Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2962.43
BIST 100
9584.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Ekim 2019

DEAŞ-PKK elele İsrail’e çalışıyor

ABD Başkanı Donald Trump, bundan sonra Suriye’de varlık sebeplerinin petrol sahalarının DEAŞ’e geçmesine mani olmak olduğunu belirterek, terör örgütü YPG/PKK ile çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Irak ve Suriye’yi kana bulayan Batılı emperyalistlerin gerekçeleri DEAŞ ile mücadele etmek.

Etnik, mezhepsel ve din adına terörle İslam dünyasını yıkıcı bir kaosa itmenin sahaya yansıması, İslamı, Hilafeti, Osmanlı’yı yok etme planlarının bugüne yansıyan versiyonları olarak karşımıza çıkıyor. Salim kafa ile düşündüğünüzde Adriyatik’ten Çin Denizine kadar bir de Afrikayı eklerseniz 3 kıtayı birleştirecek bir İslam birliği karşısında, ekonomik, siyasi, askeri, teknolojik bakımdan durabilecek hiçbir güç bulunmuyor. Bu gerçekliğe rağmen dünyanın dört bir yanında Müslüman kanı dökülüyor, Müslüman ağlıyor, Müslümanın namusu çiğneniyor ama maalesef tek bir Müslüman bu felaketlerin sebebinin kendisi olduğunu görmek istemiyor. 2 milyarlık İslam alemi 16 milyonluk Yahudi toplumunun oyuncağı ve esiri olmuş kimse bundan ders çıkarmıyor.

ABD’nin sarı şeytan başkanı Trump, DEAŞ’ı Obama’nın kurduğunu, dinsiz, imansız PKK/PYD ile de ortak çalışmayı yine Obama’nın başlattığını söyleyerek terör örgütleriyle ortaklıklarını gizlemiyor. Afganistan’da Rus işgaline karşı savaştırılan El-Kaide’nin ABD’nin bölgeyi istilasına gerekçe gösterildiği gibi, Irak ve Suriye’de ABD ve fanatik Şia zulmüne karşı oluşturulan DEAŞ yapısı da İsrail’in güvenliği için kurulacak dinsiz, imansız PKK terör devletine meşruiyet sağlamak için kullanılıyor.

Bölgedeki yıkıcı kaosu oluşturmak için 2014 yılında çıkartılan Yemen Savaş’ında taraflara baktıımızda kısaca Şii-Sunni savaşının bir versiyonu olduğunu görürsünüz. Gulatı Şia ve Selefi anlayışın yıllardır Yemenlileri, açlığa, sefalete, ölüme ve yokluğa mahkum etmeleri ve bir kör düğüm halinde bu savaşın bitirilmemesi İsrail’in güvenliği için atılan en önemli adımdır.

Emperyalist akıl bölgede kaos oluşturmanın ilk şartının Şia-Sunni çatışması olduğunu hesap ederek her fırsatta bu çatışmaya zemin hazırladı. Hz. Hüseyin’in şehadetini mihfer edinerek, dünyadaki şii olmayan tüm Müslümanları kendilerine düşman ilan eden, Velayeti Fakih gibi bir sistemle tıpkı Armegedon bekleyen Yahudiler gibi Mehdi-Deccal hikayeleriyle insanların beyinlerini esir alan bir Şia anlayışı İslam ümmetinin birleşmesinin en büyük engelidir. İslam hukukunun Anayasasını (Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı Fukaha) alt üst ederek, biz Kur’an’dan başkasını tanımayız. Biz Sünnet’ten başkasını tanımayız gibi anlayışlarla İslam medeniyetini, İslamın geleneklerini yok sayan bir Selefi anlayış El-Kaide ve DEAŞ’ın zeminini oluşturmaktan başka bir işe yaramadı. Ümmetin yüzyıldır başındaki bir başka belada tamamen batı ritüelleriyle düşünen İslam karşıtı, batının kölesi olmuş, isimleri Müslüman ama her şeyiyle islam düşmanı olan PKK/PYD terör örgütü gibi etnik bölücü örgütler.

DEAŞ’ın kurulmasında en büyük etkenin Irak’ı ABD’nin altın tepside teslim ettiği Şia-Kürt iktidarını kullanan Maliki’nin bölgede Emperyalizmin yok etmek istediği sunni Müslümanlara karşı uyguladığı akla hayale gelmez zulümler olduğunu herkes bilir. Musul’un DEAŞ’e tesliminde 500 dockalı çapulcuya 2 Tümen (35 bin kişi) ağır zırhlı birliğin tek bir kurşun atmamasındaki kafa karışıklığını çözebilen var mı içinizde?

Batı emperyalizmi Suriye’de varlığını meşru hale getirebilmek için, İslam düşmanı etnik PKK/PYD terörünü açıktan destekler. Bunu yaparken de hiçbir bilimsel veri ve ahlaki kaygu gözetmez. Mesela, Tel Rıfat’ta kaç tane Kürt var sorusunun cevabının sıfır olmasına rağmen, 700 kiralık teröristin oradaki halka zulmünü görmez, teröristleri oradan çıkartamaya yönelik hareketi, Kürtler öldürülüyor diye lanse eder. Aynı şekilde, Münbiç’te Kürtlerin sayısının yok denecek kadar az olması onlar için önemli değildir, batılı haçlıların paralı katilleri 1800 teröriste karşı alınacak tavrı sanki Kürtlere karşı bir tavır gibi sunarlar. Oradan zulümle kovulan onbinlerce Müslümanın hukuku onlar için hiç mesabesindedir. Terör örgütünün kurmayı planladığı terör devletinin başkenti gösterilen Aynel Arab’da Suriye iç savaşından önce kaç tane Kürt yaşadığı, kaç masumun öldürüldüğü ve Türkiye’de memleketlerinin kurtuluşunu bekleyen kaç Suriyelinin olduğu onları ilgilendirmez. Aynel Arab’a Türk askeri girmesin isterler. Rakka-Deyrizzor hattında hiçbir Kürdün olmadığını herkes bilir. Ama ABD, DEAŞ ile savaşmak için PKK’lı teröristleri orada muhafaza etmeyi politika edinir. Bir taraftan, DEAŞ’ın kaynağı Selefi nnlayışın kalıcı olması için Suudi Arabistan ve BAE eliyle kaynak aktarır, PKK terörünü yaygınlaştırarak bölgedeki insanları terörize eder.

Müslümanlar, batı demokrasisi ve demokratik değerlerin kendileri için olmadığını. İslam, devlet, hilafet, ümmet, millet kavramlarını yerli yerine oturtarak, kendileri için birer ayrılık vesilesi yapılmak istenen dini mübini İslam’ın insanlığın gerçek kurtarıcısı olduğunu yaşayarak, acı çekerek, bedel ödeyerek öğrenecek. Dini kullanarak terör üreten DEAŞ gibi dinsiz PKK da, Şia fanatizmi de, Esed, İsrail, ABD, Rusya, beyaz emperyalizm batı ve sarı emperyalizm Çin’in insanlık düşmanı olduğu gerçeğiyle yüzleşme vakti gelip geçti. Mehmetçiğin Barış Pınarları operasyonundan sonra dinsiz PKK’lı teröristleri Esed ve Rusya’ya teslim eden ABD’nin nereye gittiğini sanıyorsunuz. Petrol bölgelerine ve fitnenin ateşini ilk ateşlediği yere. Orada Barzani-Talabani ile oluşturduğu fitne yapısının Suriye’deki gibi devlet kurma aşamasında yok olmaması için 1 milyon Iraklı’nın kanı yetmedi. İngiliz-İsrail planlarının işlemesi için Barzani-Talabani-PKK ve Haşdi Şabi zulmüyle Irakta’ki terörize yapının kökleşmesi ve herkes tarafından kanıksanması lazım.

Yok edici kaos üreticilerinin yok edilerek oluşturdukları yıkımı, diriltici yıkım haline getirmek vaktidir. Mehmetçiğin Barış Pınarları operasyonu yeniden dirilişe kapı aralayacaktır. Vesselam….