Deprem ve Finansman İhtiyacı
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli on ilimizde yaşanan deprem Türkiye’nin önemli kırılma noktalarından birini oluşturacak.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un
23 Şubatta yaptığı açıklamaya göre büyük yıkıma neden olan deprem sebebiyle 518
bin hane kullanılamaz hâle geldi.
TOKİ üzerinden yapılması planlanan konutların ortalama 120
metre kare olması bekleniyor. Bugünkü piyasa şartları doğrultusunda hesaplama
yapılırsa arsa maliyeti olmaksızın metre kare fiyatı 7 bin TL’den 840 bin TL
bir konutun maliyeti olarak hesaplanabilir. Yapılan konutlar için yapılacak alt
yapı yatırımı yani elektrik, su, doğalgaz, internet, kanalizasyon gibi diğer
maliyetler de eklendiği zaman ortalama bir konut için maliyet 1 milyon TL
seviyesine çıkmaktadır. Tüm bu hesaplar doğrultusunda düşünüldüğünde sadece
haneler için gereken finansman 518 milyar TL seviyesindedir. Depremde yıkılan iş
yerleri düşünüldüğünde asgari bir bu kadar finansman ihtiyacı daha olduğu
söylenebilir. Nitekim devlet ve özel hastanelerin yıkılması ve (bu binaların
içindeki makine ve teçhizatların ne kadar pahalı olduğu bilinen bir gerçek),
kamu binalarının, dükkânların, bu yapıların içindeki eşyalar düşünüldüğü zaman
bu maliyet daha da artmaktadır.
Kabaca yapılan hesaplamalara göre deprem sonrasında yaşanan
yıkımın asgari maliyeti 1 trilyon lira seviyesindedir. Bu finansman ihtiyacı da
sadece 6 Şubat depremlerinin sebep olduğu yıkımın tekrar onarılması için gereken
asgari seviyedir.
Diğer taraftan Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu, son dönemde
artan depremler de göz önüne alındığı zaman birçok ilimizde ciddi bir dönüşüme
ihtiyaç olduğu görülmektedir. Nitekim 20 Şubatta Hatay’da önce 6,4 sonra 5,8
olarak yaşanan deprem ve 25 Şubatta Niğde’de 5,3 olarak açıklanan depremler
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu bizlere tekrar hatırlattı.
İstanbul
merkezli büyük dönüşüm
İstanbul merkezli Marmara bölgesi Türkiye’nin ekonomisinde en
önemli rolü üstlenmektedir. Nüfusun kalabalık olması, Avrupa’ya yakınlığı, iş merkezlerinin
bu bölgede olması ve üretimin yine bu bölgede yoğunlaşması bu bölgeyi bir hayli
önemli kılmaktadır.
Bu kadar önemli olmasının yanında 6 Şubat depremleri
sonrasında bölgenin fay hattı üzerinde olması ve 17 Ağustos 1999 depremi de
düşünülünce gözler yeniden bu bölgeye çevrildi.
Sadece İstanbul özelinde bazı mecburiyetler ve aciliyetler
bulunuyor. Olası bir İstanbul depreminde can ve mal kaybını azaltmak için yıkım
ve yapım mecburiyetleri görülüyor. İBB’nin yaptığı açıklamaya göre deprem
olmadan çökme tehlikesi olan 318 bina bulunuyor. Olası bir 7,5 ve üzeri
depremde hafif, orta, ağır ve çok ağır hasar alması beklenen bina sayısı ise
491 bin olarak ifade ediliyor.
Bu açıklama
doğrultusunda kabaca düşünmek gerekirse olası bir depremde çok ağır ve ağır
hasar alabilecek binalardan başlamak suretiyle bir dönüşüm yapılması gerektiği
söylenebilir.
Tam bu noktada ilk aşamada maliyet kısmı bir kenara
bırakılırsa ilk etapta şu soru ortaya çıkıyor. “Bu konut kıtlığında binası
yıkılacak aileler nerede barındırılacak?” Yılda on bin bina yani ortalama yüz
bin hane bu yıkımdan etkilenecek. Mevcut kentsel dönüşüm sürecinde bile yıkılan
binalarda oturanların kiralık talebini artırması sebebiyle kira fiyatları hızla
artarken böyle bir dönüşüm süreci kira fiyatlarının daha hızlı artmasına neden
olur.
Çözüm
önerisi
Dönüştürülmesi zorunlu binaların yıkımı yapılmadan TOKİ
kiralık binalar yapması gerekiyor. Asgari yıllık on bin bina yani yüz bin hane
için bu dönüşümün yapılabileceği düşünülürse TOKİ’nin kiralık konutları bir yıl
içinde İstanbul’da yapması gerekiyor. En acil olarak dönüştürülmesi gereken
binalardan başlanarak, her yıl dönüştürülecek binalarda oturan kişilerin
TOKİ’nin yaptığı bu kiralık konutlarda ikamet etmelerinin sağlanması ve bu
dönüşümün hızla yapılması gerekiyor.
Deprem bölgesinde yapılacak konutlar ve iş yerleri ile
birlikte İstanbul’da ve diğer illerde yapılması gereken dönüşüm de hesaba
katılırsa ihtiyaç olan finansman çok daha fazla… Kocaeli ve İzmir gibi deprem
bölgesi olan diğer büyük şehirlerdeki acil dönüştürülmesi gereken binalar da
hesaplandığında bu dönüşümün tek bir merkez tarafından gerçekleştirilmesinin
bir hayli zor olduğu görülmektedir. Yani bu dönüşümün hep birlikte istenmesi
gerekiyor. Sadece siyasi popülizm şeklinde konuşulup geçilmesi samimiyetsizlik
göstergesi olur… Dönüşüm için gereken finansman ihtiyacı ortada. Herkes elini
taşın altına koymalı…