Deprem hep aramızda
Ülkemizde deprem konusu açıldığında, hemen ekranları bu konu kaplıyor. Konuk sandalyesine oturan kelli felli uzmanlar, insanların depremle alakalı endişelerini gidermeye çalışıyorlar. Program sunucularının en çok uzmanlara sorduğu soru ise şudur: yaşanma ihtimali bulunan depremlerin ne zaman geleceği...
Aslında bu soruyu soran kişiye, deprem ülkemizden hiç gitmiyorki demek lazımdır. Maalesef ama maalesef, deprem hep aramızda duruyor. Bir ahtapot gibi fay hatlarıyla ülkemizin altını sarmış bekliyor. Buradaki sorun, bizim onu unutmamızdır. Buradaki sorun, bizim onu hafife almamızdır. Yani biz unutunca, deprem aramızdan ayrılmış olmuyor.
Değerli Dostlar, biz Simav'da 2009 ve 2011'de depremi hafife almanın bedelini oldukça ağır ödedik. Depremi hesaba katmayıp binalarına ilave katlar çıkanlar ve yapılarını sağlam yaptırmayanlar, yaşanan orta ölçekli sarsıntılarla yıllarca biriktirdiklerini kaybettiler. Hiç unutmuyorum... 2009'un 17 Şubatı'nda yaşanan 5 şiddetindeki depremin ardından, bir televizyon kanalına telefonla bağlanan Rahmetli Ahmet mete Işıkara şunları demişti: "Normal şartlarda 5 şiddetindeki bir depremin bu kadar hasara yol açmaması lazım. Maalesef Simav'da yol açtı". Peki Simav'da niye normal dışı bir durum yaşandı? Simavlılar olarak biz, birinci derece deprem kuşağı üzerinde yaşadığımız halde inşaatlarımızı sağlam yaptırmadığımızdan yaşandı.
Deprem konusunu yazmak için bilgisayarın başına geçtiğimde, aklıma haberlerde duyduğum Japonların şiddetli depremler Karşısında yaptıkları geliyor. Onlar, deprem esnasında binalardan kaçmaya çalışmak yerine, bulunduğu yere oturup depremin geçmesini bekliyorlarmış. Bizde ise, en kısa yoldan sokağa çıkmanın yolu aranıyor. KaldıkiJaponların binaları bizimkilerden daha yüksek, depremleri ise daha şiddetli... Binalara güvenildikten sonra, niye kaçılsın değil mi?
Bana göre, bir kişinin en birinci gündem maddesi depremdir ve o gündem maddesine göre yapması gerekenler vardır. Mesela yaşadığı binaların kaç şiddetindeki depreme dayanacağını bilmek gibi... Mesela zorunlu deprem sigortasını yaptırmak gibi... Mesela aile içinde deprem esnasında yapılacakları konuşmak gibi... Mesela depreme karşı alınması gereken bir iki küçük tedbiri hemen almak gibi... Onlarda şunlardır: Evlerimizdeki dolap, biblo, resim ve benzeri eşyaları duvarlara sağlamca tutturmak, ani elektrik kesintilerinde devreye girecek bir aydınlatma sistemi yaptırmak, kendimizin ve yakınlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir deprem çantası hazırlamak.
Not: bu hatırlatmaları, geçtiğimiz gün basında deprem haberlerini görünce yazma ihtiyacı duydum.