Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2435.50
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Şubat 2023

​Deprem, Anadolu Ruhu'nu yıkabilir mi?

Covid salgınının ilk zamanlarında Avrupa Ülkeleri’nin aşı üzerinden birbirlerine yaptıklarını düşünün… Kıtlık korkusuyla komşusunun malını talan edenlerin, yağmalayanların haberlerini göz önüne getirin. Daha geriye gidip kıtaları sömürme yarışında hem birbirlerine hem de o kıtanın insanına yaptıklarını bir düşünün… Bir de bizim tarihimize, coğrafyamıza bakın… Kendinizi oldukça ‘ayrıcalıklı’ bir yerde ve güven içerisinde bulursunuz.

Anadolu toprakları, yalnızca bugün değil yaratıldığı günden beridir paylaşmanın, diğerkâmlığın var olduğu bir gönül coğrafyasını ifade eder. Çünkü bu hali ile yalnızca buğdayın değil, merhametin, yardımlaşmanın da bir’e yedi yüz verdiği ‘bereketli topraklar’dır burası.

Dolayısıyla dünyanın hiçbir yerinde doğusu herhangi bir nedenle acı çekerken, batısı da kuzeyi de güneyi de aynı acıyı çeken başka bir millet göremezsiniz. Doğu’sunda deprem olduğunda aynı Batı’sında olmuş gibi sarsılan, acı çeken bir millet de göremezsiniz. Elindeki işi bırakıp yardıma koşan, bulunduğu yerden yardım etmeye çalışan ya da “Ya Rab! Oradaki kardeşlerime sen yardım et!” diyerek Rahman’lar, Fetih’ler okuyarak yakaran başka bir millet de göremezsiniz. İşte biz bu yüzden ‘yıkılmaz bir millet’ olarak nitelendiriliriz. Bu nitelendirmede şüphesiz en büyük pay İslam’ın kardeşlik mayası ve onunla yoğrulan medeniyet ruhudur.

***

06.02.2023 Tarihinde ve saat 04:17’de Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 şiddetindeki deprem sonrasında geçmişte yaşadığımız pek çok acı olayda olduğu gibi yine aynı hislerle uyandık. Deprem yaşanan illerdeki kardeşlerimiz, sabaha karşı kalplerinin bir tarafı yok olarak uyandı(rıldı)lar. Onlardan binlerce kilometre ötede bulunanları uyandıran şey de kalplerinin bir yarısının eksik oluşuydu. Yarısı eksik kalmış kalplerin senkronize çığlığıydı, dün gece Türkiye’yi uykusundan uyandıran.

İşte o kalpler birçok kez olduğu gibi bu zor günde de birleşti… Yarım kalpler, acısını hissettiği başka bir kalp ile birleşince yeni ve günahsız bir kalp neşv-ü nema etti. Birbirini anlayan, yaşadıklarını aynen yaşayan, samimi, kardeşçe bir bağ filizlendi yeniden. Bu bağ ile birlikte yeni ve tertemiz bir ruh ortaya çıktı. İşte göçük altından kurtulanlar, bu günahsız ruhların dualarıydı.

***

İtiraf edelim: Deprem coğrafyasında fakat deprem gerçeğinden uzak yaşıyoruz. Ve maalesef sürekli kendini hatırlatan, huysuz ve kibirli deprem kuşakları ile komşuluk ediyor; neden oldukları yıkımlara en acı şekilde şahit oluyoruz. Buna rağmen ne kadar kullanılırsa kullanılsın ‘klişe tabir’e dönüşemeyecek olan bir ifadeyle ve sarsıntıyı yüreğinde hissedenlerin sarıldığı/sığındığı gibi söylemek gerekirse ‘ateş düştüğü yeri yakıyor’. Yürek yangınımızı kimse görmeyecek belki. Belki ömrümüz boyunca devam edeceğiz, içten ve ağır ağır yanmaya. Unutmamamız gereken bir gerçek var: İnsanız ve ne kadar zor olsa da bir şekilde hayata yeniden sarılmak, devam etmek mecburiyetindeyiz. Fakat öncesinde elbette yapmamız gerekenler var.

Efendimiz’e (SAV) Tebük seferi esnasında fırtına çıkacağı haberi bildirilir. Resülullah (SAV), bu haber sonrasında herkesin hazırlıklarını fırtınaya göre yapmasını, tedbir almasını emreder. Uyarıları dinlemeyen iki kişinin son anda ölümden döndüğü ifade edilir.

Burada dikkat edilecek husus şudur ki; Cenabı Allah, Resul’ü orada diye fırtınayı dindirmiyor. Tedbir alınması için haber veriyor. Bu olay bizim için de oldukça ibretliktir. Elbette dua ile Allah’a sığınacağız, fakat yeterli mi, asla! Çünkü tedbir almak da Allah’ın emridir ve bu iki unsur ancak beraber olduğunda bir şey ifade etmektedir. Cenabı Allah kâinattaki her şeyi sebep-sonuç ilişkisi içerisindeki bir hikmetle yaratmıştır. Öncelikle bunu iyi idrak edebilmeliyiz.

Neyse ki Devletin, yardım kuruluşlarının ve kardeş Ülkeler’in tüm imkânlarıyla organize şekilde ve kısa sürede deprem bölgesinde seferber olduğunu, sistematik çalıştıklarını görüyoruz. Rabbim, orada bulunan tüm kardeşlerimize dayanma gücü versin. Devletimizi, Milletimizi muhafaza eylesin! Bizleri deprem gibi ağır afetlerle değil, rahmeti ile terbiye eylesin. Amin.