Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2963.99
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ekim 2020

Davet için bir açılım

Kendimi bildim bileli İslam diye bir davamız, bir davetimiz olageldi… Bu uğurda acı, tatlı birçok tecrübe yaşadık… Davet yolunda yürüdük, yorulduk, sevindik, üzüldük, başardık, döküldük… Her davetçinin başına gelebilecek tüm deneyimlerle yüzleştik… Gün geldi bu yolda uzmanlaştık, bazen de usandık… Gayretlerimiz oldu, fetretlerimiz oldu… Kimi zaman köreldik, kısır kaldık…

Davet çalışmaları ile ilgili ciddi bir müktesebatımız oluştu… Davetin ilkeleri, koşulları, kuralları, kadroları, organizasyonu, teşkilatı, disiplini, nasıl olur biliriz…

Davetçinin kültürü, donanımı, birikimi, ahlakı, yol haritası, fıkhı, diksiyonu, iletişim becerisi ve dili konusunda çok şey söyleyebiliriz… Ancak bu sahada teorik ve tecrübi bilgimiz arttıkça, pratiğimiz zayıfladı… Bunu anlamakta zorlanıyoruz…

Bu birikimin üzerine artı ne söylenebilir, onu düşünüyorum… Yeni ve yeniden davet enstitüleri, akademileri, sempozyum ve çalıştayları mı düşünsek, bilemiyorum… Benim asıl derdim, davetçileri davete nasıl ikna edebiliriz? Daha yalın ve sade bir davet iklimini nasıl yakalayabiliriz?

Evet, günahı ve sevabı ile bugüne kadar ki davet çalışmalarımız bir yerde dursun… Bugüne yönelik tebliğ gayretlerimize beş kelimelik bir katkı sunmak istiyorum… Sadece bu 5 kelimecik ile yol alabileceğimize inanıyorum…

Peki, nedir bu 5 kelime?

Tebessüm…

Tevazu…

Teenni…

Tahammül…

Teşekkür…

Tebessüm… İçtenlikli bir gülümseme ile kapalı gönüllerin kapısını aralayabiliriz… Modern zamanların soğuk ve donuk yüreklerini tebessümlerimizle ısıtabiliriz… Haşin, hırsın, katı, kaba davranış ve davetlerden az çekmedik… Asık surat, sert göndermelerle sinelerde yer bulamayız…

Allah (cc), Rasulü (sav) nü bile bu konuda uyarıyor:

“O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Şayet, sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi…” (Ali İmran,159)

Tebessümün bir sadaka olduğunu unutmayalım…

Tevazu… Tevazuumuzla tebliğimizi bereketlendirebiliriz… Kimseyi küçük görmeden, bakışlarımızla muhatabı ezmeden, söylemlerimizle kimseyi saygısızlık etmeden, sözümüzü en güzel şekilde sunmamın derdinde olmalıyız… Üstünlük taslamak, büyüklenmek, ben bilirim edası ile üst perdeden atıp-tutmak bizi bitirir…

Ezmeden, incitmeden, rahatsızlık vermeden, ruhları okşayıcı ve celbedici bir dile ihtiyacımız var…

Mütevazı insan haddini bilir, hatalarını görür…

Evet, kula tevazu yakışır… Tekebbür ve taassup haklı davamızda bizi tüketir…

Teenni… Acele etmeden, baştan savmadan, temkini, ihtiyatı, elden bırakmadan, sakin, ağır başlı ama bir o kadarda kararlı hareket etmeliyiz…

“Teenni Allah’tan, acele şeytandandır.” (Tirmizi)

Kendini frenlemesini bilenler, teenni ile hareket edenler hedefe ulaşır. Fevrilikleri, nefsilikleri aşanlar amaca yakınlaşırlar…

Tahammül… Katlanacağız Hakkın hatırı için… Her şeyin bir vakti saati var, unutmayacağız… İnsanların kahrını, nazını, cilvesini, çilesini çekeceğiz… Sözü söyleyen biz olsak da, etkili kılacak olan Allah’tır…

Hz. Nuh (as) ın 950 yıllık sabrını unutmayacağız… Ninovalarımızı terk etmeyeceğiz…

Teşekkür… Bizi dinleme nezaketini gösterenlere teşekkür borçluyuz… Kapılarını, kalplerini bize açık tutan her kişiye tekrar tekrar takdir ve tebriklerimizi sunmalıyız…

İyilikte bulunduğumuz hayvanların bile bize nasıl vefalı davrandıklarını, hâl dili ile teşekkür ettiklerini görüyoruz…

Efendimizin (sav) uyarısı oldukça anlamlı:

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Aziz ve Celil olan Allah’a şükredemez.” (Ahmed b. Hanbel- Müsned)

Evet, maliyeti düşük, bedeli az, kazancı büyük bir davet eylem planı…

Buyurun, masrafsız, zahmetsiz, risksiz, bir davet açılımı… Kolay olanından başlayalım… Bu saydıklarımızdan hangisi elimizden gelmez ki?..