Deprem ve seçim
Milyonlarca vatan evlâdı deprem felâketini yaşarken, “seçim”lerden bahsedilir mi?
Felâket haberini aldığım andan bu yana “seçim” mevzuundan uzak durmaya çalıştım.
“Deprem seçim
sonuçlarını nasıl etkiler?” yollu sorular yöneltildiğinde, ya cevapsız
bıraktım ya da “Bunları konuşmanın
zamanı değil, depremzedelerimize odaklanalım!” dedim.
İlk büyük depremlerin üzerinden henüz bir hafta geçmişti ki,
Bülent Arınç’tan o çıkış geldi:
“Allah’tan korkun, hâlâ enkaz altında cesetler
var. Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor?”
Böyle bir dönemde
acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası mı yapacaksınız,
oy mu isteyeceksiniz? Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız? Bunları
hangi yüzle yapacaksınız?”
*
“Kamuoyuna saygıyla duyurulur” başlığı
altında yine “acayip” bir çıkış
geldi Arınç’tan.
Bu ortamda seçim istemenin “yüzsüzlük” olduğunu ima eden Arınç, bir de, seçimlerin ancak “savaş sebebiyle” ertelenebileceğini
söyleyenlere, “Anayasa’da böyle bir
hüküm var ama…” manevrasıyla başka yolları gösterince tepkiler büyüdü.
“Seçim 2023’te yapılsın” teklifine tepki
gösterenlerden bir bölümü , bu işin arka plânında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğunu iddia ettiler…
Baktım, Bülent Arınç, Ankara Masası adlı Youtube Kanalı’nda “Ben kendim durumdan vazife çıkartırım. Kimseye
de bakmam. Ben başka siyasetçilere benzemem. Bu tweeti atmadan önce hiçbir
siyasetçiyle başta Cumhurbaşkanı, Ak Parti veya bir başka partiyle bir kelime
konuşmuşsam namerdim. Ben kimsenin çantasının içinde değilim. Bu benim kendi
görüşümdür!" demiş.
*
Neyse işte, Bülent Arınç
işleri böyle!
Arınç yine öne çıkınca “depremzedelere yardım” gündemi
bölündü, araya böyle “seçim”
tartışmaları girdi.
Tartışmalar alevlenerek
devam etti.
Bendeniz bunlara kulak
tıkadım ama diğer taraftan da “deprem
fırsatçılığı” yapan politikacıların, sözde sanatçıların, sözde
gazetecilerin vesaire yalanları işgal etti gündemi.
O kadar ki “baraj patladı” yalanından dolayı
insanımızı enkazdan kurtarma çalışmaları bile aksadı.
IHH Arama Kurtarma Lideri Orhan Parlak, “Baraj
patladı yalanı tam 3.5 saatimize mâl oldu. Her yer kilitlendi, mecburen
çalışmalar durdu. Birçok insana müdahale edip kurtarabilirdik!” diyor ya…
Bu yalanları üretenler,
yayanlar, binlerce asılsız ihbarda bulunarak ekiplere çok kıymetli saatleri
kaybettirenler var…
Enkazdan daha çok can
çıkartılmasına engel olanlar var…
Var da, sonuç yok!..
Aşağı yukarı her şey serbest
bu memlekette!..
*
Ne diyorduk?
Bülent Arınç’ın açtığı yoldan ilerleyenler…
Evet…
Şimdilerde, bir yandan Sayın
Erdoğan ve bakanların “deprem yaralarının sarılması için”
yapılacaklara ilişkin açıklamalarını, başta “deprem bölgesinde yeni konutların
inşa” sürecinin başlatılması olmak üzere kaydedilen gelişmeleri takip ediyor,
diğer yandan ‘Buralara gelen depremzede
misafirlerimiz için daha neler yapabiliriz?’ diye düşünüyoruz…
Öte yandan da, işte, 6’lı
Masa’nın işgal ettiği gündemi ister istemez takip ediyoruz.
Orada acayip işler var.
Masa altından- üstünden
tekmelemeler, tehditler, şantajlar hakaretler….
Politikanın ağır toplarından
CHP’li Yaşar Okuyan (depremden bir gün önce), İyi Parti Genel Başkanı’nı elinde
bir takım belgelerin olduğunu öne sürerek tehdit etmekle kalmamış, bu
belgelerin yer aldığı dosyayı Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiğini söylemişti,
hatırlarsanız.
Meral Akşener bu sözlere kamuoyu
önünde cevap vermemişti, ve dahi...
Derken, Yaşar Okuyan, tokalaştığı
Kemal Kılıçdaroğlu ve elinin altında “dosyaya benzer bir şey” ile verilmiş
bir pozu sosyal medya hesabında kullandı!
Bir de bu arada…
“Yaşar Okuyan’ın Parti ile ilişkisinin
kalmadığı”nı açıkladı CHP.
Ne mevzular, bu nasıl bir
masa!..
*
İşte böyle…
Kamuoyunun bu işlerle
ilgilenen kesimleri dikkatlerini “Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan Akşener
neyle tehdit ediliyor?" sorusuna yoğunlaştırmışken…
Bu sefer “İkinci Adam”lardan değil de, direkt
Meral Akşener’den ağır bir hücum geldi.
Sayın Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu’nun A Takımı’ndaki bazı isimlere tepkisini malûm
hakaretleri sıralayarak dile getirdi.
Sabah’tan Mahmut Övür, dünkü
yazısında, bazı CHP’lilerin Sayın Akşener için “Bu kadın kontrolden çıkmış!” dediklerini aktarıyor..…
Bu zamanda ne çirkin işler,
ne çirkin ifadeler!..
Ve…
Benim kafamda, dilimde, “Milyonlarca vatan evlâdı depremzede olmuş,
onbinlerce canımız gitmiş… Hep birlikte ‘Memleketin yarılarını sarmanın’
yollarını aramamız gerekirken masadakilerin uğraştıkları şeylere bak! ” tepkisi!..
*
Sonuç olarak…
İşte biz de girmiş olduk seçim
gündemine!..
Uzak kalmak ne mümkün;
Depremzedelerimiz, “Bu tartışmalar içinde boğulmuş Masa, bizim
yaralarımızı sarabilir mi?” diye soruyor zira!
“Deprem ve Seçim” dedik ya başlıkta…
Sonuç olarak…
Vatandaş, “Önümüzdeki kritik birkaç yıllık süreçte kim, ne kadar iş yapabilir?
Kim ne kadar yara sarabilir?” diye bakar meseleye…
*
Altılı Masa böyle şeylerle uğraşmaya devam etsin!