Dolar (USD)
35.40
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
3044.53
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ocak 2025

​DEM ile CHP'nin çelişkileri

DEM Parti heyeti İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşerek ondan aldıkları bilgileri son birkaç gün içinde TBMM’deki siyasi partilerle paylaştı. Amaç: Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği ve Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan kardeşlik inşasına yardım etmek.

De, olay burada bitmiyor.

İnsan yanlışa düşebilir, hataya sebebiyet verebilir, işini eksik yapabilir lakin öyle zamanlar var ki sorumluluk sahibi insanların yapacakları hataların telafisi mümkün olmaktan çıkar.

Ne gibi mi?

Türkiye olarak 100 yıllık kangreni tedavi ederken, 40 yıldır akan kanı durdurmak için çabalarken etkili ve yetkililerinçabaları heba edecek beyanatları ya da bu yetkililerin işlerini bile bile eksik yapmaları yürümekte olduğumuz yolu uçuruma dönüştürebilir.

Mesela DEM Parti heyeti İmralı görüşmelerini diğer partilerle paylaşırken HÜDA-PAR’ı görmezden gelmesi bu tür yanlışlardandır.

HUDAPAR bilhassa DEM Parti’nin en çok oy aldığı illerde yani doğu ve güneydoğuda güçlü bir tabana sahiptir. Sivil örgütler üzerinden yüzbinleri bulan mitinglere imza atan dindar bir camia, siyasi anlamda güçlü yapıdır.

DEM Parti’nin ziyaretlerinde HÜDA-PAR’a yer vermemesi, sürdürülmekte olan barış ve kardeşlik çabalarını zayıflatır. Zayıflatır çünkü Kürtler seküler bir halk değil, DEM’e oy verenlerin de önemli bir kısmı namazlı, niyazlı insanlardır. Bu insanların rahatlıkla siyasi geçişkenlik göstererek parti değiştirmeleri mümkündür. Niyeti, amacı, hedefi barış olan, kardeşlik olan herkes aldığı sorumluluğu kusursuz yerine getirmelidir ki kötülük yayanların rüzgârını kesebilelim. DEM Parti ne demek istediğimi iyi anlamıştır zira bu bölgede neler yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Yaralarımızı saracaksak açıkta bırakmamamız gereken yerlere dikkat etmemiz lazım.

HÜDA-PAR cenahından bir şey duymasak da DEM Parti’nin kendileri ile görüşmemelerini doğru bulmadıkları kanaatindeyim. Bölgede yaşayan insanlar DEM Parti’nin bu minvaldeki görüşmelerde parti ayırımı yapmasının doğru olmadığını söylüyorlar.

Kaldı ki DEM bu süreç özelinde elçilik görevi üstlenmiş bir partidir. Elçi görevini tam yapmalıdır. Geleneğimizde elçi bu sorumluluğundan dolayı sorgulanamaz ama bu tutumuyla DEM kendisini sorgular hale getirir.

Nazik, hassas ve tarihi bir süreçten geçiyoruz, dikkatli olmalıyız.

Biz önceden hatırlatalım ki sonra keşke demeyelim…

CHP ise başka bir âlem.

Pek çok kez yazdım; 100 yıldır CHP Türkiye'de “TAKOZ” vazifesi görüyor, işi bu. Bilhassa İsmet İnönü dönemi ile birlikte CHP’nin aldığı pozisyon “muhalefet” idi; kendine, millete, devlete, inanca, geleneğe karşı muhalefet.

Doğrudur, biraz önyargılı olduğumu kabul ediyorum lakin bende bu önyargıların yerleşik hal alması CHP’nin kendine bile muhalif olmasından da kaynaklanmıyor mu?

CHP’nin kendisine muhalefeti Genel Başkan düzeyinde çelişkilere yol açıyor. Parti yöneticilerini geçtim CHP’de bizzat genel başkanları kendisiyle çelişiyor. En son örnek Özgür Özel.

Nasıl mı?

Sayın Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM’lilerle tokalaşmasının ardından yaptığı Öcalan çıkışının ardındanCHP lideri Özgür Özel bir açıklama yaptı. Aradan geçen süre içinde farklı açıklamalarda bulunan Özgür Özel Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hocalarından Doç. Dr. Vahap Coşkun’un ifadesiyle “CHP’nin frene basması”dır ve aynı zamanda bir çelişki örneğidir.

Tamam, anlıyorum; CHP içinde klikler var ve bunların genel başkanını feda edecek bir fanatizme sahip oldukları söylenebilir. Baykal’ı, Kılıçdaroğlu’nu nasıl harcadıklarını biliriz. Özgür Özel bu hususta partisinin dengelerini korumayı tercih edebilir ancak partisini bilen bir genel başkan bu denge hesabını önceden yapmalı ki kendisiyle çelişmesin.

Hatırlarsınız,

Sayın Devlet Bahçeli “Öcalan gelsin mecliste terör örgütünü feshettiğini açıklasın” dediği gün CHP Genel Başkanı Özgür Özel de “El yükseltiyorum” diyerek gelişmelere destek olduğunu duyurdu. Ne var ki iş ciddiye binince Özel yükselteceği eli kemirmeye başladı.

CHP 40 yıllık terör belasında bir gün olsun şehid düşen hiçbir asker, polis, memur ve sivil için bir hassasiyet hele hele şehid ve ailelerinin hesabını aklına getirmedi. Şehid cenazelerinde kahkaha atanlar kendileri olduğu gibi mesela Diyarbakır’da 5. Yıldır evlat nöbeti tutan Diyarbakır Anneleri hakkında Sayın Özel ya da CHP’li bir yetkilinin olumlu tek cümle kurduklarını gören olmadı. O zaman “şehid aileleri” ile ilgili duyar kasması barışı can-u gönülden istemedikleri şeklinde anlaşılır.

Sadece Özel mi barış-fobik?

Hayır. Önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da barış-fobik olduğunu belli etti. Geçtiğimiz gün galiba İzmir’de yaptığı konuşmada örgüt silah bırakmasın demek yerine Erdoğan-fobik ve yalanmatik bir dil kullanarak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın tam destek verdiği MHP lideri Sayın Bahçeli’nin çağrısı için, “Diktaya giden yol inşa etmek istiyorlar”a getirdi.

Düşünebiliyor musunuz?

Ağırlıklı olarak DEM Partili, ama DEM’li olmayan pek çok bölge insanının sırf Dersim’lidir diye Kılıçdaroğlu’na oy verdiklerini biliyorum. Oysa Kemal Bey Dersim’e bir Allah’ın günü Dersim diyememiştir, dememiştir. Böyle biri dünya kadar Kürdün oyunu alarak az kalsın Cumhurbaşkanı seçilecekti ki Allah’ın yardımı, milletimizin feraseti ile bu faciayı atlattık. İşte bu Kılıçdaroğlu bin yıllık kardeşliğe yeni bin yıllar eklememizi kundaklama görevini üstlenmiş gibi yalanlara sarılıyor.