Demokrasiyi Batı'dan koruma zamanı
Geçtiğimiz hafta sonu dünya, özgürlükler adına yeni bir utanç verici olaya şahit oldu. Venezuela'da bir grup asker darbe teşebbüsünde bulundu. Ancak Hüku00fbmet ve onu destekleyen halk, darbecileri yenmeyi başardı.
Türkiye'de olduğu gibi Venezuela'da da darbecileri ABD destekliyor. Darbenin bastırılmasından sonra ABD, Venezuela liderine verip veriştirdi.
ABD ile birlikte AB'nin kodamanları da darbeyi bastıran devlet başkanına verdi veriştirdi.
Venezuela'da Devlet Başkanı Sayın Maduro'ya yönelik yapılan askeri darbenin daha ağırı, bundan bir yıl önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı da yapılmıştı.
Aynı zamanda NATO askeri de olan Türk ordusundaki bazı subaylar, tanklar, toplar, füzeler, helikopterler ve savaş uçakları ile Türkiye'nin cumhurbaşkanını öldürüp yönetimi ele geçirmeye çalışmışlardı.
Türkiye halkı, Cumhurbaşkanının etrafında toplanmış ve sokaklara dökülmüşlerdi. Bedenlerini, canlarını, motorlu araçlarını bu katil darbecilerin tanklarına, toplarına, helikopter, uçak ve füzelerine siper etti. Türkler, yüzlerce şehit ve binlerce yaralı vererek kendi demokrasilerini korudular. Halk iradesinin iktidarda kalmasını başardılar. Üniformalı teröristleri yakalayıp yargıya teslim ettiler. Kaçan katil darbeci subay ve generallerin tamamı, AB ülkelerine ve ABD'ye sığındılar.
Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden Avrupa ve Avrupa kültürünün ürünü olduğunu iftiharla dile getiren Birleşik Devletler, üniformalı bu katil teröristlere kapılarını ardına kadar açtı. Tüm subay-teröristlerin sığınma taleplerini kabul ettiler. Avrupa, bununla kalmayıp, ekonomik, siyasal, askeri ve stratejik ortağı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal düzenine karşı darbe girişiminde bulunan bu teröristlere mali yardımlarda da bulunuyor.
Türkiye'de demokrasiye silahlı darbe yapmaya çalışan terör örgütünün lideri, ABD'de yaşıyor ve Birleşik Devletler, bu katil teröristi gece gündüz aralıksız CIA ve FBI ajanları marifetiyle koruyor.
ABD ve Avrupa Birliği, kanlı darbeye karşı müttefiklerine destek verecekken, bu teröristleri savunan açıklamalar yaptı. Halbuki Türk halkı, 15 Temmuz 2016 gecesi aynı zamanda Batı'nın en vazgeçilmezi olan demokrasiyi de korumak için yüzlerce şehit binlerce yaralı vermişlerdi. Türklerin bu direnişi demokrasi tarihinin en övünç verici dönemeçlerinden biri iken, Batı dünyası darbeci teröristleri korumaya aldı. Türklerin demokrasiye sahip çıkmasını eleştirdi.
Batı medyası, sanki darbeyi yapan Türk halkı ve onun lideri Erdoğan imiş gibi, onları suçladı. Türkiye'nin direnişini kınadılar, hakarete varan yazılar yayımlandı, yorumlar yapıldı Batı medyasında.
Özgürlük, demokrasinin sağlıklı işlemesi ve anayasal düzenin korunması için ölen Türk yurttaşların haklarını koruyacağına, darbeci katil subay ve generallerin yanında yer aldılar. Almanya, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkelerinin devlet televizyonları açık açık Türkiye'deki üniformalı terörizmi savunuyor ve yanında yer alıyorlar.
Aynı şekilde ABD de, kendi müttefiki olan Türk asker, polis ve halkını 35 yıldır öldüren PKK/YPG terör örgütünü destekliyor.
Türkiye, DeaŞ'lA savaşırken, hava savunma kalkanını esirgeyen Amerika, bugün her gün Türk sivil, siyasetçi, işadamı, asker ve polis öldüren terör örgütüne en sofistike silahları veriyor.
Batı, terörizme karşı demokrasinin cephesinde yer alacağına, Venezuela'da da üniformalı teröristlerin yanında yer aldı. Beyaz Saray, yaptığı açıklamada teröristleri korudu, Venezuela halkının çoğunluğunun seçtiği meşru Devlet Başkanı Sayın Maduro'nun karşısında yer aldı.
Aslında Batı'nın kendi çıkarları söz konusu olunca demokrasiyi nasıl ayaklar altına aldığını daha önce de görmüştük. Mısır halkının seçtiği Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi kanlı bir darbe ile devirip zorla idam kararı çıkarttıran General Sisi'yi kırmızı halılarla karşılamışlardı.
Onlarca yıl önce aynı yüz kızartıcı suçu Şili'de de işlemişti Batı dünyası. 1973'te Şili halkının büyük çoğunluğunun seçtiği Devlet Başkanı Salvador Allende'ye karşı kanlı darbe gerçekleştiren katil General Agusto Pinochet'nin yanında yer aldı.
Çok ilginç bir hale geldi demokrasi. Onu, kendi kültürel mirasları olarak gören devletler, gün be gün demokrasiden uzaklaşarak katillerin saflarında yer alırken, sömürülmeye çalışılan ve daha önce sömürülmüş ülkeler bu gün demokrasiye sahip çıkıyor.
Ve gelinen nokta çok net: Artık Demokrasi'yi Batı'dan da korumamız lazım.