Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2962.85
BIST 100
9699.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Nisan 2021

Darbeye 'Dur' / Sandığa 'Geç'

Malumunuz millî iradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi yurdumuzun işgal edilmek istendiği bir dönemde kurulduğundan ‘Gazi Meclis’ unvanı ile zikredilir. Kurtuluş mücadelesinden alnının akıyla çıkan TBMM, ülkemizi ve milletimizi ilgilendiren her meselenin çözüm yeri olmuş ve bundan sonra da olacaktır.

Milletimizin temsilcisi milletvekillerimiz millî iradenin üstünlüğü ve demokrasiden aldıkları güç ile çalışmalarında bayrağı bir adım daha öne götürmenin gayreti ile milletimizin hizmetkârı olarak kendilerine verilen değere saygı duymalı diyorum.

Malumunuz devlet geleneğimizin tarihi eskilere dayanır. Çeşitli sebeplerle çok partili demokrasiye geçişimizin kolay olmadığını biliyorsunuz. 1946’ dan itibaren demokrasinin kurumsallaşması yolunda önemli bedeller ödenmiş, ciddi tecrübeler kazanılmıştır. Bu süre zarfında zaman zaman siyaset tatil edilirken maalesef üzüntü verici olaylar da yaşanmıştır.

En bariz olanı 27 Mayıs1960 yılında yapılan darbeyle Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan özel kurulmuş mahkeme kararıyla haksız yere idam edilmiş, yıllar sonra devlet iade-i itibar yoluyla milletimiz ve millet iradesiyle barışmayı tercih etmiştir.

12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat’la sözlüklere yeni bir kavram olarak giren post modern darbe ile yoluna devam ederken 27 Nisan e-bildirisi ve en son 15 Temmuz 2016 gecesi bir grup asker kılıklı teröristin kalkışmasını hatırlayalım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla o gece milletimiz sokağa çıkmış, TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın meclisi açmasıyla partilerimizin ortak duruşu ile ‘millet darbeye dur’ demiştir.

Ülkemizi ileri demokrasiye ulaştırma, aydınlık ve müreffeh bir gelecekle karşılamak için millet iradesinin tecellisi olan siyaset kurumunun güçlenmesinin şart olduğunun altını kalın çizgilerle belirlerken, halkın iradesine karşı yapılan hareketlerin ortadan kalkması için atılacak adımlara milletçe destek verilmesi gerektiğini belirtmek isterim.

Türkiye’nin geleceği sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının ve akademik dünyanın yeni projelerini hayata geçirmeleriyle mümkün olacaktır. Bu nedenle hepimize görev düştüğünü biliyoruz.

Gençlik dönemlerimizde başlayarak günümüze gelinceye kadar sosyal hayatımızdan hiçbir zaman çıkartmadığımız bu kuruluşlarımız sayesinde arkadaş, çevre ve dostluklarımızı pekiştirirken başta ilahî düsturlarımız olmak üzere vatan, millet ve kutsalımız olan kültürel değerlerimizle tanışma mekânımız olan bu kurum ve kuruluşların yaşatılması gerektiğine dünden çok bugün ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim.

Demokrasilerde egemenlik halka aittir siyasetin tanımlamasında ‘sorunları çözme sanatı’ ifadesinin olduğunu, görevimizin şikâyet etmek değil, çözüm odaklı yaşamak olduğunu ifade ederken yazımızın emekleyen emirallerin ‘Yüce Türk Milletine!’ hitaben imzaladığı kağıtla uzaktan yakından hiçbir şekilde ilgisi olmadığına dikkatinizi çekerim.

Milletimizin seçtiği temsilcileri aracılığı yani sandıkla egemenliğini belirlediğini unutmayalım ‘İktidar sandıktan çıkar’ Ve’s-selam…