Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2021

Değerlerimize Sahip Çıkmak

Bir milletin sahip olduğu değerlere yabancılaşmasıdır asıl çöküş. Zira kendi değerlerine yabancılaşanlar aynı zamanda bu değerlerden uzaklaşırlar. Geçici de olsa değersiz yaşanamayacağına göre yeni değerler edinir bu insanlar. İşte çöküş kendisine yabancılaşma ile böyle gerçekleşir.

Doğruluk/sıdk, adalet, merhamet, yardımseverlik, beklentisiz iyilik gibi ahlaki özelliklerimiz bizi biz eden değerlerimizdir. Bunları bıraktığımızda (kısmen de olsa) neler yaşayabileceğimizi yaşamadık değil.

Sadece İslam Medeniyetinin değil, Dünyanın medarı iftiharı olan Müslüman Bilgeleri de tanımıyoruz.

Dahası;

Resul-i Ekrem’i (sav), Ashab-ı Kiram-ı, Tabiin ve onları takib eden şahsiyetleri, yıldız simaları tanımıyoruz.

Cüneyd-i Bağdadi’yi, Hasan Basri’yi, Beyazdı-i Bistami’yi, Hallac-ı Mansur’u tanımıyoruz.

Yalnız bunları mı?

Harris Muhasibi gibi, Hakim Tirmizî gibi, Ebu Talib El-Mekkî gibi simaları tanımıyoruz.

Muhyiddin İbnu’l Arabi’yi, Sadreddin Konevi’yi, İbn Sina, Yusuf Hemedani, Yusuf Has Hacib ve diğerlerini tanımıyoruz. Şah-ı Nakşibend’i, Abdulkadir Geylani’yi, Ahmed Rufai’yi tanımıyoruz.

Ebu Suud Efendi’yi, Akşemseddin’i, Mevlana’yı, Şems’i, Hacı Bektaş’ı, N. Tusi’yi, F. Razi, İmam Maturidi, Eşari’yi, Kadı A. Cebbar’ı, Amidî’yi yeterince tanımıyoruz.

Bediüzzaman’ı, Şatıbi’yi, Cabiri ve daha nice değerimizi yeterince tanımadık ve yeterince tanımadığımız için bu şahsiyetleri toptan reddetme ya da düşüncelerini tamamen kabul etmeyi seçtik ki ikisi de yanlıştı.

Anlayacağınız, bu değerlerimizi tanımamamız sadece tanımamakla sınırlı kalmıyor, tanımamamızdan dolayı o şahsiyetlere haksızlık da yapıyoruz.

Ve;

Dünyanın tanıdığı bu simaları tanımayınca ezikleşiyoruz Batı karşısında.

Sanki ilim-irfan adına ne varsa Batılıların marifeti.

Sanki biz hep bugünkü gibi ilim ve bilimden mahrum imişiz gibi bir aşağılık kompleksine kapıldık.

Oysa durum hiç de öyle değildi. Bizim de BİZ olduğumuz dönemler, asırlar oldu.

Batı’nın aydınlanmasını biz sağladık da kendimizi karanlıklara mahkum ettik.

Bugün adına Z Kuşağı dedikleri gençliği eleştiriyoruz ya,

Acaba onları eleştirenlerden kaç kişi Akşemseddin hakkında bir kitap okuyabilmiş?

Acaba Z Kuşağı deyip burun kıvıranların yüzde kaçı ahlakı en derin bir şekilde ele alan Nasuruddin Tusi’yi tanıyabilmiş?

Acaba âlî cenablığın zirvesine otak kuran Yusuf Has Hacip kaç Türk evladı tarafından tanınıyor?

İmam Mautirdi, İbn Arabi, Konyalı (kimilerine göre de Malatyalı) Sadreddin Konevi’yi kaç Müslüman tanıyor? O Konevi ki İslam Metafiziği alanında üzerine 21. Asırda bile hala eline su dökebilen bir babayiğit çıkamamış!

Tanımıyoruz, tanıtamadık, tanıtmadık…

Katı laikçi batıperest yöneticiler batılı işe yarar yaramaz ne kadar yazar varsa kitaplarını tercüme etmek için yarıştılar. Ama bizim yıldız simalarımıza sıra gelince ya eserleri tercüme edilmeyerek yok sayıldılar ya da mesela İbn Arabi, Farabi gibi alimlerin eserlerini, 1900’lü yıllarda MEB, Kültür Bakanlığı gibi devletin resmi matbaalarında tercüme adı altında tahrif ettiler. Öyle ki bu tercüme skandalından dolayı İbn Arabi gibi bir değeri tekfir etmiştim.

Bu tahrif kasıtlı yapılıyordu. Dönemin Türk filmlerindeki imam-alim tiplemesine bakın ne dediğimi anlarsınız. Devletin bütçesinden alınan paralarla çekilen diziler, filmler, sahnelenen tiyatro ve skeçlerde kirli, pis, bedevi, barbar tiplemeleri imamlara yakıştıran zihniyetin dünyada nam yapmış ulemamızı tanıtmamalarını anlıyoruz.

Bir eleştiri de kendimize olmalı değil mi?

Milat’ta köşe yazmamın üzerinden 8 yıl 9 ay geçti. Maalesef birkaç değerli şahsiyet dışındaki değerlerimizi yazmadım. Politik kavgaya kendimizi o kadar kaptırdık ki reaksiyoner ama aynı zamanda partizanca tutum takındık. Elbette ki ülkemizin geleceği söz konusu olduğunda pek çok şeyi erteleriz ama bu erteleme 9 yıl sürmemeli idi. Bu konuda özeleştiri yapıyorum.

Bundan böyle Rabbulalemin izin verdikçe ve çok özel bir durum gelişmedikçe Pazar yazılarımda huzurunuza bir değerle geleceğim. Pazar gününüzü beraber değerlendirmek arzusundayım.

Hayır, sadece 10 dakikanızı alacağım. Kahvenizi yudumlarken bir değerle tanışalım.

Bu değer bazen bir şahsiyet,

Bazen bir ahlaki değer,

Bazen bir hadise olur.

Allah çabamızı hayra çevirsin.