Delawareli Biden!..
Ocak 2020’de
dünyanın başına bela olan yeni tip Koronavirüs (Covid-19) acımasız saldırısını
sürdürürken, “Yeni Dünya Düzeni”ne
dair değişimler de kendini göstermeye başladı. Politik figürlerin değişeceğinin
ilk işaret fişeği ABD’de atıldı. Filler gitti, eşekler geldi.
*
Biden, 3
Kasım’da yapılan seçimde 81.283.485 (yüzde 51,4) seçmenin oyunu alarak 306
delegeyle başkanlık ipini göğüsledi. “Karakolda
mı, yoksa mahkemede mi biter?..” sorularıyla birlikte ABD’de uzun soluklu
bir seçim maratonunun ardından kazanan Demokrat Parti’nin adayı Joe Biden
ABD’nin 46. başkanı oldu.
Donald
Trump’ın 6 Ocak’ta seçmenlerini sokağa dökmesinin ardından ABD Kongre Binası
büyük bir “kanlı kalkışma”ya sahne
oldu. O günden beri dünyanın gözü “demokrasinin
beşiği”, Washington DC’nin kalbi ABD Kongre Binası’nda yapılacak yemin
törenindeydi.
Önceki gün
hem dünya, hem de ABD derin bir nefes aldı. Donald Trump’ın isyancıları “korku imparatorluğu” Washington DC’de
gerçekleştirilen yemin töreninde yeni bir isyana yeltenmedi. 46. Başkan Joe
Biden ve yardımcısı Kamala Harris 25
bin tam teçhizatlı Ulusal Muhafız ve bin civarında davetlinin huzurunda yemin
ederek resmen göreve başladı. Beyaz Saray’da artık Delawareli Biden dönemi
başladı. Küreselcilerin büyük desteğini alarak göreve gelen Biden adaletin mi,
yoksa şeytanın mı avukatlığını yapacak?.. Bekleyip göreceğiz...
***
Peki kim bu Joe Biden?.. Kurulacak yeni küresel sistemin
yeni figürü, yeni aktörü. 78’ine
merdiven dayamış, acılarla yoğrulmuş, mücadeleci olduğu kadar Türkiye
karşıtı fütursuz bir adam.
1973 ve 2009
yılları arasında görev yapan Delawareli Senatör. ABD’nin en genç ve uzun
soluklu senatörü olarak anılsa da asıl yıldızı
Barack Obama döneminde parladı.
Dünyaya
barış getirmek vaadiyle 2008’de 44. Birleşik Devletler Başkanı seçilen Barack Obama’nın Ortadoğu başta olmak üzere
dünyanın başına açtığı belaların arka planında hep Joe Biden vardı.
Obama’nın 8
yıllık başkanlığı (2009-2017) döneminde Başkan Yardımcısı olarak gölge gibi
dolaşan Biden, Afganistan’da Irak’ta,
Libya’da, Suriye’de daha doğrusu Ortadoğu’da yarım kalan işleri tamamlamak için
yeni bir fırsat yakaladı.
Özgürlük
Madalyalı Biden arkasına aldığı Siyonist, Ermeni, silah lobileri başta olmak
üzere emperyal kliklerle yeni bir savaş oyununa başlayacak. Fillerden sonra eşekler tepişecek, sömürü
düzeninin dişlileri arasında can veren insanlığın feryatları dünyayı inim inim
inletecek.
Siyahi Obama, Beyaz Saray’a yürürken beyaz
adam Biden’i gölgesi yapmıştı. Biden de ilklerin kadını Kamala Harris’i. Güney Asya kökenli ilk kadın senatör olan siyahi Harris, şimdi de ABD’nin ilk
kadın Başkan Yardımcısı oldu. Önümüzdeki günlerde bu ismi dünya daha çok
konuşacak, Başkan Joe Biden’den bile.
*
Joe Biden’in
Türkiye’ye bakışını bilmeyen yok. Gerek senatörlüğü, gerekse de Obama
dönemindeki görevi döneminde ortaya koyduğu faaliyetlerde Türkiye
aleyhtarlığını hiç gizlemedi.
Türkiye’nin
1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunun altında senatör
olarak onun imzası vardı.
Başkan
yardımcılığı döneminde Türkiye’yi dört kez ziyaret eden Biden’in ajandasında
hep kirli senaryolar vardı.
Arap Baharı... DEAŞ tehdidi... FETÖ’nün 15
Temmuz Darbe girişimi...
Peki bu geliş ve gidişler
arasında neler yaşandı?
Biden,
Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Türkiye’ye karşı yaptığı açıklamalar nedeniyle
iki kez özür dilemek zorunda kaldı.
Bunlardan
ilki 2014 yılında Suriye ve DEAŞ ile ilgili yaptığı açıklamalar sonrası geldi.
Türkiye’nin de dahil olduğu Ortadoğu’daki
müttefiklerinin Beşşar Esad’ı
devirmek için para ve silah yardımı yaptığını iddia eden Biden, Türkiye’nin
sert tepki göstermesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak
özür diledi.
Biden’ın
ikinci özrü ise FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra geldi. 2016’nın
Ağustos ayında Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yüz yüze görüşen
Biden, “Amerikan halkı sizin yanınızda.
Obama, Erdoğan’ı arayan ilk isimlerden biriydi. Ancak yine de özür dilemek
istiyorum. Keşke daha erken buraya gelebilseydim...” ifadelerini kullandı.
Biden her ne kadar özür dilese
de, bilinç altındaki Türkiye karşıtı kirli senaryolarını eyleme dönüştürme
iddiasından vazgeçmedi.
2020’nin
Ağustos ayında gündeme bomba gibi düşen Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye, “balans ayarı” anlamına gelen, “Bence daha önce yaptığım gibi onlarla
doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan
Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları
güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçimle. Peki biz ne yapıyoruz? Burada
oturup boyun eğiyoruz...” ifadeleriyle büyük tepkilere neden oldu.
Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi’nin 86 yıl sonra 24 Temmuz’da
ibadete açılmasıyla, tekrar kendisine vazife çıkaran Biden, “Türk Hükümeti’nin Ayasofya’yı camiye
dönüştürme kararından büyük üzüntü duydum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kararından
dönmesi ve bu değerli yerin müze statüsünü koruması çağrısı yapıyorum...”
densizliğinde bulundu.
Bunların
yanında dönem dönem sözde Ermeni soykırımıyla ilgili çıkışlarda bulunan Biden,
adaylığı belli olduktan sonra yaptığı açıklamada eğer seçilirse soykırım tasarısını destekleme sözü verdi.
***
Biden
yönetimi içerideki karışıklıkları absorbe etmek için müdahaleci dış politika
izleyecek. Daha ilk günden Ankara-Washington arasında süren gerilimlerin devam
edeceğinin sinyalleri verilmeye başlandı. Geçtiğimiz Salı günü Senato Dış
İlişkiler Komitesi’ndeki oturumda senatörlerin sorularını cevaplayan Antony
John Blinken, (Obama döneminde 2015-2017 yıllarında Dışişleri Bakan
Yardımcılığı görevini yürüttü) ABD’nin çizilen karizmasını yeniden düzeltmek
için Rusya, Çin ve İran’a karşı birleşik cephe oluşturmak için her yola başvuracağını
açıkladı. Müstakbel Dışişleri Bakanı Blinken, S-400 üzerinden Türkiye için “sözde müttefik” tanımlaması yaparak,
daha fazla yaptırımla tehdit etti.
ABD ile Türkiye ilişkilerinin yeni bir evreye geçeceği artık daha aşikâr.