale plânı çerçevesinde”ki çalışmalara dikkat çekti.
Bilgi kirliliği konusunda uyarıda bulundu.
Devlet’in bütün ilgili birimleriyle yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.
“Köylere hızla ulaşıldığını” açıkladı.
Alt yapı bakımından problemin yaşanmadığına dikkat çekti.
Yemek, battaniye, çadır ihtiyaçlarının daha önce belirlenen bölgelerden sevk edildiğini vurguladı.
6 aşevinin Elazığlılara sürekli olarak yemek çıkarttığını, mobil mutfakların da sürekli olarak çalıştığını anlattı.
Binlerce kardeşimizin spor salonlarına, okullara, kamu misafirhanelerine, üniversitelere ve diğer uygun mekânlara yerleştirildiğini belirtti.
Depremden etkilenen diğer illerimizdeki faaliyetler hakkında da ayrıntılı bilgi verdi.
AFAD ve Kızılay’ın büyük operasyonlarını rakamlarla gözler önüne serdi.
Acı günler…
İnsanını, memleketini seven milyonlarca vatan evlâdı fiili dualarıyla katılıyor yardım faaliyetlerine…
Birileri ise…
Bu ortamda ne işlerin peşinde…
Yüce Allah, milletimize sabırlar versin.
Birilerine de…
Yazıklar olsun!..