Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.66
Gram Altın
2960.15
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2023

​Demir kubbe, gargat ağacı yerine geçer mi?

Netanyahu, Birleşmiş Milletler’in 78’inci Genel Kurulu’nda ülkesinin Suudi Arabistan ile “tarihi” bir barışın eşiğinde olduğunu öne sürmüş; Filistin’in yer almadığı sözde bir Ortadoğu haritası göstererek, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridini İsrail’in bir parçası olarak göstermişti. Birbirleriyle bağlantısız olamayacak kadar esaslı ve çetrefilli bu çıkış, şimdilik bir kenarda dursun.

Kendi imkanlarından daha çok ekonomik güce dayalı Yahudi lobisinden ve Batı’dan aldığı destekle dünya kamuoyunca yenilmez olarak gösterilen İsrail, Ortadoğu’ya yerleştirildiğinden beri bölgede şiddet, kaos, gözyaşı ve işgal hiç eksik olmadı. Parasal güç ve imkanla Filistin topraklarının bir bölümünde cennet yaşanırken, Batı Şeria ve Gazze açık bir cezaevine dönüştürüldü. Filistinliler gece yarıları evlerinden çıkartılarak yerlerine İsrailli işgalciler yerleştirildi. Hem de dünyanın gözleri önünde. Uluslararası kanunların geçerli olmadığı ve bunun İnsan hakları papağanlarınca sorun olarak görülmediği bu topraklar, işgalci İsrail’in insan haklarını hiçe saydığı ve bunun hesabını vermediği tek bölge olma özelliğine sahip.

Buna rağmen Netenyahu’nun Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu’ndaki buram buram kibir kokan konuşmasından kısa bir süre sonra Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonunu başlatması elbette önemli ve tesadüf değil. Fakat bu direnişi önemli kılan başka ve daha önemli etkenler de var…

17 milyar dolarlık savunma bütçesiyle ‘yenilmez’ şeklinde tüm dünyaya lanse edilen işgalci İsrail, psikolojik ve askeri üstünlüğü elinde bulundurmanın aslında çok da bir şey ifade etmediğini tüm dünyaya göstermiş oldu. Müslümanların Fil Vakası’ndan, Bedir’den, Çanakkale’den aşina oldukları gerçeği, yüzyıllar sonra fakat bu savaşlara sebep olanların yaptıkları aynı hatalarla öğrenmeye devam ediyor.

Aksa Tufanı operasyonu; demir kubbesi, füzeleri, radar sistemleri vb. ile yenilmez olarak lanse edilen ve insanlara yaptıklarıyla zaten oldukça ‘küçük’ olan İsrail’i, dünya kamuoyu nezdinde daha da küçük düşürdü. Filistin ise haklı davasının bedeli olacağını tahmin edecek kadar köklü ve onurlu bir intifada geçmişiyle var olmaya devam ediyor. Şüphesiz Filistinlileri daha güçlü kılan, milyar dolarlık savaş makineleri ya da dünya kamuoyunun arkalarında olması değil…

Aksa Tufanı’nın ansızın gelmesinin ardında yıllardır görülen zulmün, işkencenin, tecavüzün, şehit edilen bebeklerin, hapse atılan küçücük çocukların, işgal altındaki her bir karış toprağının ve Mescid-i Aksa işgalinin neden olduğu öfke patlamasının olduğu aşikâr. Bu aşamadan sonra İsrail’in ünlü hava savunma sistemi ‘Demir Kubbe’nin hadiste rivayet edilen ‘gargat ağacı’ yerine geçip geçmeyeceğini zaman gösterecek.

Ortadoğu, kartların sürekli karıldığı önemli bir coğrafya. Bu olan bitenin yalnızca Filistin’i ve işgalci İsrail’i etkilemeyeceği açık. Fakat Ortadoğu’da ve dünya da gün be gün güçlenen ve söz sahibi olan Türkiye’yi devre dışı bırakmaya çalışanlar, Hollywood oyuncusu İsrail’i bölgede lider ülke konumuna getirme hayallerini sonsuza kadar ertelemek durumunda kalacaklar.

Sonuç ne olursa olsun İsrail, tüm yaşayacaklarına ek olarak hem istihbarat anlamında hem de askeri başarısızlığın ötesinde psikolojik, politik ve tarihi bir travma yaşayacak. İşgal ettikleri evlerden, kasabalardan kaçan İsraillilerin görüntüleri, uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek. Hafızalardan silinmeyecek başka hususlar da var tabii; İslam ülkelerinin cılız sesleri, ikiyüzlülerin ‘siviller ölüyor’ naraları ve insan hakları papağanlarının yıllardır söylemiş oldukları…

Çok şükür ki, insan haklarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösteren modern bir dünyada yaşıyoruz(!). Ve yine çok şükür ki böyle bir dünyada toprakları işgal edilen Filistin’in ne klavye kahramanlarının tweetlerine ne dünyanın bir tarafının icazetine ne de bu savunmasını meşru gösterme çabası içine girmesine ihtiyacı yok.