Dava erinin engelleri
İnsan dünyaya imtihan için gelmiştir. Hak ve batılın mücadelesi; imtihanın gereği olarak, insanlığın başlamasıyla başlamış ve kıyamete kadar da devam edecektir. Dolayısıyla hak cephesinin temsilcisi olan davetçilerin karşısında, önünde batılın temsilcileri ve batılın ürettikleri birçok engeller olacaktır. Davetçi ise tüm bu engellerle mücadele ederek ecir ve mükâfatını katlayacaktır.
Bu imtihanı kazanmada hakka davet etme ameliyesinin payı büyüktür. Hatta iman eden her fert kendi gücü, imkânı ve birikimi oranınca İslam’a davet etmekten sorumludur. Davet ameli, 124 bin peygamberin, onların yüzbinlerce ashabı ve milyonlarca tabiin ve davetçinin yolunu sürdürmektir. Bu sebeple de davetçilik özel bir amel olup ecir ve mükâfatı da o oranda büyüktür. "Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim" diyerek, yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet 41/33)
Ancak şunu unutmamak gerekir ki, bu özel ve büyük amelin engelleri de çoktur ve zorludur. Zire değerli olan genel olarak büyük zorluk ve meşakkatler sonucu elde edilir. Altını elde etmek ne kadar zordur malum. Elması elde etmek ondan da daha zordur. Zira elmas altından çok daha değerlidir. Yüz gram elde etmek için icabında birkaç yıl çalışmak zorundasınız. Aynı ağırlıkta bir elmas sahip olmak bir ömür boyu çalışanız da yeterli gelmez. Şu halde ebedi saadet yurdu olan Cenneti kazandıran hakka davet ameliyesinin ne kadar değerli olduğunu buradan anlayabiliriz. Önce birkaç tespit yapalım:
• Davetçilerin öncüleri ve öğretmenleri olan peygamberler, en çok çile ve sıkıntı çekenler ve en çok engellerle mücadele edenlerdir. Allah’ın davetine icabet etmek ve davetçi olmak elbette kolay değildir. Ancak zorluk ve çetinliği oranında da mükâfatı çoktur. Şehid Seyyid Kutub’un tabiriyle: “Dava yolu dikenlidir, Ayağını seven gelmesin”
• Peygamberlerden sonra onları en güzel temsil eden sahabe ve havariler, ikinci derecede engellerle karşılaşanlardır.
• Üçüncü derecede onlara en çok benzeyenler en çok sıkıntı çekenlerdir. Nitekim Resûlullah (sav) şöyle buyurur: “İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” (Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174)
• Kur'an-ı Kerim’de peygamberlerin sadece 28 tanesinin ismi geçer. Bunların içinden de belli bir kısmının hayatı ve kısmen nazarlara sunulur. Bu sunulan kısımlar da genel olarak ağır imtihan devreleridir. (Nuh, İbrahîm, Yunus, Yusuf, Zekeriye, Musa, İsa (as) ve Muhammed (sav) Yani davanın sahibi peşinen bu dava yolunun zorluklarla kuşatılmış olduğunu bildiriyor ki, davanın yolcuları önceden hazırlıklı olsun şaşırıp kalmasın.
Konuyla İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler
• “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara 2/142) Bu âyet, bir rivayete göre, Hendek savaşında Müslümanların çektiği sıkıntıları dile getirir. Diğer rivayete göre, Uhud Savaşı ile ilgilidir. Bir başka rivayete göre ise evlerini, mallarını ve yakınlarını Mekke’de bırakıp çeşitli sıkıntılara katlanarak Medine’ye göç eden Müslümanları teselli için inmiştir.
• “Yoksa Allah içinizden, Allah’tan, Resûlünden ve mü’minlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeksizin cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız? Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Tevbe 9/16)
• “Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Âli İmran 3/142)
• “Meyveleri olgunlaşmış bir ağacı silkelemekle nasıl meyveleri düşüyorsa; sıtmanın titremesinden günahlar öyle dökülür.” (Buharî, Merdâ: 3, 13, 16; Müslim, Birr: 45)
• “Ateşin altın ve gümüşün paslarını giderdiği gibi, bir Müslümanın hastalığı da onun günahlarını giderir " (İbn Mace, Tıb 18)
• "Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir." (Ahmed b. Hanbel, V/272)