Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2959.01
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Deizm artıyor mu?

Geçen Cumartesi akşam Habertürk kanalı Enine Boyuna programında din ve değişim üzerinden konu deizm idi. Aslında kendi içerisinde çok önemli beş başlığı barındıran bir konular bütününü bir programda tartışmaya çalıştık. Dolayısıyla süre de yetmedi. Deizm konusuna da fazla giremedik.

Bu konuda belki ilk soracağımız soru; gerçekten gençler ve özellikle muhafazakar gençler arasında deizm artıyor mu şeklinde olacak? Doğrusu bu konuda yapılmış ciddi sosyolojik veriler elimizde yok. Dolayısıyla soruyu cevaplamak için bazı örnekler ve gözlemlerimize dayanmak zorunda kalacağız.

Bazı arkadaşlarımız şöyle bir tez öne sürüyorlar: Aslında deizmde bir artış söz konusu değil. Fakat bu mevzu üzerinde bu kadar konuşulması, bir müddet sonra şuyuu vukuundan daha beter hale getirecek; hatta deizmin gençler arasında bir trend olmasını sonuçlayacak. Onlar meseleye biraz deizmin reklamının yapılması olarak da bakıyorlar. Doğal olarak bu tez; artalanında gençlerin moda kavram ve davranışlara çok kolaylıkla kapılabileceği varsayımını barındırmaktadır. Meselenin böyle bir boyutu olmakla birlikte, şunu ihmal etmemek gerekir; bir kez konuşulmaya başlandıktan sonra, sizin konuşmamanız sorunu çözmez. Hatta görünmez kılabilir.

Öte yandan deizmin ayak sesleri diyebileceğimiz emareleri de yakalayabilmekteyiz. Söz gelimi; Hz. Peygamber'in dinde gerekliliğini tartışanlar, kitap, peygamber ve dine yönelik ümit kesmeler, bizzat benim de gözlemlediğim bir fenomen. Bu anlamda, belki genç, direkt "ben deistim" demiyor ancak içerik olarak bu fikirler üzerinden yürümeye başladığının işaretlerini de veriyor. Öte yandan deist olduğunu ifade edenlerin önemli bir kısmının da, bunun neliğine ve içeriklerine dair bir fikri de yok.

İşte burası iki noktayı önümüze getirmektedir: Birincisi, aslında deizmin gençler arasında bir trend olarak yayılma ihtimali. İkincisi, aidiyetini ifade ettiği deizmle ilgili ciddi bir bilgi ve fikir sahibi olmaması. Deistik, agnostik ve ateistik düşünceler, gençler arasında bir takım pratiklerle giriyor; sinema, oyunlar ve internet kanalıyla. Bu da içeriklerde çok fazla düşünmeden önce gündelik pratikler ve sonra bazı sorularla kendisini göstermeye başlıyor.

Biz deizmin yayıldığı ya da yayılmadığı ile ilgili tartışmaları bir kenara bırakarak, ne yapılması gerektiği üzerine yoğunlaşabiliriz. Aslında "ne yapılmalı" sorusu, sadece deizm bağlamında değil, genel anlamda içinde bulunduğumuz birçok handikaptan çıkabilmek açısından da bir genellik arz ediyor.

Öncelikle şu sorunların varlığından haberdar olmamız gerekli. Birincisi, din rekabetin, yarışların, reklamın, köşe dönmenin bir rantı haline gelmiş durumda. Bugün birçok dini grubun durumu bize bunu göstermektedir. Dine yönelik yapılan bildirimler ve eğitimler de, bu bağlamda propagandaya dönüşmüştür. Bu bilgilerin gündelik hayattaki karşılıkları olabildiğince zayıflamıştır. Böylece üçüncü noktaya geliyoruz; İslam'ın gündelik hayattaki yanlış ve gayr-ı ahlaki temsilleri. Elbette her türlü temsil, bir yanlış riskini barındırır. Ancak kastettiğimiz, müslümanların islamın yaşanabilirliğine dair dışarıya bir ümit vermemeleridir. Dördüncü önemli bir nokta da, Kurumsal dinin yeni gelişen dünya ve anlayışlara yetecek bir cevap üretememesidir.

Bu konuda ilahiyat hocalarına görevlerin düştüğü doğrudur. Bu sorumluluğun bilincinde olmak gerekir. Ancak Habertürk'teki programlara yapılan yorumlara baktığım zaman, önemli bir kısmı sorumluluğu hocalara atarak işin içinde sıyrılmak ve içlerini rahatlatmak peşinde. Öncelikle müslümanlığın doğru temsili herkesin görevidir. Öte yandan, herkes ailesini sağlam tutacak ve önce kendi sorumluluğunu yerine getirecektir. Bu sorunların üstesinden gelmek, herkesin kendisine bakmasıyla mümkündür; problemlere sorumlu aramakla değil.