Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.61
Gram Altın
3009.68
BIST 100
9972.03
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Demokrasi ve barış

Despotizmin ve çatışmanın küresel düzeyde arttığı bir dönemde demokrasi ve barış arasındaki ilişkinin gündeme getirilmesi ve ihmal edilmemesi büyük önem taşımaktadır. Barış ve demokrasi, birbiriyle ilişkili ve bütün olan değerlerdir. Barışın olmadığı yerde demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde de barış mümkün değildir. Barış ve demokrasi, karşılıklı olarak birbirini güçlendirmekte, geliştirmekte ve var etmektedir. Barış ve demokrasi, birbirinin olmazsa olmazıdır.

Kendini üstün, haklı, tartışılmaz ve sorgulanmaz olan gören kültürlerin, kültlerin ve kimliklerin, barış ve demokrasi üretmeleri mümkün değildir. Haklı ve üstün oldukları gerekçesiyle insana, doğaya, devlete, topluma ve maddi olan her şeye hükmetmeyi amaçlayan otoriter ve totaliter anlayışlar, sürekli olarak çatışma, şiddet ve despotizm üretmektedirler. Otoriter ve totaliter nitelikteki bedevi materyalizminin, kapsayıcı, barışçıl, demoktratik ve hukuka dayalı insani model ortaya koyması mümkün değildir, çünkü bedevi materyalizm, demokrasiyi ve barışı tamamen reddetmektedir.

Demokrasi ve barış, hazır gerçekleştirilebilecek, ol deyince hemen olan değerler değildirler. Barış ve demokrasi, emekle, sevgiyle, bilgiyle, hukukla, felsefeyle, bilimle, sanatla inşa edilmesi gereken evrensel değerlerdir. Akılla, ahlakla ve adaletle inşa edilmesi gereken demokrasi ve barışın, sağlam, dinamik ve derin kurumlara ve kurallara ihtiyacı vardır. Demokrasi ve barış, keyfilikle gerçekleşemez.

Barış ve demokrasiyi güçlü kurumlara dayalı olarak inşa eden toplumlar, güçlü ve gelişmiş olabilirler. Barış ve demokrasinin olmadığı kitleler, sahici anlamda toplum olamadıkları gibi, güruh, kalabalık veya kabile seviyesinin ötesine geçemezler. Güruhlardan, kabilelerden oluşan topluluklarda, güven, istikrar ve dinamik değişim ve dönüşüm bulunmamaktadır.

Despotlar ve diktatörler, kolaylıkla savaşa gitmekte, şiddeti yüceltmektedirler. Tarihin yanlış yazıldığını ve bulundukları durumun tarihsel konumlarına uygun olmadığını vehmeden diktatörler ve despotlar, tarihi yeniden doğru yazma adına çatışmalar ve savaşlar çıkarabilmektedirler. Demokrasinin hukukla varolduğu bir yerde, hiçkimse tek başına keyfi bir şekilde savaş ve çatışma çıkarma ayrıcalığına sahip değildir. Kişisel ve ulusal gurur ve güç kurgularını tatmin etmek adına çıkarılan savaşlar ve çatışmalar, barışı, demokrasiyi, hukuku ve refahı tamamen ortadan kaldırmaktadır. İflas eden devletler ve yönetimler, kurtuluşu savaşlarda ve çatışmalarda görebilirler. Başarılı kurumsal bir demokratik yönetim için savaş ve çatışma, bedeli çok ağır olan bir yıkım anlamına gelmektedir.

Elinde mermilerle, kaleşnikoflarla, füzelerle şehirleri işgal edenler ve iktidarı ele geçirenler, demokrasiyi ve barışı gerçekleştiremezler. Barış ve demokrasi, kurşunlarla değil, oylarla kurulur. Silahla iktidarı ele geçirenler, silahların üstüne oturarak iktidarlarını sürdüremezler. Demokrasi, silahın dışında çoğulcu, barışçıl ve hukuk içinde yaşamanın tek yoludur. Tek bir kimliğe, ideolojiye, gruba ve örgüte dayanan yönetim biçimlerinin, barış içinde birarada yaşama modelleri ortaya koyması mümkün değildir.

Demokrasi ve barış arasındaki ilişki, sadece çatışmanın ve silahların yokluğundan ibaret değildir. Demokrasinin barışı, barışın demokrasiyi doğurması için bireylerin demokratik ve barışçıl bir duygu, düşünme ve davranış içinde olması gerekmektedir. Demokrasiyi ve barışı geliştirmeyen bir kültürün, tarihin ve kimliğin, demokrasi ve barışı inşa etmesi mümkün değildir. Demokratik barış için demokratik kültürün ve zihniyetin var olması gerekmektedir.