Darbe zihniyeti (1)
“12
uçak dolusu altına ne oldu?”
“128 milyar dolar nerede?”
Öyle
mi?..
Hastalıklı bir haldir,
cuntacılık.
Temeli,
yalan ve iftiradır.
Adalet ve demokrasiye zerre kadar inanmazlar.
Özellikle
son 60 yıldır seri halde darbe ve
muhtıralarla ülkenin kaynakları heba edildi.
Bu
ülke için hizmet edenler, en adi iftiralara maruz bırakıldılar, asıldılar, hapse atıldılar, sürgün
edildiler.
Necip
Fazıl Kısakürek, bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Bir ülke ki gökler boru içinde, akıl
olmazları zoru içinde…”
Ya
da :
“Genç Osman’ı lif lif yolan o güruh, kahpe
devşirmenin piçinden gelir.”
27
Mayıs cuntasının zeminini oluşturmak için Ankara’da üniversite öğrencilerinin öldürülüp Konya Yolu’na gömülüp üzerlerinin
asfaltla kapatıldığını, gençlerin Et ve Balık Kurumunun kıyma makinelerinde kıyma yapıldığını, hükümetin Kars ve Ardahan’ı Ruslara vereceğini ortaya atmışlardı.
Bugün “128 milyar dolar nerede?” Diye soranlar
61 yıl önce, 27 Mayıs cuntası Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı Tebliği
adıyla yalan ve iftira bildirisi yayımlamışlardı.
İşte
o bildiri (Tebliğ):
“
Bütün hükümet erkânı ve Demokrat Parti
başkanları yabancı memleketlere kaçarken
yakalanmışlardır.
Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı
kaçırmakta iken yakalandılar.
Sabık
Başbakan Adnan Menderes ve sabık Cumhurbaşkanı Celal Bayar askeri kumandanlık tarafından
tevkif edilmiştir.
Eskişehir'de
matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır.
Dikkat!.. Dikkat!.. Dikkat!...
Vatanseverliğinize
hitap ediyoruz.
Demokrat Parti ilçe ve bucak
başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim.”
Bundan
56 yıl sonra…
15 Temmuz 2016’dan önce
de Cumhurbaşkanı’nın yurtdışına kaçacağını söylüyorlardı.
FETÖ, yalanların herkese yayılması için çağrılar
yapıyorlardı.
17/25 Aralık 2013 kumpasını
meşrulaştırmak için adına ‘Büyük
Yolsuzluk Operasyonu’ diyordu.
Yatırımları
70 yıl önce gereksiz gördükleri gibi bugün de
gereksiz görüyorlar.
Gezi kalkışmasında, büyük projelerin
yapımını gerçekleştiren firmaların mal varlıklarına el koyma teşebbüsünde
bulundular.
Zihniyet
değişmedi.
Değişmesi de mümkün görünmüyor.
İşgal
güçlerinden farkları yok.
Halkın
iradesine saygısızlar.
Halkı,
hep cahil ve güdülecek sürü olarak gördüler.
Halkın seçtiklerini tanımadılar.
Adnan
Menderes’e, Turgut Özal’a, Necmettin Erbakan’a, Recep Tayyip Erdoğan’a ‘alışamadılar’.
Darbeleri,
alkışladılar, bayram ilan edip milletin
yaralı sinesinde tepindiler.
Bugün
diktatörlük iftirasını 70 yıl önce
de atıyorlardı.
İşte zihniyet ve üslup birliği…
27
Mayıs 1960 ( Millî Birlik Komitesi) Darbe Bildirisi
"Sevgili
Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü
buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek
maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır.
Bu
harekâta Silahlı Kuvvetlerimiz; partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan
kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında,
en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa
mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş
bulunmaktadır.”
(…)
Millî
Birlik Komitesinin 12/6/1960 tarihli
1 Numaralı ‘Kanunu’:
“
İktidar Partisi idarecileri
tarafından Anayasa’nın çiğnenmesi, Türk Milletinin bütün fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masumiyetlerinin ortadan
kaldırılması, muhalefet murakabesi işlemez hale getirilerek tek parti diktatoryası kurulması
suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi
fiilen bir parti grubu durumuna düşürülmüş ve meşruluğunu kaybetmiştir…”
17
Eylül 1961 Pazar günü Adnan Menderes’i katlettiler.
28
gün sonra…
15
Ekim 1961’de cuntanın tarassuttu altında seçimler yapılır…
Haftaya bu ‘ hastalıklı zihniyet ve üslup birliğine’ karşılaştırmalı olarak devam edeceğiz…