Darbecilik ve militarizmin barbarlığı
İslam ülkelerinin en büyük sorunlarından biri, ordularıdır. Birçok Müslüman ülkede ordular, halkları köleleştirmek, soymak ve yok etmek için vardır. Ordu, toplumu sömürmenin ve soymanın bir aracıdır. Başka bir ifade ile Müslüman ülkelerin çoğunda ordu, ülkeyi işgal eden yabancı bir kuvvettir.
Mısır ordusu, 3 Temmuz 2013 tarihinde yapmış olduğu darbesiyle Mısır'ı işgal etmiştir. İşgalci ve darbeci bir güç olarak, Mısır işgal ordusunun hiçbir meşruiyeti yoktur. Mısır'da askeri darbe yapan militaristler, demokratik düzeni yıkmış ve insanlığa karşı korkunç suçlar işlemişlerdir. Mısır darbecilerinin bir an önce uluslararası kurumlarda suçlu ilan edilip yargı önüne çıkarılmaları için etkili kampanyaların düzenlenmesi gerekmektedir. Mısır'daki darbe konusunda dünyada bir farkındalığın oluşturulması ve darbeci ordunun Mısır'ı işgal etmesi dünyaya anlatılmalıdır.
Mısır'ı işgal eden gücün başındaki Sisi isimli Firavun, bugün devlet başkanlığı koltuğunu işgal etmektedir. Sisi, bir devlet başkanı değil, orduyla yönetimi gasp eden, halka karşı katliamlar yapan ve insan haklarını ihlal eden bir suçludur.
Darbeci rejimin kurmuş olduğu düzmece mahkeme ülkenin demokratik meşruiyete sahip tek devlet başkanı olan Mursi ve arkadaşları hakkında idam kararı verdi. Haklarında idam kararı verilenler arasında ölmüş insanlar bulunmaktadır. Ölü kişiler hakkında idam kararı verilmesi, darbeciliğin hukuka değil, vahşete dayandığının resmidir. Verilen idam kararı, darbe rejiminin, vahşiliğini ve hukuk tanımazlığını göstermektedir. Mısır ordusunun ülkeyi işgal etmesi sonucu yaşananlar, darbeciliğin en büyük kurbanının hukuk, demokrasi ve insan hakları olduğunu ortaya koymaktadır.
Mısır, kendi ordusu tarafından işgal edildiği vakit, yapılan bu işgal hareketine darbe denilip denilmeyeceği uzun süre tartışılmıştı. Hukuk, insan hakları ve demokrasiden nasibini almayanlar, darbeciliğin İslam dünyasında bir zorunluluk olduğunu düşünen sömürgeci güç ve zihniyetler, otoriteryanizmi ve militarizmi meşrulaştırmak için her türlü kirli düşünce, tutum, anlayış, propaganda ve politikayı ortaya koymaktadırlar.
Mısır darbesini ve verilen idam kararlarını, Mısır başta olmak üzere bütün İslam coğrafyasında yeni bir istibdat kuşağı kurulma projesinin uygulanmasının önemli bir adımı olarak okuyabiliriz. Batı ülkelerinin Müslüman ülkeler için Yeşil Kuşak veya Büyük Ortadoğu Projesi gibi planlar hazırladığı eskiden beri söylenmektedir. İsimleri değişmekle birlikte İslam ülkeleri için hazırlanan tek proje, istibdat ve esaret projesidir. İslam ülkeleri söz konusu olduğunda özgülük, hukuk, insan hakları ve demokrasi hiçbir anlam ifade etmemektedir.
12 Eylül diktatörü Evren yeni öldü. Darbelerin ve idamların yarattığı vahşeti ve yıkımı, Türkiye toplumu çok iyi bilmektedir. Menderes'in idamının ve 'asmayalım da besleyelim mi?' zihniyetinin darağaçlarına yolladığı gençlerin dramının yarattığı travmanın sarsıntıları devam etmektedir. Bugün, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına sürekli olarak Menderes'in idamını hatırlatarak tehditlerde bulunan darbeci ve militarist çevreler bulunmaktadır. Mursi ve arkadaşları hakkında verilen idam kararını, "Yüzde Elli iki oy alan Başkan'a idam" manşetiyle haber yapanlar, aslında Erdoğan ve hükümete mesaj vermektedirler. Türkiye'deki paralel yapı, merkez medya, İstanbul dukalığı, resmi ideoloji yanlıları ve haki sever kesimlerin istediği, ordunun darbe yapması, Erdoğan'ın idam edilmesi veya hapislerde çürütülmesidir. Başka bir ifade ile İhvan ve Mursi'ye karşı oynanan darbe vahşetini, Erdoğan ve Ak Parti'ye karşı oynamak isteyen güçler bulunmaktadır. 7 Haziran seçimlerinde toplum, Türkiye'de darbeciliğe, idamcılığa ve militarizme güçlü bir ret cevabı vermelidir.
3 Temmuz 2013 Tarihinden itibaren Mısır'ı işgal eden darbeci güçler, Mısır'ı bir cezaevine çevirmişlerdir. Elli binden fazla insan İhvan üyesi olduğu gerekçesiyle hapislere atılmıştır. Mursi ve yüz arkadaşı hakkında verilen idam kararının tek amacı, Mısır'ı işgal eden darbeci ordunun kurmuş olduğu otoriter rejimi kalıcı ve katı bir şekilde hakim kılmaktır. Mübarek diktatörlüğünden sonra Mısır'da şu anda Sisi diktatörlüğü kurulmaya çalışılmaktadır. Yargı, Firavun Sisi'nin otoriter militarist rejiminin kurulmasında en güçlü araç olarak kullanılmaktadır.
Mısır darbesi ve idam kararları, İslam dünyasında artık değişim vaktinin geldiğini göstermektedir. Herkesin artık anlaması gereken husus, Batı ülkeleri, Müslüman toplumlara darbe, işgal, savaş, katliam, çatışma ve sömürgecilikten başka bir şey getirmeyeceklerdir. İslam ülkelerinde demokrasi, hukuk, barış, adalet, refah ve özgürlüğü inşa etmenin tek yolu, toplumların kendilerini değiştirmesi, sömürgeci ordu ve yönetimlerden kurtulmasıdır.