Değişimin önündeki engeller
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
AK Parti’de “dostum” dediği birçok
kurmayı ile uzun ve çetin bir yol
yürüdü.
Bir kısmı küstü,
bir kısmı yoruldu.
Bu uzun yolda, yanında yer alan isimlerden “çok azı” hâlâ Erdoğan’ın yanında
duruyor.
Bunlardan bir tanesi de Bülent
Arınç.
Arınç, geçen akşam Habertürk’te Selahattin Demirtaş ve Osman
Kavala’nın serbest kalması gerektiği yönünde değerlendirmelerde bulundu.
Bundan çok kısa bir süre önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
damadı olan ve Hazine Maliye Bakanlığı görevini de yürüten Berat Albayrak’a yönelik sözleriyle gündem olmuştu Sayın Arınç.
Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta her konuşmasında özgürlükleri
artıracak adımlara vurgu yapması ve Adalet
Bakanı Abdülhamit Gül’ün “Adalet
yerini bulsun isterse kıyamet kopsun” açıklaması birçok kişinin aklına
Demirtaş ve Kavala’nın serbest bırakılacağı düşüncesini getirdi.
Aslında burada Gezi
ve Kobani olaylarının ne olduğu
yönünde vatandaşlarımızın aklında “zerre”
şüphe yok.
Ama şüpheliler hakkında yargılamanın bitmemesi ve tutuklulukların
uzun sürmesi birçok kişi tarafından eleştirilen bir uygulama olarak kabul
ediliyor.
İnsan hakları ile ilgili atılacak hukuki adımlarda
tutukluluk sürelerine ilişkin nasıl bir adım atılacağını Türkiye’ye yatırım yapmak
isteyenler de “yakından” takip
ediyor.
Zira yatırımcı olarak ülkemize giren zenginlerin stratejik
konumda olanlarından bazıları, kendi devletlerince “istemedikleri” hâlde bir şeyler yaptırıldığı zaman, en azından Türkiye’de
bir yaptırım veya tutukluluk ile karşılaşmayacaklarını öğrenmeliler.
“Para güvenli (!) limana gelir” sözü boşuna değil.
Neyse...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer alan kişilerin bir
kısmı “gidecek başka bir yeri”
olmadığı için, bir kısmı da gideceği yerde daha “etkili” olamayacağı için kalmaya devam ediyor.
Muharrem İnce,
belki biraz da Mustafa Sarıgül; CHP’nin içindeyken söyledikleri ile
deprem etkisi yapıyor ama ayrıldıktan sonra bu etkinin onda biri oranında bile
sarsmıyorlar ya...
İşte tam da böyle...
Kısa bir dönem Öztürk
Yılmaz’ın da böyle bir etkisi oldu.
Gövdeden kopan/koparılan fidanların dikildiği toprak verimli
değilse zamanla kuruyup gidiyor.
Verimli ise bir anda coşuyor.
İşte siyasetçi dediğimiz verimli toprağı bulan, elinde tutan
ve işleyen kişidir.
Erdoğan iyi bir rençper...
Toprağa dokunmuş, üretmiş, yaşamış...
Hangi topraktan hangi mahsulü alacağını iyi biliyor.
Siyasette tabanın istediğini bilmek ve buna cevap vermek
başarının temel koşulu.
Toplumsal fayda sağlayacak ve siyasetçinin tabanına da iyi
gelecek adımları atmak cesur siyasetçilerin gireceği bir yol.
Çünkü taban bazen “sadece” işlerin iyi olmasını ister.
Ama tabularına karşı gelemez.
Bu taban bazen gönül vermiş dava erlerinden, bazen sınırsız
destek veren parti teşkilatından bazen de yakın çalıştığı mesai arkadaşlarından
olabilir.
Evin içinde değişim yapacak kadar cesur olduğunu gösteren
gerçek bir lider, Fatih’in devletin bekası için kardeş katlini caiz görmesi
gibidir.
Türkiye geri dönemeyecek kadar ileri gitti.
Anlayış dönüşümünü başlatmanın eşiğine geldik.
AK Partili siyaset Türkiye’nin siyaset algısını kökten
değiştirdi.
Belki 50 yılda gidilecek yol çok daha kısa sürede alındı.
Şimdi düzeltme yaparak devam etme zamanı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dış politikadaki
konumunun bir anda değişebileceğinin farkında.
Tabanın “dönüşmüş”
isteklerine kayıtsız kalmayarak reformları bir bir sıralayacaktır.
Sayın Arınç’ın bu öngörü ile hareket edip etmediğini
bilemiyorum.
Medeni cesaretle ardı ardına yaptığı açıklamalara bakarak sıranın “parsel parsel satışa” geleceği zamanı bekleyenler tüm dikkatlerini Arınç’a çevirmiş durumda. İzleyelim.