Dolar (USD)
34.51
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2981.89
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Şubat 2023

​Deprem Sonrası Mecburiyetler

Aylardır enflasyon, kriz, hayat pahalılığı, seçim gibi gündem konularımız varken deprem her şeyi bir anda değiştirdi.

Pandemi sebebiyle hafta sonu için sokağa çıkma kısıtlaması uygulandığı zaman ortalığın ayağa kaldırıldığı günleri düşününce iki yüz yetmiş sekizinci saatte enkaz altından sağ olarak çıkarılan vatandaşlarımızın ne kadar sıkıntılı saatler geçirdiği anlaşılabilir.

“Bugün dünden pahalı ancak yarından ucuz” zihniyetiyle her gün daha fazla alışveriş yapan insanlar, bir anda “bu alacağım acil ihtiyaç değil, deprem bölgesindekilere göndereyim” demeye başladı.

Tasarruf edilebilecek paraların depremzedelere gönderilmesiyle piyasada talep daralması olduğu görülüyor. Daha fazla kâr etme güdüsüyle fiyatları artırıp, artan fiyatları görünce talebi artıranlar bugün daha fazla tüketimin gereksiz olduğunu görmeye başladı.

Gerek deprem bölgesinde iş yerlerinin yıkılması, konutların yıkılması sebebiyle o bölgede talep daralması yaşanıyor. Deprem dışındaki bölgelerde de depremzedelere yardım yapılması, oralarda acı yaşanırken kendi fazla alışverişlerini erteleme durumu olduğu için de talep daralması yaşanıyor. Bu durum sebebiyle talep enflasyonunda ciddi bir düşüş yaşanıyor. Bazı fırsatçı kesimin fahiş fiyatlar uygulamaya çalıştığı haberleri gelse de gerek devlet gerekse vatandaşlardan büyük tepki ve ceza görüyor. Bu da diğer fiyat artırmayı düşünenlerin bu düşüncelerini akıllarından çıkarmalarına neden oluyor.

Deprem bölgesinin yeniden imarı

Yaşanan her deprem sonrasında herkesin dilinde “tedbir alınmıyor, tedbir alınmadı” sözleri…

Herkes “tedbir” diyor ancak kimse ne yapılacağını, nasıl yapılacağını söylemiyor.

Cumhurbaşkanı Fuat Oktay’ın yaptığı açıklamaya göre 105 bin yıkık, yıkılmak üzere ve ağır hasarlı binanın olduğu söyleniyor.

Bu yapıların bir kısmının bina bir kısmının da tek katlı müstakil ev olduğu düşünülürse ortalama 500-600 bin konut ihtiyacı olacaktır. Bu imar için asgari 500-600 milyar TL finansman ihtiyacı olacaktır. Kaldı ki bu finansman ihtiyacı sadece konutlar için gerekiyor.

İstanbul ve diğer deprem bölgesindeki hasarlı yapıların güçlendirilmesi ve yıkılması gereken binaların yıkılıp yeniden imarı için gereken finansman hesaplandığında muhtemelen en az 5 trilyon liralık bir finansman ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Tüm bu perspektiften bakıldığında kısa ve orta vadede hangi parti veya ittifak iktidarda olursa olsun böyle bir dönüşümün başarılabilmesi neredeyse imkânsızdır. Bu dönüşümün en kısa zamanda yapılması gerektiği söylemi gerçeklerden uzak, siyasi popülizmden başka bir şey olmayacaktır.

Fay hattı üzerine kurulan şehir

Bazı siyasi parti liderleri ve gazeteciler popülist söylemlerle “fay hattı üzerine şehir kurulur mu?” şeklinde ifadelerde bulunuyorlar. Antakya arkeoloji müzesine gidenler görürler milattan önce 17 bininci yıldan kalan kalıntılar bulunuyor. Antakya’nın şehirleşmesi o kadar eskiyken son 20 yılda şehirleşme olmuş gibi yansıtılması ya art niyetli bir söylemdir ya da akıl tutulmasıdır.

Bu yıkım sonrası yeni inşa edilecek yapıların sağlam zemin üzerine yine sağlam bir şekilde inşa edilmesi önerisi çok daha mantıklı olacaktır.

Uzaktan Eğitim

Depremin büyüklüğü ve şiddeti göz önüne alındığında on ili kapsayan geniş bir coğrafyanın ve 13,5 milyon kişinin etkilendiği göz önüne alındığı zaman hasarın büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.

Üniversitelerin sadece öğrencilerin eğitim aldığı bir yer olmadığı gözden kaçırılmamalıdır.

Öğretim elemanları, idari personeli, temizlik personeli, yemekhane personeline kadar her kademe çalışanıyla bir bütündür.

Deprem bölgesinde yaşayıp diğer illerle okuyanlar, deprem bölgesi dışında yaşayıp deprem bölgesinde okuyanlar düşünüldüğünde uzaktan eğitimin tek çare olduğu anlaşılabilir. Ancak deprem sebebiyle teknolojik imkânları kısıtlı olanlara destek olmak gerekir. Telefon, tablet, bilgisayar gibi uzaktan eğitim alacakları imkânları sağlamak gerekliliği unutulmamalı.

Deprem sonrası sosyal medyada ve bazı kesimlerde eğitime ara verildiği yönünde bazı söylemler yapılıyor ancak eğitime ara verildiği yok… Teknolojinin imkânları kullanılarak uzaktan eğitim mevcut şartlar göz önüne alındığında mücbir sebep olarak görülebilir.

Yurtların bu bağlamda geçici süreli barınma yerleri olarak kullanılması bir zorunluluk hâlidir…