'Darlık zamanlarda sana sığınıp bolluklarda seni unuttuk. Allah'ım, hakkını helal et!'
İnsanoğlu hakikaten çok ilginç bir yaratık... Hayatı kendi aklı
ve tecrübesi ile yönettiğini zanneder... Bu zannından dolayı bolluk
zamanlarında Allah’ı anmak aklına gelmez... Çünkü ortada bir emek ve bir başarı
vardır... Bu emek ve başarının baş mimarı kendileri olduğu(!) için Allah’a
teşekkür/hamd etme ihtiyacı hissetmez... Kendi kendine yeterli olduğunu
düşünür.
Maddi ya da manevi olarak sıkıntın içerisine girdiğinde ise bu
sıkıntıdan çıkacak bir güç ve bir kuvveti kendisinde bulamaz. Sağına bakar, o
gücü kimsede bulamaz, soluna bakar bulamaz... Ama o sıkıntı kendisini dünyanın
bütün zevklerinden uzaklaştırmış tam bir ümitsizliğe sevk etmiştir...
Bu kez insanüstü güce sahip olan Allah aklına gelir... Mecburi
bir başvurudur bu... Biraz utanarak, biraz sıkılarak Allah’a yalvarmaya
başlar... Sıkıntıdan kurtulduğu an, belkide Allah’a hamd etmek bile aklına
gelmez. Bu sahne kur’an’a şöyle yansımıştır:
“ İnsanın başına herhangi
bir musibet geldiği zaman hemen rabbine yönelerek ona yalvarır. Sonra Allah
ona, tarafından bir nimet verince de daha önce ondan istediğini unutuverir...”[1]
İmam Taberi şöyle tefsir eder:
İnsana, gerek
vücudunda hastalık ve sakatlık gibi bir musibet gerekse yaşantısında kıtlık ve
sıkıntı gibi bir felaket geldiğinde o, daha önce yaptığı günah ve inkârdan
vazgeçip rabbine yalvarmaya başlar. Musibet ve felaketleri kendisinden
kaldırmasını ister. Sonra da Allah insana, tarafından bir lütufta bulunur,
sıhhat ve bolluk gibi nimetleri ona verecek olursa bu defa da insan, daha önce
Allah’a yalvarmasını unutur...
“İnsana bir zarar
dokunduğunda, yan yatarken veya otururken veya ayakta iken bize yalvarıp durur.
Fakat ondan, uğradığı zararı kaldırınca, sanki o, dokunan zararın kalkması için
bize yalvarmamış gibi yine yoluna devam eder. İşte böyle aşırı gidenlerin
yaptıkları, kendilerine güzel gösterilir.”[2]
İmam Taberi şöyle der:
İnsana bir
zorluk, bir sıkıntı isabet ettiği zaman, yatarken olsun otururken olsun, ayakta
iken olsun, o sıkıntı ve zorluğun giderilmesi için bizden yardım dileyip durur.
Fakat biz onun başına gelen sıkıntıyı kaldırdığımızda, insan o içinde
bulunduğu hali unutur veya unutmaya çalışır. Mevlasına şükretmeyi terk eder,
tekrar sapıklığa ve Allah’a ortak koşmaya döner. Sıkıntısı kaldırılan insana,
tekrar inkâra dönmek süslü gösterildiği gibi, Allah’a karşı yalan uydurmada
ileri gidenlere de yaptıkları günahları süslü gösterilir.
Değerli
kardeşlerim... Darlık anında içten, huzurlu ve tam bir kalp mutmainliği ile
Allah’tan yardım almak istiyorsak formül belli:
“Bolluk ve rahat içinde iken Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı
zamanında O da seni tanısın.”[3]
Evet... Bir
insanın bolluk zamanında Allah’ı anması, bolluk nimetinin Allahtan olduğunu
ilmesine bağlıdır... Aksi halde kimse Allah’a hamd etmez...
Evet... Bolluk
anında Allah’a hamd etmedik... Allah’ın onca nimetleri karşısında tam anlamıyla
bir nankörlüğe imza attık...