Dalkavuklar ve düşmanlar!..
Bir insan sizi sürekli olarak övüyor, alkışlıyor, pohpohluyor…
Her yaptığınızın “doğru” olduğunu söylüyor, size yönelen her eleştiriye göstere göstere karşı çıkıyor…
“Hürmet” gösterisini iyice abartıyorsa… Tam mânâsıyla “yalaka-dalkavuk” modunda devam ediyorsa…
O insanın gerçek bir “dost” olduğuna inanır mısınız?..
Ben kesinlikle inanmam, bu tür tiplerin günün birinde kullanmak üzere “malzeme” biriktirdiğine…
Şartlar değiştiğinde mutlaka “satış” moduna geçeceğine inanırım.
Tecrübelerim de bunu göstermiştir; desteklemesi gereken yerlerde desteğini esirgemeyen, “ikaz” etmesi gereken yerlerde de bu görevi yerine getirmekten çekinmeyen kardeşlerim, sıkıntılı günlerimde “dostluklarını” göstermişlerdir.
Bana karşı türlü “hürmet gösterilerine” girişenler ise, “benden istifade edemeyeceklerine” kanaat getirdiklerinde “diş” göstermişlerdir!..
Ben derim ki siz siz olun…
Her yaptığınızı alkışlayan, sizi sürekli olarak öven, size yönelik her eleştiriye cephe alan “tiplere” karşı “dikkatli” olun!..
Tam da burada aklıma gelen bir misal:
Efendim;
Şu FETÖ’cüler bir vakitler, “Ülkeyi yönetenler” her ne söylüyor ve yapıyorsa destekler “görüntü” verirlerdi.
O kadar ki, biz, “Yönetim bu konuda yanlış yapıyor!” diyecek olsak, hemen kaş kaldırır…
Bu tür eleştirileri “kamuoyu önünde yapmamızın” yanlış olduğunu öne sürer…
“Eleştirilerini kendileriyle görüşürken dile getirebilirsiniz ama böyle yazmanız, söylemeniz yanlış oluyor!” filan derlerdi!..
Sonra, sonra…
Cümle alem gördü ki, bunlar ne yüze “gülen”, ne koyunda beslenen, ne arkadan iş çeviren yılanlarmış!..
Övgüler yağdırdıkları yönetenleri yemek için malzeme biriktirir ve malzeme üretirlermiş!..
Bu işler böyledir; “dost” her vakit
hoşunuza gidenleri söyleyen değildir.
Kimi vakit rahatsız olursunuz söylediklerinden…
Dost “vicdanınızdaki soru işaretlerini” tahrik edendir.
Her dost bir “nimet”tir, kıymetini bilip bilmemek “idrak düzeyine” kalmıştır.
Onun için siz siz olun, etrafınızda “yanlışa yanlış” diyebilmenin riskini üstlenebilen “cesur” insanlar da tutun…
Evet, bu zor iştir, evet “nefse” zor gelir ve evet, bu tür insanlarla “etrafınızdaki” birileri uğraşır…
Bu tür insanlar birilerinin “menfaat” hesaplarını açığa çıkardıkları için “hedef” haline getirilirler…
“Tekere çomak soktukları” için, “menfaat ekipleri” tarafından istenmezler.
Bu tür insanlar hakkında “tezvirat” üreten çok olur, nasıl olmasın, “düzene uymak varken düzen bozan insandan” niçin hoşlansınlar!..
Vaktinde, yani o “ülke yöneticilerine bol övgüler yağdırdıkları” günlerde “FETÖ”cülerin hedef aldıklarına, devirmek için tezgâh kurduklarına şöyle bir bakın…
Hepsi omurgalı insanlardır, omurgasızlar hep kollanmıştır ve dahi…
Ve dâhi…
Yer yer kollanmaktadır!..
Efendim, siz siz olun “FETÖ ruhlu” insanlara dikkat edin!
Bakın “FETÖcü” demiyorum, “FETÖ ruhlu” diyorum!
Zira sadece bir örgüt ismi değildir FETÖ, daha çok “ruh hali”dir.
FETÖ ruhlu yaratık, “satış” gününe kadar “hep alkışlayan”dır ve her eleştiriye “karşı çıkıyormuş” gibi görünerek göze girmeye çalışandır!
Efendim işin bu tarafı böyle…
Bir başka tarafa gelince…
Oradakiler de yine “FETÖ Ruhlu” tiplerdir.
Bunlar da, her yapılana karşı çıkan, her yapılanı kötüleyen, bütün kötü işleri size yüklemeye çalışan tiplerdir.
FETÖcülerin bugün yaptıkları da budur: “Ülke yönetimini” karalamak için her fırsatı değerlendirmek, her şeye karşı çıkmak, her şeyden bir “kin ve nefret” malzemesi üretmeye çalışmak.
Bugün, “bir kısım muhalefet” de maalesef bu modu tercih etmektedir…
Ülke yöneticilerini hedef alan her operasyonun destekçisi tipler…
İki uçtan bahsettik,
ikisi de aynı amaca “hizmet” eder aslında.
Biri hep “överek”, diğeriyse hep “söverek” tüketmeye çalışır…
Her ikisi de “dünyevi ihtiras, dünyevi menfaat” işlerine kilitlenmiştir.
Her ikisi de “kullanılmaya” müsait ruh halindedir.
İslam, bunları reddeder.
İslam, “muvazene” dinidir…
İslam, “doğruya doğru, yanlışa yanlış” diyebilenleri sever.