Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ocak 2021

Dede Korkut

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okurken şükürler olsun ki dünya çapında kıymetli hocalarımız oldu. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki o hocalar öğretmekten zevk alan, öğrencilerine emanet gözüyle bakan müstesna ilim adamlarıydı. Mehmet Kaplan, Muharrem Ergin ve Faruk Kadri Timurtaş başta olmak üzere o mümtaz hocalarımızın çoğu fani dünyadan beka âlemine göçtü. Ama eserleriyle ve yetiştirdikleri talebelerle yaşamaya devam ediyorlar.

O güzide hocalarımızdan -Allah uzun ve sağlıklı ömür versin-biri de Prof. Dr. Osman Fikri Sertakaya’dır. Osman Hocamız, bölüm koridorlarında konuştuğumuz ve amfilerde dikkatle dinlediğimiz değerli muallimimizdi. Uzun yıllar Türkiye’de Türkoloji çalışmalarının merkezi ve kalbi olan Millî ve Milletlerarası Türkoloji Kongre’lerinin Muharrem Hoca ile birlikte iki mimarından biriydi, önce Genel Sekreteri, sonra da Genel Başkanı oldu. Sosyal medya hesabı bulunan ve burada öğrencilerine birikimini aktarmaya devam eden aziz hocamızın bugünlerde bir eseri çıktı. Bilge Kültür Sanat Yayıncılık’tan kültür hayatımızın istifadesine sunulan eserin ismi, Dede Korkut Kitabı Üzerine Araştırmalar ve İncelemeler. Güzel bir resimle süslenen kapakta Dede Korkut konuşuyor: “Sarı giyimli Selcen Hatun Kanturalı’ya demiş: / Tartanda bir ok-ile (yiğit seni) namlar idüm / Demrensüz (bir) ok ile yiğit seni sınar idüm”

Osman Hocamız, vefalı duruşuyla bize örnek oluyor: Eseri üç hocası Ahmet Caferoğlu, Orhan Şaik Gökyay ve Muharrem Ergin’in aziz hatırasına ithaf etmiş. Takdimde, 2006 yılında yayımladığı Dede Korkut Kitabı Dresden Nüshasının “Giriş” Bölümü adlı eserinin sunuşuna yönlendiriyor ve orada Dede Korkut ile tanışmasının ilgi çekici hikâyesini bize anlatıyor, okuyalım:

“Dede Korkut hikâyeleri ile ilk tanışmam, 50’li yılların başlarında, daha ilkokula başlamadan önce kız kardeşim Oya ile birlikte, Kerkük göçmeni olan anneannemden dinlediğimiz Depegöz hikâyesinin Türkmencesi ile başladı. Dede Korkut hikâyeleri ile ikinci olarak orta öğretimde okuduğumuz NihadSâmi Banarlı’nın edebiyat kitabında karşılaştım. Yardımcı kitabımız da Suat Hizarcı (Cevdet Kudret)’in Varlık Yayınları arasında çıkan Dede Korkut Kitabı adlı küçük boy çalışması idi. Dede Korkut hikâyeleri ile üçüncü buluşmam ise üniversite ikinci sınıfta oldu. Hocamız Muharrem Ergin, üzerinde doktora çalışması yaptığı bu metni bize ders olarak okuttu. Dolayısıyla ben Dede Korkut’u hocam Muharrem Ergin’den öğrendim diyebilirim.”

Hepimizin Dede Korkut ile tanışmasının bir hikâyesi olabilir ama Hocanın asıl bundan sonra anlatacağı ve üstleneceği önemli misyona kulak vermeli ve can kulağıyla dinlemeliyiz: “Uzun meslekî yıllardan sonra ilmî çalışmalarını 80’li yılların ortalarında tamamlayan hocam Muharrem Ergin, bir gün beni çağırarak bana vasiyette bulundu. Önce Dede Korkut’un kendi kitabında yayımladığı yazmaların fotoğraflarını ‘Bu fotoğrafları Dresden’den Ahmet Caferoğlu hocamız almıştı. Bana o verdi. Ben de kitabımda yayımladım. Şimdi ben de bu fotoğrafları sana veriyorum. Bu da EttoreRossi’nin bana gönderdiği Vatikan yazmasının fotoğraflarıdır.” diyerek bana verdi. Yine kendi doktora tezinin transkripsiyonunun el yazılı orijinallerini de verip “Düşündüğün Türkoloji Müzesi’ni bir gün kurarsan, bu metni de müzeye koyarsın.’ dedi ve ilave etti. “Dede Korkut mühim metindir. Bundan sonraki çalışmalara sen de katılmalısın.”

Osman Hocamız, bu tavsiye ve vasiyetten sonra Dede Korkut üzerine araştırma ve incelemeler hazırlamaya başlar. Kitaptaki ilk makale: “Dede Korkut Kitabı’nın Vatikan Nüshasının Latince, Arapça, Farsça ve Türkçe Metin Dışı Kayıtları”. Aziz hocamızın bir Türkçe uzmanı olarak bu konulara vâkıf olduğu zaten biliniyor. Bana asıl dikkat çekici gelen husus şudur ki, Caferoğlu’ndan Dede Korkut emanetini alan Muharrem Hocamız bu yadigârı kime teslim edeceğini biliyor. Onlarca uzman arasından Osman Hocayı seçiyor ve bu kutlu görevi ona veriyor. Şairimiz diyor ya: “Bir meşaledir devredilir elden ele.” Prof. Dr. Osman Fikri SertkayaHocamızdan çok konuşulacak bir eser daha geliyor. Türkiye’mizde ve belki de dünyada herkesi ilgilendirecek bu kitabın doğumu pek yakın. Takipteyim aziz okuyucular ve inşallah o müjdeyi -kısmetse- size önce ben vereceğim.