Demokrasi ve barış
Despotizmin ve çatışmanın küresel
düzeyde arttığı bir dönemde demokrasi ve barış arasındaki ilişkinin gündeme
getirilmesi ve ihmal edilmemesi büyük önem taşımaktadır. Barış ve demokrasi,
birbiriyle ilişkili ve bütün olan değerlerdir. Barışın olmadığı yerde
demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde de barış mümkün değildir. Barış ve
demokrasi, karşılıklı olarak birbirini güçlendirmekte, geliştirmekte ve var
etmektedir. Barış ve demokrasi, birbirinin olmazsa olmazıdır.
Kendini üstün, haklı, tartışılmaz ve
sorgulanmaz olan gören kültürlerin, kültlerin ve kimliklerin, barış ve
demokrasi üretmeleri mümkün değildir. Haklı ve üstün oldukları gerekçesiyle
insana, doğaya, devlete, topluma ve maddi olan her şeye hükmetmeyi amaçlayan
otoriter ve totaliter anlayışlar, sürekli olarak çatışma, şiddet ve despotizm
üretmektedirler. Otoriter ve totaliter nitelikteki bedevi materyalizminin, kapsayıcı, barışçıl, demoktratik ve hukuka dayalı
insani model ortaya koyması mümkün değildir, çünkü bedevi materyalizm,
demokrasiyi ve barışı tamamen reddetmektedir.
Demokrasi ve barış, hazır
gerçekleştirilebilecek, ol deyince hemen olan değerler değildirler. Barış ve
demokrasi, emekle, sevgiyle, bilgiyle, hukukla,
felsefeyle, bilimle, sanatla inşa edilmesi gereken evrensel değerlerdir.
Akılla, ahlakla ve adaletle inşa edilmesi gereken demokrasi ve barışın, sağlam, dinamik ve derin kurumlara ve
kurallara ihtiyacı vardır. Demokrasi ve barış, keyfilikle gerçekleşemez.
Barış ve demokrasiyi güçlü kurumlara
dayalı olarak inşa eden toplumlar, güçlü ve gelişmiş olabilirler. Barış ve
demokrasinin olmadığı kitleler, sahici
anlamda toplum olamadıkları gibi, güruh,
kalabalık veya kabile seviyesinin ötesine geçemezler. Güruhlardan, kabilelerden
oluşan topluluklarda, güven, istikrar ve
dinamik değişim ve dönüşüm bulunmamaktadır.
Despotlar ve diktatörler, kolaylıkla
savaşa gitmekte, şiddeti yüceltmektedirler. Tarihin yanlış yazıldığını ve
bulundukları durumun tarihsel konumlarına uygun olmadığını vehmeden diktatörler
ve despotlar, tarihi yeniden doğru yazma adına çatışmalar ve savaşlar
çıkarabilmektedirler. Demokrasinin hukukla varolduğu bir yerde, hiçkimse tek
başına keyfi bir şekilde savaş ve çatışma çıkarma ayrıcalığına sahip değildir.
Kişisel ve ulusal gurur ve güç kurgularını tatmin etmek adına çıkarılan
savaşlar ve çatışmalar, barışı, demokrasiyi, hukuku ve refahı tamamen ortadan
kaldırmaktadır. İflas eden devletler ve yönetimler, kurtuluşu savaşlarda ve çatışmalarda
görebilirler. Başarılı kurumsal bir demokratik yönetim için savaş ve çatışma,
bedeli çok ağır olan bir yıkım anlamına gelmektedir.
Elinde mermilerle, kaleşnikoflarla,
füzelerle şehirleri işgal edenler ve iktidarı ele geçirenler, demokrasiyi ve
barışı gerçekleştiremezler. Barış ve demokrasi, kurşunlarla değil, oylarla
kurulur. Silahla iktidarı ele geçirenler, silahların üstüne oturarak
iktidarlarını sürdüremezler. Demokrasi,
silahın dışında çoğulcu, barışçıl
ve hukuk içinde yaşamanın tek yoludur. Tek bir kimliğe, ideolojiye, gruba ve
örgüte dayanan yönetim biçimlerinin,
barış içinde birarada yaşama modelleri ortaya koyması mümkün değildir.
Demokrasi ve barış arasındaki ilişki,
sadece çatışmanın ve silahların yokluğundan ibaret değildir. Demokrasinin
barışı, barışın demokrasiyi doğurması için bireylerin demokratik ve barışçıl
bir duygu, düşünme ve davranış içinde olması gerekmektedir. Demokrasiyi ve barışı
geliştirmeyen bir kültürün, tarihin ve kimliğin, demokrasi ve barışı inşa
etmesi mümkün değildir. Demokratik barış için demokratik kültürün ve zihniyetin
var olması gerekmektedir.