Deprem ve Kant: Yeraltı ve jeoloji önemlidir!
1755 Lizbon depremi, Avrupa’da ve dünyada bilim, teoloji ve felsefe alanlarında derin anlayış değişikliklerine neden olmuş büyük bir yeraltı devrimidir. Voltaire, Rousseau, Leibnitz, Goethe, Wesley ve Kant, Lizbon depremiyle ilgili önemli felsefi ve entelektüel çalışmalar ortaya koymuşlardır. Lizbon depremiyle yakından ilgilenen ve bu konuda önemli yazılar yazan filozofların başında Kant gelmektedir. Kant, yazılarında depremin teolojik ve metafiziksel değil, doğal nedenlere dayandığını ortaya koymak için çaba göstermiştir. Kant, deprem gibi doğal olayların insan için öğretici olduğunu, insanın doğa olaylarından büyük dersler çıkarmasını vurgulamıştır. Deprem gibi doğa olayları, insana mütevazı ve akıllı olmasını öğretmektedir. Kibirli, hırslı ve akılsız insanlar ve yönetimler yüzünden deprem gibi doğa olayları, insanlar için korkunç afetlere dönüşmektedir. Deprem gibi doğal olaylar insanın doğaya saygı göstermesini, doğayı ve hayatı yıkma hakkının olmadığını kesin bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kant, depremin arkasındaki doğal
sebebleri araştırırken jeoloji üzerinde durmaktadır. Kant’ın depremle ilgili
yaptığı jeolojik açıklamalar günümüzde doğa bilimlerinde varılan bilgi ve bilim
düzeyi açısından yetersiz ve yanlış olmasına rağmen, Kant’ın yazılarında önemli
mesajlar bulunmaktadır. Doğa, insana sınırsız bilgiler sunabilecek bir tecrübe
ve araştırma âlemidir. Kant, Lizbon depreminden sonra yazdığı yazılarında doğa
olaylarının arkasındaki fiziksel faktörlere odaklanmıştır. Depremin metafiziği
yoktur, depremin fiziği vardır. Kant’ın yazıları ışığında bir bilim insanının
insanlığa karşı temel görevinin gözlem ve araştırmalar yoluyla bilgi üretmesi olduğunu
söyleyebiliriz. Deprem gibi doğa olayları hakkında bilim insanları, sürekli olarak
veri ve bilgi toplamalı, insanların zihinsel,
düşünsel, sosyal ve rasyonel olarak deprem gibi doğa olaylarına karşı
hazırlıklı olmalarını sağlamalıdırlar. Deprem, yeraltındaki doğa olayları
hakkında bilgi ve veri toplamanın sınırlı olduğunu, insanın yeryüzü kadar
yeraltında ne olup bittiğiyle sürekli, sistematik ve bilimsel olarak
ilgilenmesi, öğrenmesi ve araştırması gerektiğini göstermektedir.
Kant, deprem konusunda üç önemli
yazı yazmıştır. Kant, yazılarında depremi nehirlerin ve denizlerin ırmaklarıyla
açıklamaktadır. Kant, depremi, doğanın
büyük bir parçasına yayılan büyük bir hareketlenme olarak değerlendirmektedir. Kant
gibi bir filozofun deprem gibi büyük facialara yol açabilecek bir doğa olayının
arkasındaki jeolojik nedenleri insanlığa anlatmak için gösterdiği çabanın
kendisi çok değerlidir. Kant, doğanın bilgiyle, bilimle fizikle ve jeolojiyle
anlaşılması ve araştırılması gerektiğiniLizbon depremi sonrası yazmış olduğu
yazılarla hepimize göstermiş olmaktadır. Doğa ve hayat bilim, felsefe ve akılla
anlaşılmalıdır ve araştırılmalıdır.
Doğada, yeryüzünde ve yeraltında olan her şey
birbiriyle bağlantı halindedir. Yeryüzünde huzurlu, güvenli ve mutlu bir yaşam
için yeraltında ne olup bittiğinin anlaşılması, araştırılması ve dikkate
alınması gerekmektedir. Yeraltını dikkate almadan yeryüzünde şehirler ve
yerleşim yerleri inşa edenler, toplumları ve insanları felaketlere
götürmektedirler. Deprem, insanın yeraltını dikkate almadan yeryüzünde kendi
ihtiyaçlarına uygun yaşam alanlarını inşa edemeyeceğini göstermektedir. Kant’ın
depremle ilgili yazılarında şu mesaj netttir: Yeraltı önemlidir! Jeoloji
önemlidir!
Kant’ın yazılarına baktığımızda
genelde bütün doğa olayları, özelde de deprem konusunda sağlıklı bir felsefi ve
bilimsel perspektife sahip olma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Deprem ve doğa
olaylarını kader, kötülük, ilahi ceza gibi sahte teodiseler ve metafiziklerle
açıklamak yerine doğayla sahici, gerçekçi ve akli ilişkiler kurmanın yolunu
bulmalıyız. Kant, insanın kendisini doğanın tamamı olarak görme yanılgısından
kurtulmasını veya kendini doğanın üstünde konumlandırma sapkınlığından
kurtularak kendisini doğanın bir parçası olarak görme olgunluğuna erişecek bir
akıl ve zihin düzeyine ulaşması gerektiği mesajını insanlığa vermektedir.