Denetim, denetim, denetim
İstanbul’daki büyük bir sanayi sitesine giriş çıkışlar ücretliydi. Araçlar girişte fiş alıyor içeride ne kadar kalmışlarsa çıkışta saat ücreti ödüyorlardı. Site yönetimi değişti, yeni yönetim kurulu başkanı araçların giriş çıkışlarını karşılaştırdı. Bir tuhaflık vardı. Günlük olarak siteye giren araç sayısı ile ücret ödeyen araç sayısı birbirini tutmuyordu. Araştırdı misafir olarak çıkış yapan araç sayısı bir hayli fazlaydı.
Araçlardan ücret alınıyor ancak
alınmıyormuş gibi gösteriliyordu. Biraz daha tetkik edince dört kişilik otopark
grubunun tam bir soygun çetesine dönüştüğünü fark etti. Kilit isim tüm
cihazların ayarlarını yapan teknik elemandı. Sistemi kendilerine göre
şekillendirmişlerdi. Bir arıza olduğunda gecenin bir yarısı sıcacık yatağından
kalkıp gelerek arızayı gideriyor, sisteme kimseyi dokundurtmuyordu.
Ekip komple değiştirildi, sistem
yenilendi. Ertesi akşam günlük otopark geliri 7 bin TL'den 12 bin TL’ye çıktı.
Suiistimaller bununla sınırlı değildi. Ancak küçük bir denetim önemli bir suiistimali
önlemişti. Bu olay da gösteriyor ki hayatın tüm alanlarında sıkı denetim şart.
Diğer şekilde helal haram kavramı olmayan, vicdan taşımayan insanlar farklı
yollara sapabiliyor, çevresindekileri de sürüklüyorlar.
***
İstanbul'da
ekmek kısa süre önce 2 liraya, ardından 2,5 liraya çıktı. Fakat hiçbir fırının
gramajı diğerini tutmuyor. Allah korkusu olanlar bu en temel ihtiyaç maddesini
gerçek gramajında yapıp satarken vicdansızlar gramajdan çalmaya devam ediyor.
Anadolu’nun
tüm kentlerinde ekmek daha uygun fiyatlardan satılırken İstanbul fırıncıları
kâr etmeye doymuyor. Diyeceksiniz ki, gerçek denetimi vatandaş yapar, ancak
belediyeler ve resmi kurumlar da boş durmamalıdır. Hele de bu dönemde…
Özellikle
unlu mamul fiyatlarında tam bir başıboşluk hâkim. Aynı simidi bir fırın 2,5
liradan satarken diğeri daha küçük gramajlısını 3 liradan satıyor. Temel
ihtiyaç maddelerinin fiyat kontrolünü esnafın vicdanına ve serbest piyasanın
acımasızlığına terk etmemek lazım.
Geçtiğimiz günlerde dev süpermarket
zincirlerine trilyonluk cezalar kesildi. Ancak açıklamalardan bu cezaları
fiyatları hep birlikte haksız yere yükseltmekten dolayı değil, kartelleşmekten dolayı aldıkları anlaşıldı.
Pandemiden yeni yeni çıktığımız bu günlerde fiyatların spekülatif şekilde yükseltilmesi
garibanın ekmeği ile oynamak anlamına gelir. Vatandaşın zaten öfkesi burnunda.
ABD ve batılı ülkeler içerideki satılmış adamları yoluyla piyasayı karıştırmak
için uğraşıp duruyor. O yüzden insanımızın huzuru ve zaruri ihtiyaçlarını
gidermesi için sıkı denetim şart. Tabii vatandaş olarak en küçük suiistimali
yetkililere bildirme konusunda bize de iş düşüyor.
***
Bu dönem elektrik ücretinin bir kısmını
devlet karşılıyor. 1200 TL maliyeti olan elektrik vatandaşa 900 TL'den fatura
ediliyor. Zarar etmemek için işi bırakan elektrik şirketleri yeniden
özelleştirme yapılıncaya kadar devlet adına bu işi bir süre yürütüyor. Ancak İstanbul’un
Avrupa yakası elektriğini veren şirket geçtiğimiz günlerde 200 bin büyük
işyerinin sözleşmesini feshetti. Mevcut depozitoları iade etti, yeni ve çok
daha yüksek depozitolar istemeye başladı. Bu dönemde yeni sözleşme ve yüksek
depozito dayatarak maliyetleri yükseltmenin zamanı mıydı?
Bakanlık yetkililerine buradan kâğıt ve
matbaa girdilerinin fiyatlarını da hatırlatmak isterim. Tamamen dışarı bağımlı
olduğumuz bu sektörde büyük suiistimaller yaşanıyor. Bunlar sadece bizim görüp
haberdar olduğumuz yanlış uygulamalar. Ticaret Bakanlığı’nın müfettişlerine bu
konularda çok iş düşüyor. İktisadi hayatın akışı içinde suiistimalleri önlemek
için sıkı denetim adeta olmazsa olmaz.
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin oturması
ve sağlıklı şekilde işlemesi için en önemli mekanizma denetim olarak önümüze
çıkıyor. Sıkı ve kesintisiz denetim sistemin kısa sürede vatandaşın işlerini en
hızlı şekilde görmesini sağlar. Diğer şekilde tüm açmazlarına rağmen hala eski
sistemi getirmek için çaba gösterenlere gün doğar.