Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2016

Darbe teşebbüsü ve psikolojimiz

15 Temmuzda ülkemiz korkunç bir ihanetle karşı karşıya kaldı. İnanılacak gibi değildi. Herkes birbirine soruyordu: Darbe girişimi doğru mu? Bu milletin üzerine bombalar atan, doğudaki PKK operasyonundan henüz dönen özel harekatçı polislerimizi havaya uçuran ve 55 fidanımızı sadece orada olmak üzere 248 vatandaşımızı şehit eden, 1223'ünü yaralayan; silahsız ve savunmasız insanlarımızı suçsuz yere kurşuna dizen kendi uçaklarımız, kendi tanklarımız ve kendi ordumuz muydu?

Akşam günlük koşuşturmadan sonra kendini yorgun argın evine atmış ve rahat giysilerini üzerine geçirip çayını yudumlarken, ailesi ile sohbet ederken bir yandan da televizyona göz atan insanlarımız birden şok oldular. Evet, köprüler tutulmuştu ve darbe teşebbüsü vardı. Acaba milletimizin göz bebeği Sayın Cumhurbaşkanımız nerede idi? Bunlar kimlerdi? Darbeyi neden yapıyorlardı? Ülkemizin durumu ne olacaktı? Belirsizlik, karmaşa, kafa karışıklığı, tehlikeye düşen can ve mal güvenliği, kardeşkanı dökülmesiu2026

Hiçbir şey bilinmiyordu. Herkeste bir panik, endişe, sıkıntı, moral bozukluğu, yarınlarından kaygı, geleceğe güvensizlik belirdi. Giderek had safhaya ulaştı.

Çok şükür gece yarısına doğru Cumhurbaşkanımız görüntülü telefonla CNN Türk ekranlarına bağlandı. O zaman derin bir oh çekebildik.

Ancak direniş görüntüleri, şehit olanlar ve yaralananlar, bombalama sahneleri televizyonlarda akıp geçiyor. Bir yandan milletimizin kahramanlığıyla iftihar ediyor, diğer yandan da içimiz sızlıyor, kalbimiz kan ağlıyor. Yapılan ihanete, alçaklığın ve nankörlüğün adiliğine dayanamaz oluyoruz. Böyle olunca da psikolojimiz de etkileniyor.

Evet, hepimizin ruh sağlığı az veya çok etkileniyor.

Panik bozukluğu olanlar, yani arada atak halinde ölüm korkusu, delirme ve çıldırma endişesi geçirenler daha sık ve daha şiddetli nöbet geçiriyor.

Anksiyetesi yani sıkıntı, gerginlik ve tedirginlik gibi duyguları yaşayanların bu problemleri artıyor.

Ölüm korkusu ve kaygısı olanlar daha bir rahatsızlanıyor.

Şüpheci yani paranoid eğilimleri olanları "Acaba beni FETÖ'cü zanneder ve içeri alırlar mı?" kuşkuları sarmış. "Evimde F. Gülen'in kitapları var, polis basar da yakalar mı?" diyene rastladım. "At evinden o kitapları o zaman" diyorum, bu defa "kameraya yakalanır mıyım?" diyor paranoyak hastamız.

Akut stres bozukluğu dediğimiz rahatsızlık ayrı bir dert. Hele post travmatik stres bozukluğu (PTSB) var ki daha sonraları ortaya çıkması beklenen hastalık. Bu ikisinden ayrı bir yazıda bahsetmek istiyorum.

Kendine veya çevreye güvensiz olanların problemi büyüdü. İçe kapanık ve çekingen olanlar, daha bir sıkıntıya girdi.

Sadece rahatsızlığı olanların hastalıkları artmakla kalmadı, sapasağlam olanlarda da bozukluklar çıkabildi.

Kısacası bu FETÖ'cü alçaklar sadece düzenimizi, işlerimizi, ekonomimizi bozmakla kalmadılar. Milletimizin psikolojisini de bozdular. Onlara ne ceza verilse, ne yaptırım uygulansa az bile.