Değerli yalnızlığı bitirecek fırsat
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 76.Genel Kurul açılışında Liderler Zirvesi konuşma yapmak için gittiği ABD’den döndü.
Orada
yaptığı açıklamaların büyük çoğunluğu Türkiye’nin “iç gündemine” yönelikti.
ABD’den ayrılmadan
önce yaptığı açıklamalar ise Türkiye’nin “dış
politikasına” ilişkin konulardan oluştu.
ABD’nin Afganistan’daki sorumluluğuna vurgu
yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD
Başkanı Joe Biden ile görüşmemiş olması Türkiye’nin dış politikasında Batı’dan beklentisini düşüreceği
anlamını taşıyor.
Almanya Şansölyesi
Angela Merkel’in görevi devretmesiyle Almanya’nın
Türkiye’ye karşı gelecek dönem yaklaşımında oluşan belirsizlik, Türkiye’nin dış
politikada Batılı güçler tarafından tekrar gündeme gelene kadar diğer güçler ile yakınlaşmasını zorunlu
kılıyor.
“Değerli yalnızlık” diye bir şey yok.
Yalnız kalan
kaybeder.
Batı’nın Libya, Suriye, Afganistan, Irak, İran,
Suudi Arabistan, Katar, Mısır, Tunus, Lübnan başta olmak üzeresorunlar ürettiği coğrafyalarda
Türkiye’yi yalnız bırakması Türkiye’nin bu bölgelerde aktif dış politika
izlemesiyle oldukça ilintili bir gerçek...
Kaddafi’ye Eyfel Kulesi önünde çadırlar kurduran Fransa, Kaddafi’nin gönderilmesinde aktif rol aldıktan sonra Türkiye’nin
sürece girmesiyle planlarını rafa kaldırmak zorunda kaldı.
Suriye’de de
benzer bir durumun vuku bulması, Fransa’nın Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin aleyhinde konumlanmasını beraberinde
getirdi.
Almanya ve İtalya’nın Türkiye ile olan ilişkisi ve konuya direkt dâhil
olmamaları olayı sadece Avrupa Birliği
zemininde değerlendirmelerine neden olsa da Yunanistan girişimleri Türkiye’nin
Batı tarafından karşıya cepheye oturtulması sonucunu ortaya çıkardı.
Bu aşamada NATO’daki varlığı sorgulamaya açmak
isteyenlerin basına yansıması ve Batı’nın masaya Türkiye’yi davet etmemesini gözlemleyen
Esed aradığı fırsatı bulmuş olacak
ki yıllar sonra soluğu Moskova’da
aldı.
Putin’in
Türkiye ile ilişkilerini kullanarak Türkiye üzerinde Putin eliyle bir baskı oluşturmaya çalıştı.
SSCB döneminden bu yana Rusya ile kadim
ilişkileri olan Suriye’nin bu
pozisyonu, Batı bloğunun bir parçası olan Türkiye ile yakınlaşmaya gerekçesiyle
Rusya tarafından bir anda bitirilemez.
Türkiye’nin
bu aşamada çok soğukkanlı bir dış politika yönetimine girmesi gerekiyor.
Şu aşamada ABD’nin
ve AB’nin dışlamaya çalıştığı Türkiye’nin BAE,
Suudi Arabistan, Irak, İran ve Çin
ile “dikkatli bir ilişkiyi” devreye
alması çok önemli.
ABD’nin Fransa’ya kurduğu “tuzak” Türk dış politikasına yeni bir açılım yapma fırsatı veriyor.
Fransa ile
Türkiye’nin Pakistan ile
yakınlaşacağı yeni bir projeye imza atması Türkiye’nin elini rahatlatabilir.
ABD’ye bir
ders vermek isteyen Fransa ile soğukluk böyle bir amaç için rafa kaldırılabilir.
Fransa’nın İsviçre’ye muharip uçak satışı ile Avustralya’ya nükleer denizaltı
satışını bozan ABD’nin dünyanın jandarması olduğu dönemlerin geride kaldığını
haykıran tek Batılı devlet Türkiye...
Neden
ikincisi de Fransa olmasın?
Çay konulu siyaset
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rizeli olması nedeniyle Türk
çayını tanıtmak ve yerli kullanımı artırmak için AK Parti programlarında çay dağıttığını hepimizi biliyoruz.
Dağıtım
şekli, zamanı ve yerine ilişkin eleştiriler gelse de çay hepimizin çayı...
Bunu da en
iyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Rize’nin Bozkale Mahallesi'nde çay üreticisi vatandaşlara yaptığı konuşmasında
çiftçiye “Kaçak çayı bitireceğim”
mesajı vererek görmüş olduk.
Benim ailem
de çay üretimi yapıyor.
Kaçak çay
kullanımı tabii ki önemli bir mesele...
Ama asıl
önemli olan konu ise Karadeniz çayının tadının vatandaşlarımız tarafından
bilinmemesi.
İç piyasaya
satılan çayların elek altı kalitesi düşük çay olduğunu bilmeyen yok.
Birinci kalite
çaylar piyasaya sürülse kilogram başına en az 60 Türk Lira bedelle raflarda boy
gösterecek.
Kaçak çaya gösterilen
ilgi insanların kaliteli çay konusundaki arayışını gösteriyor.
Bu aralar
marketten geçen senenin mahsulü olan çayları kilogram başına 20-30 TL arasında
bir fiyata alan vatandaşa en az 60 TL fiyatlı çay sunmak için önce Türk çayının
kalitesini göstermek gerekiyor.
Benden
söylemesi...
Merak ettim
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı kalesinde vurmak isteyen Kılıçdaroğlu’nun bu adımına karşı AK
Parti’den Tunceli çıkarması gelir mi
acaba?