Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Şubat 2020

Darbe mi dediniz!

ABD Savunma Bakanlığı için analizler, raporlar hazırlayan RAND Corporation, son raporunda Türkiye’de darbe ihtimalini de tartışmış. Rand tartışır da biz boş durur muyuz?

Durmak ne kelime, tarih bile verdik!

Rand, pek çok konunun yanı sıra darbe ihtimalini yazınca matematik profesörü Ahmet Nesin “29 Şubat’ta Hulusi Akar mı İlker Başbuğ mu Cumhurbaşkanı olacak?” dedi.

Evet, Nesin’in bir bilgiye değil de temenniye benzeyen bu saptamasına göre 28 Şubat’ı 29 Şubat’a bağlayan gece darbe olacak ve 29 Şubat sabahı da yeni cumhurbaşkanı yeni kabineyi kuracak!

Rapor, Türkiye’nin Milliyetçi Rotası: ABD-Türkiye Stratejik İşbirliği ve ABD Ordusuna Yönelik Sonuçları başlığını taşıyor ve 278 sayfadan oluşuyor. Atladığım kısımlar olsa da neredeyse raporun tamamını okudum.

Ordumuzun sayısal verilerini, 15 Temmuz sonrası TSK’dan atılan FETÖ’cülerin sayısını, Türkiye’nin, ABD/NATO için ne kadar önemli olduğunu, mahallelerimizin güvenliğini hatta bekçi alımlarımıza kadar pek çok konunun yer aldığı raporun “Asker rahatsız” kısmında “Genç Subaylar rahatsız” demiyor, “Orta sınıf subaylar rahatsız” diyor ve bu “rahatsızlığı!” MSB Sayın Hulusi Akar’ın terfi ve tayinlerdeki rolüne bağlıyor.

Konuya girmeden, 15 Temmuz hain darbe gecesinde dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın gösterdiği mukavemetin Rand’çıları ne kadar rahatsız ettiğini söz konusu raporda Sayın Akar için yazdıkları tezvirattan anlıyoruz.

Neden darbeyi tartışıyoruz?

Ortaya atılan ve bizi ciddi manada etkileyen bir fikir hakkında bizim de “neden-niçin?” gibi sorularla analiz etmemiz gerekmez mi?

Suriye’de hodri meydan diyebilen Türkiye,

Libya’da oyunları bozan Türkiye,

Doğu Akdeniz’de Rumları İsrail ve Mısırla, bunları da Yunanistan’la çarpıp omlet yapan Türkiye…

Filistinlileri, Suriyelileri ve diğer mazlumları sahiplenen Türkiye…

Bu stratejik ve bir o kadar başarılı hamleleri “derin devlet aklı” ile gerçekleştirdik. 15 Temmuz sonrası devlet aklını bulandıran bütün unsurlardan kurtulduk. Dolayısıyla artık devlet dediğimizde, devlet aklı dediğimizde herhangi bir devlet ve devlet aklından değil, binlerce yıllık devlet (buna ‘kadim devlet’ diyorum) ve hafızasından beslenen aklı anlıyoruz. İşte bu akıl sayesinde kendimize geldik ve kendimiz olduk. Kararlarımızı RAND’çılar değil, kendimiz alıyoruz.

Peki, Suriye, Libya, Akdeniz’de bunlar yaşanırken biz neyi tartışıyoruz?

Darbe olacak mı?..

İşte tam da istedikleri bu!

Bizden, dikkatlerimizi başka alana kaydırmamızı istiyorlar,

Aklımızın müşevveş olmasını istiyorlar. Karışık, karmaşık, düzensiz düşünmemizi istiyorlar. Buna konsantrasyon bozukluğu da diyebilirsiniz.

Suriye’de şehidler veren, şehid olmaya hazır olan, Misak-ı Milli duygularımızı okşayan ve Libya, Irak, Sudan, Somali, Suriye’de bu milletin alî menfaatlerini, devletin haysiyetini korumakla görevli ordumuzun şevkini kırmak istiyorlar, dağılmamızı istiyorlar. Yok, dağılmayacağız, tam aksine bir olacağız.

***

Bu bölgedeki her ülkede her zaman darbe tehdidi, tehlikesi ve riski bulunmaktadır. Lakin MİT’imiz eski MİT değil. Hakan Fidan gibi vatan evladının riyasetinde milli ve uluslararası bir istihbarata kavuşan MİT, darbeleri ıskalamayacağı gibi ön tedbirleri de her zaman alacaktır.

Biz yine de dikkatli olalım, darbelere nasıl mukavemet göstereceğimizi bilelim, lakin bu söylentilerin ordumuzun da bürokrasinin de aklını kurcalamasına izin vermeyelim.

Bizi yormak istiyorlar. Ekonomimize yaptıkları saldırıları püskürtülünce yeniden ve çok sinsi bir şekilde ordumuza saldırıya geçtiler, zira darbe hassasiyetimizi biliyorlar. Bir yandan ordumuzu öbür yandan Dışişleri ve diğer üst düzey bürokratlarımızın moralini bozmak istiyorlar.

Bakınız,

El-Bab, Cerablus, Afrin’den sonra Fırat’ın Doğu’sunu hem MSB/TSK hem Dışişleri hem de İçişleri Bakanlıkları hem de MİT bürokrasisinin çalışmaları ile gerçekleştirdik. Şimdi İdlib ve sonra Halep sorunlarını aşmaya çalışıyoruz.

Sahada bizi durduramayınca darbe söylentileri ile bizi bölmeye çalışıyorlar. Tabi ki hâlâ her kurumda FETÖ’cü olduğu gibi TSK içinde de FETÖ elemanları vardır. Daha bugün (dün) 43 ilde 101’I muvazzaf 157 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Bu alanı boş bırakmayacağız, milletimizin azameti, kararlılığı ve darbeye öfkesi her zamankinden daha büyük.

Dikkatli olalım, lakin bölgemizde cereyan eden ve önümüzdeki asırları etkileyecek gelişmeleri, paylaşımı darbe tartışmaları ile ıskalarsak darbeye benzer başka bir darbe almış olacağımızı unutmayalım.