Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2496.46
BIST 100
9436.31
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Nisan 2021

Darbe zihniyeti (2)

27 Nisan e muhtırasının 14. yılı…

Bugün de seçilmişleri tehdit ediyorlar…

Türkiye’ye katliamcı iftirası atanlar, yine “çocuklarını” devreye sokarlar…

60 yıl önce…

15 Ekim 1961’de cuntanın tarassuttu altında seçimler yapılır.

Ancak halk ferasetini göstererek cuntanın isteği dışında oy kullanır, Demokrat Partinin mirasçıları konumunda gördüğü partiler, 450 milletvekilliğinden 277’sini elde ederler. CHP ise 173 milletvekilliğiyle TBMM’de temsil hakkı kazanır.

Bu durum, MKB içindeki Silahlı Kuvvetler Birliğindeki 28 subayı hareketlendirir.

Bu subaylar, seçimden 5 gün sonra 21 Ekim Protokolü adıyla bir bildiri yayımlamışlardır.

Bu bildiriye imza atanlardan biri de 1958’de Dokuz Subay Olayı’na karışmış Faruk Güventürk de vardır.

Güventürk’ün de aralarında olduğu cuntayı yargılayan ve salıveren mahkemenin başkanı Cemal Tural da 1969’da darbeye teşebbüsten emekliye sevk edilecektir.

Hatta, 1958’de yargılanan cuntacılar mahkeme başkanı Cemal Tural’ı dakendilerine katılmaya davet etmişler ancak Cemal Tural, cuntacıları yeterince tanımadığından bu nazik(!) daveti geri çevirmiş.

21 Ekim 1961 Protokolü:

1) Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları - aşağıda açık imzası bulunanlar - 21 Ekim 1961 günü saat 14:30'da toplanmışlar ve gündemlerinde mevcut olan konuları müştereken müzakere etmişler ve ittifakla aşağıdaki karara varmışlardır.

a) Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Ekim 1961 günü yapılmış olan seçimlerden sonra, gelecek yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmadan evvel, duruma fiilen müdahale edecektir.

b) İktidarı, Milletin hakiki ve ehliyetli mümessillerine tevdi edecektir.

c) Bütün siyasi partiler faaliyetten menedilecek, seçim neticeleri ile Millî Birlik Komitesi feshedilecektir.

d) Bu kararın tatbiki 25 Ekim 1961'den sonraki bir güne tehir edilmeyecektir.

2) İşbu Zabıt Varakası üç nüsha olarak tanzim edilmiş ve bütün üyeler tarafından aynı anda imza edilmiştir.

Protokol, SKB’nin onursal başkanı Cevdet Sunay’ın ricası üzerine askıya alındı. Parti genel başkanlarına, generallerin önünde, Demokrat Partililere af çıkarmayacaklarına, ordudan atılan subayları orduya almayacaklarına, cumhurbaşkanı seçimlerinde Cemal Gürsel’i destekleyeceklerine dair yemin ettirdiler. Ali Fuat Başgil’i gayet demokratik(!) bir şekilde cumhurbaşkanı adaylığından vaz geçirdiler.

Darbe süreci tüm hızıyla devam etti.

Şubat 1962 ve Mayıs 1963’te Talat Aydemir iki kez darbeye teşebbüsten kendini alıkoyamadı.

1969’da Cemal Tural darbe hazırlığındayken emekliye sevk edilir.

1969 Seçimlerinde yine sonuç darbeciler için vahimdir.

Bildikleri en kestirme yol yine darbedir.

12 Mart 1971’de TBMM’ye yine muhtıra verilir:

“Meclis ve hükûmet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.

Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize…”

12 Mart muhtırasında “…zaruri görülmektedir.” ifadesi 4 Nisan Emekli Amiraller Bildirisinde de “…zaruretidir.” şeklindedir.

Tek başına iktidar çoğunluğu olan Adalet Partisi, (AP) iktidardan düşürülür, yerine teknokratlar hükümetleri atanır.

Nihat Erim, Naim Talu, Ferit Melen…

Devam…