Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Şubat 2020

Darbe söylemleri ve 28 Şubat !

Her 10 yılda bir darbe yapılarak bütün dengesi altüst edilen ülkemiz, 15 Temmuz gibi belki de yüzyılın en büyük ve en tehlikeli girişimini engellemiş olmasına rağmen, aradan geçen bu kadarcık kısa süre sonunda tekrar darbe söylemlerine maruz kalması çok acı ve ibretliktir.

Belli mihrakların hızlı ve hiçbir kural tanımadan yalan yanlış iftira ve dezenformasyon ile algı operasyonlarına cesaret ediliyor oluşu bizim, iktidarın ve darbeci zihniyetle neredeyse bir ömür mücadele edenlerin hatasıdır.

Bu kadar etkin gücü elinde tutarken bu işlerin tekrar ediliyor oluşunun sebebini anlamak için gerçek bir muhasebeye ihtiyaç vardır.

Teşhis olmadan tedavi de olmaz. Tedavi olmazsa hasta ölür. Bu hakikattir. Ve bir hakikatte şudur ki; yanlış teşhis yanlış tedaviye yol açacağı için yine hasta ölür. Bugün teşhis konulmuş, tedavi edilmeye başlanmış gibi görünse de, teşhisin yanlışlığı tedavinin yanlışlığını doğuruyor. Bunun neticesi hastanın ölümüne yol açacaktır.

Muhasebe mevcut halin geçmiş, bugün ve geleceğine dair teşhis için yapılır.

Her on yılda bir darbe yapılan ülkemizde, darbelerin mahiyeti teferruat, gayesi ve her dönem karşımızda hazır olan kadrosu asıl irdelenmesi gerekendir.

Bu ülkede darbeler, rejimi ve anayasal düzeni korumak adı altında, Emperyalist Batının çıkarlarını korumak, emperyalist düzene eklemlenmiş sistemi korumak adına yapılmıştır. Ve bu yüzden de her zaman arkasında emperyalist güçler olmuştur.

"Sizi sömürgeleştiren yabancıların sizde yarattığı en büyük yıkım, zamanla kendinize onların gözüyle bakmanızı sağlamalarıdır" diyor Frantz Fanon. Sömürgecinin gözüyle hayata bakan kesim bütün ülkeye bu bakış açısını dayatma çabasında.

Darbeci kadroların ideolojisi veya görünüşü her ne olursa olsun bu böyledir. Bazen irtica karşıtı Kemalist görünümlü kadrolar ön plandadır, bazen İslami görünümlü NATO’cular. Bazen Soros beslemesi tüccarların desteklediği “antiemperyalist” solcular, bazen “bir meme için vatanı satarım” diyen liberaller, bazen de hepsinin bileşeni olan yapılar. Bugün hepsi bir arada…

Durum neyi gerektiriyorsa ona göre pozisyon alan, sayıca az ama yönlendirici kesimi fiili, koyun gibi güdülen ama çoğunluğu oluşturan kesimi zihni olarak devşirilmiş, nüfus olarak ülkenin küçük bir azınlığını oluştursalar da her daim arkalarında emperyal güçlerin desteği olan ve bu yüzden sesleri çok çıkan bir zihniyetin hala etkin olabilmesinin muhasebesi yapılmalı.

28 Şubat’ın üzerinden 23 yıl geçti. Bugün o zihniyet tekrar karşımızda, 15 Temmuz işgalci zihniyet ile, ülkeyi bölmek isteyen PKK zihniyeti ile, antiemperyalist masalıyla emperyalizme askerlik eden sol zihniyet ile ortak noktada buluştular ve yine darbe söylemleri başladı. Daha kötüsü adım adım kitleleri hazırlıyor, manipülasyonlarına devam ediyorlar.

Tekrar bir darbe olur mu deniyor ya; bu zihniyet bu kadar rahat hareket ederken, hala devletin belirli kademelerinde etkin bir haldeyken, arkalarında devamlı emperyalist Batı dururken neden olmasın? Üstelik bu ülkenin milli, darbe karşıtı kesimleri bu kadar gafil durumdayken…

Doğru teşhis olmadan doğru tedavi olmaz. 28 Şubat’ı her yönüyle yaşamış bir insan olarak yıllardır şunu söyledik. “28 Şubat zihniyeti ile düzgün bir şekilde hesaplaşmazsak yenisi olacaktır.” 15 Temmuz oldu… Tekrar ettik. “28 Şubat zihniyeti ile 15 Temmuz zihniyeti aynı merkezin farklı maske takmış yüzleridir. Bunlarla hesaplaşma olmazsa yenisi ortaya çıkar.” Maalesef iş buna doğru gidiyor.

Hesaplaşma olmadan helalleşme olmaz. Hesaplaşmayı küçük hesaplarla, kısır zihniyetli kadrolarla, pazarlıkla yapamazsınız.

28 Şubat darbecileri her kesimiyle beraber hesap vermelidir. Bu bir zihniyet hesaplaşmasıdır. Dönüp dolaşıp muvazaacı bir tavırla aynı noktaya gelerek ne hesap sorabilirsiniz ne de kazanımları elinizde tutabilirsiniz.

Demokratik teamüllere uygun tasfiyeler, düzen bozulmasın kaygısıyla idare etmeler dönemi bitmiştir bana göre. Demokrasi dediğiniz Batının tam da böyle durumlar için dayattığı kullanışlı bir argümandır.

Adam kalkacak demokratik ifade özgürlüğü diyecek ve bizim askerimiz savaştayken düşmana destek olacak? Hiçbir Batı ülkesinde bunu yaptırmazlar. Ama bizde yapanı desteklerler…

Hasılı kelam; artık ciddi şekilde adımlar atılmalı, bu zihniyetin gürültüsüne aldırmadan gereken yapılmalıdır.

Yarın geç olabilir…