Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2964.55
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2022

Demirtaş, Öcalan'dan liderliği alıyor mu?

Türkiye’de sistem içi politik denkleminin nasıl şekilleneceğine yapılan kamuoyu yoklamalarının tamamı, Kürt seçmen kitlesinin oy oranın bu seçimde belirleyici rol oynadığını gösteriyor.

Siyasetin dengelerini belirleyen Kürt seçmenin, çoğunlukla desteklediği parti olan HDP’nin de kendi içinde başka denklem ve dengeleri bulunuyor.

Son günlerde Demirtaş’ın yaptığı açıklamaların HDP’nin önüne geçtiği görülüyor. Parti geleneğinde görev alan eş başkanların siyasi bir “liderlik” değil, salt bürokratik bir “genel başkanlık” yapması isteniyor. Demirtaş bu bağlamda HDP’yi zorluyor, liderliğe oynuyor ve bu da tabanda belli bir karşılık buluyor. HDP’den bahsedildiğinde giderek sadece Demirtaş isminin akla gelmesi, parti içinde bazı denge ve kimlikleri rahatsız ediyor.

Dünyada ve bölgede dinamikler değişiyor. Zamanın ruhu ve dönemsel değişiklikler yapısal reformları zorunlu kılıyor. Kürt siyasal hareketi oldukça dinamik ve özeleştiriden beslenen bir yapı. Bu sebeple de pek tabii fikri tartışmalar olacaktır. Özellikle yeni nesil Kürt gençliği ezber algılarla artık hareket etmiyor. Bu durumda, Kürt siyasal hareketi de zamanın ruhuna teslim olmak zorunda kalacaktır.

Önceki kuşağın, kendilerinden sonra gelen kuşağın daha radikal olacağı beklentisi vardı. Genç kuşak daha uzlaşmacı, rasyonel, sivil ve “Türkiyeli” profili çiziyor. Kürt siyasetçileri henüz bunu hakkıyla okuyup, üzerinde düşündüğünü sanmıyorum. Kürt siyasal hareketi çok sesli olmakla birlikte, yek vücut olma zorunluğu içerinde dirense de değişim ve dönüşüme mecbur.

HDP’nin geleceğine dair politik tutum ve analizler yapılırken ilginç bir tartışma alanı açılıyor “Önderlik- Liderlik” Öcalan ve Demirtaş rekabeti bir kurgumu yoksa şehir efsanesi mi bu olasılıklar üzerinden tartışmalar yapılıyor. Öcalan, karşı tarafına Demirtaş konuluyor. Her ikisine farklı misyonlar yükleniyor.

Demirtaş, Türkiye’de siyasetin dengelerini belirleyen HDP’nin eski eş başkanı olarak sistem içerisindeki politik değişimde kendi rolünü oynuyor. Öcalan da PKK’nın lideri olarak ideolojik alan içerisinde kendisine tarihsel bir misyon biçiyor. Öcalan'ın geçmiş dönemdeki siyasal tarihine baktığımızda “tek adam” olma isteği de bilinen bir durum.

Siyasal akımların dönemsel olarak farklı aktörleri öne çıkarma gereği ve ihtiyacı oluşabiliyor. Kürt siyasetinde de Demirtaş’ın, bu hareket içerisinde “Liderlik” olarak tanımlanan Öcalan’ın yerini almak için politik rota inşa ettiği aşikar.

Demirtaş’ı ve Öcalan’ı ayrıştırdığımızda iki farklı aktör olarak rollerini yerine getirdiklerini görüyoruz. Demirtaş, Türkiye’de siyasal sistem sorunlarının çözümünde aktif rol almak istiyor. Öcalan da “çözüm gücü” olma misyonu sürdürmek istiyor. Zamanın ruhu ve politik dengeler itibarıyla Öcalan sadece bir ‘dogma’ olarak önderlik misyonu rolüne devam edecektir.

Demirtaş ise Türkiye’de ki siyasetin dengelerini belirleyen , gerektiğinde muhalefete en iyi ayarı veren HDP’nin eski eş başkanı olarak politik değişimde kendi rolünü oynuyor. Eski “eş başkan” olmakla birlikte, HDP seçmeni için halen doğal eş başkan konumunda.

Demirtaş’ı öne çıkaran özelliklerin başında yeni kuşak gençlerin duyduğu sevgi ve sempati, tek dezavantajı, “tabanda” özellikle kadınların ve kadın militanların Öcalan’a yükledikleri kutsal misyon…

En önemlisi Öcalan Demirtaş’ı istemiyor. Kandil ikisini de araçsallaştırıyor.

Demirtaş, Öcalan’dan liderliği alıyor mu?” sorusunun cevabını zaman ve en önemlisi konjonktürel süreçler verecektir. Değişen ve dönüşen dünya da Kürt halkına ve gençliğine kim eşitlik ve özgürlük mücadelesinin yolunun artık dağlardan geçmediğini ,sandıktan ve Ankara’dan geçtiğini söylerse en güçlü karşılığı bulur.