Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.07
Gram Altın
2991.57
BIST 100
9502.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Değişim rüzgârı ve Türkiye

Üretimin Çin’e kayması ancak finansal sistemin ve temel ekonomik zihniyetin ABD/AB merkezli “Batı” tarafında kalması dünyada büyük bir dengesizliğe neden oluyordu.

Bu dengesizlik yaşanırken Trump’ın ekonomik milliyetçiliği körüklemesi, İngiltere’nin AB’den ayrılması, pandemi süreci ve Rusya-Ukrayna savaşıdeğişimi hızlandırdı.

Fransa Cumhurbaşkanı “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiş” sözlerini duymuştuk.

Böyle bir durumdan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusu yaptığı günlere geldik.

Türkiye değişen küresel sisteme ekonomik ve siyasi hazırlıklar yaparken bunun etkilerini dış politikada net bir şekilde görebiliyoruz.

Pandemi sürecinde neredeyse iki katına çıkarak yaklaşık 9 trilyon dolara ulaşan FED bilançosunun 2024 sonuna kadar 6,4 trilyon dolara düşebileceği tahmin ediliyor.

Küresel enflasyonist sürecin yaşandığı bu dönemde FED’in faiz artırımı ve bilanço küçültme kararı gelişmekte olan ülkelerde ciddi problemlere neden oluyor. Türkiye uyguladığı yeni ekonomi modeliyle cari açık sürecinden cari denge sürecine geçmeye hazırlanıyor.

Yılın ilk üç ayında yaşanan yüksek cari açık sebebiyle ekonomi modelinin tutmadığını ve bu nedenle doların yükseldiği ve hızla daha fazla yükseleceği yaygarasını koparanlar yüksek cari açık ve yüksek faiz sistemine dayalı ekonomi modelini benimseyenlerdir.

Türkiye uyguladığı negatif reel faiz politikasıyla beraber sıcak paranın Türkiye’den çıkışını büyük ölçüde sağlamıştı.FED’in bilanço küçültme politikası uyguladığı bu dönemde eğer Türkiye’de yüksek faiz politikası devam etseydi Türkiye’yi daha fazla olumsuz etkileyecekti. Faizi yükseltmiş olsaydık ve sıcak para politikasına devam etmiş olsaydık FED bilanço küçülttükçe Türkiye’den döviz çıkışı olacak, döviz kuru yükselecekti. Elimizde daha yüksek faiz ve daha yüksek döviz kuru olacaktı.Yeni sistemle beraber Türkiye diğer ülkelere kıyasla en az döviz çıkışı olacak ülke konumuna geldi.

İlk üç ayda yaşanan yüksek cari açığın sebebi kış mevsiminin çok soğuk ve yağışlı geçmesi nedeniyle enerji ithalatının yüksek olmasından kaynaklı...Enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı %100,9 olarak gerçekleşti. Bu veriler ışığında enerji ithalatı azaldığı takdirde cari açığın da azalacağı söylenebilir. Turizm gelirleri arttıkça (ki yaz mevsimine giriyoruz)cari açık daha hızlı bir şekilde azalacaktır. Geçen yıl kurak geçmesi sebebiyle elektrik üretimi için de doğalgaz ithal ettiğimiz ve bu senenin bereketli olduğu ve elektrik üretimi için daha az doğalgaz ithalatı yapılacağı düşünülürse cari açık çok daha hızlı düşecektir.

Bu yıl savaş ve yaptırımlar sebebiyle enerji fiyatlarının hızlı artması da cari açığın ilk üç ayda yükselmesine neden olan en önemli etken olarak da önümüzde duruyor.

Değişen küresel sistemde Türkiye’nin yeni ekonomi modeli Türkiye’nin ekonomik güvenliği bakımından oldukça önemli bir konudur. Nitekim 2018’de yaşanan kur saldırısı bunun gerekliliğini açık bir şekilde gösterdi. Karadeniz’de bulunan gaz rezervi de kullanılmaya başladığında enerji ithalatı daha hızlı azalacaktır. Böylece cari fazla sürecine geçilir.Dış politikada son derece akıllı ve stratejik adımlar atan Türkiye yeni ekonomik modelle beraber daha güçlü bir yapıya sahip olacaktır.

Savunma sanayide yapılan atılımla beraber dış politikada aktif ve etkin rol oynamaya başlayan Türkiye küresel sistemin değiştiği bu dönemde oldukça önemli adımlar atıyor. Askeri güvenlikle beraber ekonomik güvenliğin sağlanması Türkiye’nin dış politikada atacağı adımlar konusunda elini rahatlatacaktır.

FED’in faiz indirimi ve bilanço küçültme politikaları, Rusya-Ukrayna savaşı, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğine veto politikamız, PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadelemiz, Mavi Vatan politikamız sebebiyle 2018’de olduğu gibi döviz kuru ataklarına maruz kalabileceğimiz bu dönemde ekonomik güvenliğin önemi daha fazla ön plana çıkıyor. Bu nedenle içeride sıcak paranın kalmaması bu dönemde oldukça etkin bir politika olarak söylenebilir.

Dünya düzeninin değiştiği bu dönemde Türkiye’nin attığı/atacağı adımlar son derece önemli. Küresel tedarik zincirinin bozulduğu, enerji geçiş güzergâhlarının öneminin giderek arttığı, NATO üyeliğine rağbetin arttığı bu dönemde Türkiye’nin arkasından güçlü bir rüzgâr esiyor. Bu dönemde içinde bulunduğumuz girdaptan doğru manevralarla hız kazanıp çok daha hızlı şekilde ilerleyebiliriz.Bunun için içeride birliğin sağlanması önemli. Seçim sürecine girdiğimiz dönemde bunu sağlamak da kolay değil.