Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Mart 2023

​Deprem fırsatçıları

Kamuoyuna, altılı masada oluşturulan depremle bir ABD senaryosunun daha enkaz altında kalacağını konuşurken, ABD Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley’in, İsrail’in ardından Suriye’ye geçerek terör örgütü YPG/PKK’lılarla görüştüğü sızdırıldı. Milley sözüm ona DEAŞ ile mücadele konusunda teröristlerden bilgiler aldı. DEAŞ’lılar dedikleri ise Hol kampında tutulan çoğunluğu Avrupa ülkelerinin vatandaşları.

Milley’in teröristlerle buluşmasına paralel olarak BM Genel Sekreteri Antony Guterres de, Irak Ninova vilayetinde Cidde-1 kampını ziyaret ederek, Hol kampından gelenlerle görüşmüş, Avrupa ülkelerine çağrıda bulunarak, Irak’ın dünyanın en zengin ülkesi olmamasına rağmen Hol kampındaki vatandaşlarını geri aldığını, Hol’de vatandaşı bulunan zengin Avrupa ülkelerine vatandaşlarını güvenli ve onurlu bir şekilde ülkelerine geri dönüşü kolaylaştırmalarını istedi.

Yüzyılın oyunu gayet açık değil mi? Avrupalı sözde DEAŞ’lılar (çoğu istihbarat elemanı) Hol kampında tutulacak. PKK terör örgütü de onları zapt ettiği gerekçesiyle Suriye’nin petrol, su, doğal kaynaklarını ABD gözetiminde sömürecek. Bu arada ABD Genel Kurmay Başkanı’nın niçin İsrail’den bölgeye geçtiği sorusuna ise, İsrail, gerek Irak’ta, gerekse Suriye’de birilerine siz hem Kürt hem de Yahudisiniz yutturmacasıyla binlerce bölge insanını askere alıyor. İsrail’de Filistinlilere en vahşi zulümleri yaparak askerliklerini tamamlayanlar ise yine bölgeye gönderilerek orada sözde kuracakları devlet yönetiminde yer alıyorlar. İsrail bu bölgeden alıp eğittikleri arasındakileri Genel Kurmay Başkanı, Meclis Başkanı bile yaptırmış. İsrail’e kardeş bir devlet kurma girişimi Türkiye’de birilerini deve kuşu gibi kuma gömseler de devam ediyor. Tıpkı, ABD’nin yıllar önce Kuzey Iraklıları Türkiye üzerinden Guam adasına götürüp orda beyinlerini yıkayıp Irak’a geri göndererek Irak’ı bölecek altyapıyı kurdukları gibi.

ABD depremi fırsat bilerek, gerek Suriye’deki terör yapılanmasından gerekse de Güney Kıbrıs Rum devletinden depremzedelere yardım gönderilerek onların meşrulaştırılmalarını sağlama girişimleri oldu. Suriye terör yapılanması Suriye’nin ve Türkiye’nin bölünerek İsrail’e kardeş Siyonist bir devlet kurma projesidir. Amerika o kadar insani ise önce 1974’ten beri tecrit ettiği Kıbrıs Türk halkına uygulanan tecritleri bir kaldırsın da ondan sonra Rumların yardımlarını kabul edelim.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise 19-20 Şubat tarihlerinde yüzyılın felaketini bahane ederek CAATSA kapsamında hasım olarak vasıflandırdıkları Türkiye’ye iki yıl aradan sonra geldi. Blinken seçimlerden önce F-35 için ödediğimiz paraların gaspı ve F-16 konusunda olumlu adım atarak Erdoğan’ın elinin güçlendirilmek istenmediğini vurguluyor. Blinken terör örgütü PKK/YPG’yi desteklemeye devam edeceklerini belirterek, "Türkiye'nin güney sınırıyla ilgili meşru güvenlik endişelerini anlıyoruz. Eminim Türkiye de bizim DEAŞ konusundaki güvenlik endişelerimizi de aynı şekilde anlıyordur." dedi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Başkan Erdoğan ile görüşen Blinken’in gündeminde deprem hasarlarının sarılmasından çok Türkiye’de yapılacak seçimlerin tarihi vardı. Seçim tarihinin 14 Mayıs’ta yapılacağı izlenimini aldıktan sonra ise, Atina’ya geçerek Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve muhalefet parti lideri Aleksis Çipras ile görüşerek, 12 mil kararı alarak Türkiye’yi sıkıştırmalarına gerek kalmadığı talimatını verdi.

Aynı günlerde ABD hükümeti, Türkiye, Ermenistan, Özbekistan ve Çin üzerinden Rusya’ya yaptırımların delindiği iddia edilerek, Türkiye, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’nın yaptırımlara katılması için zorlanacağına dikkat çekildi.

Blinken’in Yunanistan’dan sonra durağı Kazakistan, Özbekistan ve Hindistan oldu. Özbekistan’da yapılan anlaşma gereği 15 bin İngilizce öğretmeni (CİA ajanı) yetiştirileceği ve 10 bin okula İngilizce ders kitabı verileceği yolunda anlaşmalara imza attı. Yani ABD, FETÖ’yü henüz kullanışlı eleman olmaktan çıkarmadı. Blinken Rusya’ya çevreleme kapsamında Kırgız, Türkmen, Tacik, Kazak ve Özbek liderlerle de görüştü.

Blinken’in Türkiye’deki seçimlerle niçin bu kadar yakından ilgilendiğini sorarsanız. Temmuz ayında Vihius’da yapılacak NATO zirvesi öncesinde Erdoğan’ı devirerek İsveç ve Finlandiya’yı kayıtsız şartsız NATO’ya alma projesini hatırlatalım. 1980 darbesine yol veren ABD’nin Yunanistan’ın NATO’ya dönüşünü nasıl garanti altına aldıysa Temmuz ayı öncesinde iktidar değişikliği ile İsveç’in FETÖ ve PKK’ya desteğini sürdürerek NATO’ya girmesinin yolunu açmak istiyor. ABD’nin B planı ise baskılarla Erdoğan’a diz çöktürmek.

Bu arada Irak hükümeti, Kerkük’te Arapça ve Kürtçe’yi resmi yazışma dili olarak ilan etti. Türkmenlerin ve Türkiye’nin baskısı ile Türkçe’de yazışma dilleri arasına alındı. ABD’nin askeri faaliyetleri sonrasında sadece Irak’ta 1 milyon insanı öldürmesi 30 milyon insanı ülkelerinden atması sonrasında 1920’li yıllarda tamamına yakını Türk olan Kerkük’te bugün Türkçe azınlık dili muamelesi görüyor. Yine 1920’li yıllarda Türk şehri olan Erbil’e bağlı bir köy olan Barzan’da yıllarca İsrail ile iş tutanlar bugün Irak’ın Kuzeyi hatta hatta Irak siyasetini belirliyor.

Meral Akşener’in altılı masadan ayrılmadan önce Bay Kemal’in ABD’nin taşeronu PKK’nın sözcüsü HDP ile müttefik olan Sol Parti ve İşçi Parti’yi ziyaret etmesi dikkatlerden kaçmadı. Türkiye sosyolojisinde deprem sonrası oluşan yeni fay hatlarında emperyalistlere göre HDP’nin görünür kılınması gerekiyor. Eğer CHP desteği olmazsa HDP’nin alacağı oy yüzde 4’ü geçmeyecek. Bu da terör örgütünün ve terör projesinin sosyolojik olarak çökmesine sebep olacak. Onun için de her zamanki gibi HDP’ye büyüteç tutulması resmen olmasa da Millet ittifakı içine alınması, özellikle de Türkiye’nin Suriye’ye operasyonunun ilelebet engellenmesi gerekiyor. Deprem sonrasında, devlet gelmedi, Kızılay çadır vermedi kara propagandalarının ardında ABD ve emperyalizme gel gel yapmaktan başka bir sebep bulunmuyor. Görünen o ki Türk milletinin omuzlarına depremi ve acılarımızı fırsat bilerek egemenliğimize göz dikenlerin projelerini 14 Temmuz’da sandığın enkazı altında bırakmak kalıyor. Köy yanar, deli taranır. Bay Kemal ve artçıları ile Asena Meral’e başka ne denir ki? Bay Kemal’in payanda yapmak istediği etkisiz elaman Uysal, bölen elemanlar Davutoğlu ve Babacan, dönen eleman Karamollaoğlu, çarpan eleman olarak masaya dahil ettikleri Meral’in yutan eleman olması karşısında yeni bir plan belirlemek zorundalar. Aksi halde deprem fırsatçılarının hepsi 14 Temmuz sonrasında siyaset sahnesinin enkazı altından kurtarılmayı bekleyeceklerdir.

Vesselam.