Darbe zihniyeti (3)
Bundan 22 yıl önce
bugün: 3 Mayıs 1999…
Başörtülü
milletvekiline yemin ettirmediler. Yetmedi vatandaşlıktan da çıkardılar.
Bunu kadına şiddet
saymıyorlardı.
“Had bildirme” böyle bir şeydi.
Ancak Kasım
2013’te bu zulme son verilebildi.
Millî iradeyi yok saydılar…
14 Ekim 1973 seçimleri sonrası26 Ocak
1974’teCHP-MSP Koalisyon Hükümeti
kuruldu.
22 Temmuz 1974 Kıbrıs
Barış Harekâtı’nı gerçekleştiren bu hükümet, 17 Kasım 1974’te dağı(tı)ldı.
10 ay tahammül
edebildiler.
Sadi Irmak Hükümeti kur(dur)ulur…
Anarşi, terör ve
kıtlık yılları…
12 Eylül 1980 Millî Güvenlik Konseyi:
"Yüce Türk
Milleti,
30 Ağustos Zafer
Bayramı dolayısıyla sizlere radyo ve televizyondan hitap etmek imkânını bulmuş
ve ayrılan kısıtlı süre içerisinde mümkün olduğu kadar, yurdumuzun içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durumu ile anarşik ve
bölücü eylemleri; alınması gereken tedbirleri çok kısa olarak izah etmeye
çalışmıştım. Yine çok iyi hatırlayacaksınız ki, iki yıldır her fırsattan istifade ile muhtelif defalar
verdiğim beyanat ve radyo-televizyon konuşmalarımda
da bu hayati önemi olan konuları dile getirmiştim…” diyerek kendini
meşrulaştırmaya çalışıyordu.
28 Şubat 1997 Post Modern Darbe Süreci de MGK toplantısı sonrası bildiriyle
başlatıldı. “ Gerekirse silahla” diyerek TBMM ve hükümet tehdit edildi.
21 Mayıs 1997’de
hükümet olan Refah Partisi’ne başörtüsüne özgürlük ve Taksim’e Camii
yapılmasını istediğinden kapatma davası açıldı. 16 Ocak 1998’de de kapatıldı…
27 Nisan 2007 e-muhtırası;
“Türkiye
Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak
için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede
edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta
olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması
isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve
beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir
yelpazeyi kapsamaktadır…”
Burada ‘alternatif
kutlamalar’dan Kutlu Doğum Haftası kastediliyor…
Bu bildiriden sonra AYM, 367 kararını verdi; Cumhurbaşkanı
seçimi tıkandı.
22 Temmuz’da erken
genel seçimler yapıldı.
8 ay sonra…
Tek başına iktidar
olan AK Parti’nin kapatılması için Mart 2008’de dava açıldı…
Ve
15 Temmuz
2016’da Yurtta Sulh Konseyi de bildiride:
"Türkiye
Cumhuriyeti'nin değerli vatandaşları,
Sistematik bir
şekilde sürdürülen anayasa ve kanun
ihlalleri; devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı
açısından önemli bir tehdit haline
gelmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri dâhil olmak üzere devletin tüm kurumları ideolojik
Saiklerle dizayn edilmeye başlanmış
ve dolayısıyla görevlerini yapamaz hale getirilmiştir.
Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olan Cumhurbaşkanı ve Hükümet yetkilileri tarafından;
temel hak ve hürriyetler zedelenmiş, kuvvetler ayrılığına dayalı, laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır…”diyordu.
4 Nisan 2021; Emekli Amiraller Bildirisi’nde de:
"Yüce Türk
Milletine,
….tartışmaya
açılması endişe ile
karşılanmaktadır.
(…)
…Montrö Sözleşmesi'nin tartışma konusu
yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden
kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
Diğer taraftan;
son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar…
(…) TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini
titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
…Aksi halde, (…)” ifadeleri dikkat
çekicidir.
“ Altına imzamızı
atarız.” diyerek durumu ‘ifade özgürlüğüne’ bağlamaya çalışsalar da mızrak
çuvala sığmıyor.
Zihniyet, üsluptan
kendini ele veriyor.
***
7 Mayıs cuma günü yapımı tamamlanan Taksim
Camii ibadete açılacak…
Darbeciler, yine hüsrandalar…