Demokrasi Zirvesi Demokratik miydi?
ABD, Aralık 2021’de ‘’Otoriterliğe karşı Demokrasi’’ ana temasıyla ‘’Demokrasi Zirvesi’’ düzenlemişti. Bu yıl 28-29 Mart’a ikincisini düzenledi. Joe Biden’ın önemli dış politika girişimi olan bu zirvenin hedefini farklı açıklasa da temel amacı ABD’nin dünya siyaseti üzerindeki azalan etkisini durdurmaktı. Ancak her iki zirvede de beklediği etkiyi yaratamadı.
Çünkü Amerika şimdiye kadar sürekli demokrasi ve İnsan
Hakları kavramlarını istismar ederek istediği ülkede rejim değiştirerek
istikrarsızlık çıkarttı. Irak, Afganistan, Libya ve Suriye ilk akla gelen somut
örneklerdir. ABD’nin Zirve’den beklediği etkiyi yaratamamasının temel
nedenlerini şu üç başlık altında özetleyebiliriz.
Birincisi, Zirve
de demokratik sistemin yapısını, işleyişini ve acil küresel sorunları ele alan
bir forumdan çok ABD hegemonyasını dayatmaya çalıştığı görüldü. İkincisi, ABD dünyada en çok darbe
yaptıran, teröristleri destekleyen kötü bir sicile sahiptir. Bu nedenle ‘’demokratik idealler konusunda’’
inandırıcı olamadı ve olamaz. Üçüncüsü,
ABD, kapsayıcılıktan uzak, artık gelenekselleşmiş kutuplaştırıcı tutumunu ikinci
Zirvede de sürdürdü.
Hâlbuki demokrasi, farlılıklara rağmen bütünlüğü sağlamayı
hedefler. Oysa Biden’ın ‘’Demokrasi
Zirvesi’’ bölen, ötekileştiren bir niteliğe sahip. Dünya da yaşanan
kargaşaların temel nedeni ABD’nin ısrarla sürdürdüğü çatışmacı eğiliminden
kaynaklanmıyor mu?
ABD, başka ülkeler de bireysel hak ve özgürlükleri sözde desteklerken,
aynı hakları kendi içinde boğuyor. Örneğin, siyahlara yapılan haksızlıkları
protesto eden göstericilere karşı polisin orantısız güç kullanması bu gerçeği çok
çarpıcı bir şekilde göstermişti.
CGNT sitesinde yayınlanan 30 Mart 2023 tarihli bir analizde:
‘’ABD içinde bu yıl 100’den fazla toplu
infazlar yaşandı. Veriler 10 yıllık bir rekoru aştığını gösteriyor.’’ Endişe
verici bu tür haberleri son zamanlarda başka sitelerde de görüyoruz. Amerikan demokrasisi tarihteki en büyük
yalan fabrikasıdır.
Dolayısıyla ABD, öyle iddia ettiği gibi demokrasi savunucusu
filan değildir. Tam aksine dünyanın en baskıcı diktatörlüklerinin birçoğunu
kuran ve koruyandır. ABD’nin seçilmiş hükümet ve liderlere karşı darbe
tertipleyen bir ülke olduğunu kim inkâr edebilir?
2021’de ‘’Demokrasi
Zirvesi’nden’’ sonra Ukrayna ile Rusya arasında savaş çıktı. Acaba
2023’teki Demokrasi Zirvesi’nden sonra, ‘’nerede
savaş çıkacak?’’ diye insan düşünüyor ister istemez. Bu ve bunun gibi daha
pek çok soru zihnimizi meşgul ediyor.
‘’Demokrasi
Zirve’nin’’ davet listesine baktığımızda tamamen ABD
çıkarlarına göre belirlendiğini görüyoruz. Örneğin, Irak, Filipinler, Angola,
Kongo Cumhuriyeti gibi ülkeler ‘’demokratik’’
ülkeler olarak ‘’Zirve’ye’’ davet
edilirken, Türkiye ve Macaristan davet edilmedi. Bu iki ülkenin biri AB içinde
diğeri katılmaya çalışıyor ve üstelik ikisi de NATO üyesidir. Bu olay tek
başına bile, ABD’nin ‘’demokrasi’’ konusunda ne kadar çifte standart ve
inandırıcı olmaktan uzak olduğunu göstermeye yeter. Kısacası ‘’Demokrasi Zirvesi'nin’’ kendisi
demokratik değildi!
ABD sadece ‘’itaatkâr’’
ülkeleri davet ederken ‘’itiraz’’ etme
potansiyeli olan Türkiye gibi ülkeleri bu nedenle davet etmedi. Çünkü ABD
emperyalizmi, toplumları bölerek, boyun eğdirerek tekrar siyasi hâkimiyet
sağlama amacını taşımaktadır. Bu niyetini de ‘’Demokrasi Zirvesi’’ kılıfıyla gizlemek istiyor.