Dalgalandı Karadeniz
Rusya, başından
itibaren eski SSCB ülkelerinin NATO ve AB gibi organizasyonlara katılmalarına
karşıydı. Rusya’nın 2008’de Gürcistan ile yaşadığı sorun ve akabinde yaşanan lokal işgal, Azerbaycan’da 1990’ların
başında yaşanan siyasi kriz, Ermenistan’daki siyasi çalkantılar, Kırım’ın
ilhakı ve son olarak Ukrayna ile Rusya’yı savaşın eşiğine getiren sürecin
önemli sebebi eski SSCB devletlerinin Batı ile yakınlaşmalarıdır.
2013’te Ukrayna ile
AB arasında yürütülmekte olan ortaklık sürecinin Viktor Yanukoviç tarafından
askıya alınması Kiev sokaklarını hararetlendirmişti. Çünkü Ukrayna Batı ile Rusya arasında
coğrafi anlamda köprü ülke olunca insanları da Batı
yanlıları ve Rus yanlıları olarak birbirinden ayrılarak sokaklarda karşı
karşıya geldiler.
2013’ten 2014’e
sarkan olaylar sonrası Kırım Rusya tarafında ilhak edildi. Dahası Donbass bölgesi de Rus yanlıları tarafından
ayrı 2 devletçik olarak ilan bölündü ve bölge hala Ukrayna’dan bağımsız
yönetilmekte.
Bunlar yaşanırken
taraflar birbirini suçladı. 7 yıldır aynı suçlamalar devam ediyor. Nihayet
geçtiğimiz günlerde, Rusya 200
bin kişilik ordusuyla Ukrayna'nın
doğusuna askeri yığınak yaptı. Yetmedi Rusya, Hazar
Filosunun amfibi bot ve çıkarma gemilerini, Don
ve Volga üzerinden Karadeniz’de bekleyen deniz Filosuna kattı. Anlayacağınız durum son
derece gergin ve taraflar sakinleşmez ise savaş kapıda…
Bunlar yaşanırken
Cumartesi günü Ukrayna
Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yüksek Düzeyli
Stratejik Konsey Oturumu'na katılmak
üzere Ankara’ya geldi. Bilhassa savunma sanayii taleplerinde
Türkiye ile iyi ilişkiler kuran Kiev, Rusya ile yaşadıkları durum için de bilhassa Montrö’nün Türkiye’ye
sağladığı avantajı ülkelerinin aleyhine kullanmamamızı isteyecek. Bu avantajlar
arasında Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelere ait Savaş Gemileri’nin
Boğazlar’dan geçme taleplerine verilecek cevap konusudur. Çünkü Ukrayna’ya destek amacıyla ABD
Gemileri Karadeniz’e açılmak için bekliyor.
Türkiye ise Montro
Boğazlar Sözleşmesi gereği açıklama yaparak, "ABD, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin tarafı olarak sözleşmede
Karadeniz'e giriş için öngörülen prosedürleri yerine getirdi. Türkiye,
sözleşmeye uygun olarak Montrö'nün taraflarına ABD savaş gemilerinin
Akdeniz'den Karadeniz'e gideceğini ve geri döneceği”ni bildirdi.Söz konusu Amerikan gemileri için ayrı ayrı 14 ve 15 Nisan'da
Karadeniz'e giriş ve 4 ve 5 Mayıs tarihlerinde gemilerin yine Boğazlar’dan çıkışları planlandı.
İşte Türkiye'de bu 2
gemi konusu ön plana çıktı. Kimileri 1. Dünya Savaşı öncesi Boğazlardan geçmek
için “Satın
aldık”dediğimiz 2 Alman Savaş Gemisi meselesinde olduğu gibi “Bu 2 ABD Savaş
Gemisi de Boğazlardan geçerse biz ABD-Rusya arasında çıkacak savaşta taraf
olmuş oluruz”diyorlar.
Kimileri de “NATO’ya ait savaş
gemileri Karadeniz’e çıkıyor” diyerek
Romanya ve Bulgaristan’ın NATO ülkeleri olduğunu unutuyorlar. Oysa zaten
NATO’ya üye olan iki ülkenin Karadeniz’e kıyıdaş oldukları, ordularının
Karadeniz’de olduğu biliniyor. Türkiye'nin
taraf olma durumunun ise bu gerekçelerle yeterli olmayacağını düşünüyorum.
Burada Amerika’nın
aldığı pozisyon önemli. ABD Rusya’ya karşı Ukrayna’yı desteklediğini açıkladı. Joe Biden’ın, Zelenskiy ile yaptığı
telefon görüşmesinde, “Rusya'nın Donbas ve Kırım'daki ‘saldırganlığı’ karşısında ABD
Ukrayna'ya ‘sarsılmaz desteğinsüreceğini’ifade etmiş.”
İşte burada durmak
lazım!
ABD yıllardır
Ukrayna’yı kışkırttı. Kışkırtılan Ukrayna Rusya’yı tahrik etmek için enva-i
çeşit yola başvurdu. Rusya Ukrayna’yı 4 parçaya ayırdı ama her seferinde “Sarsılmaz destek
vereceğiz” demesine
rağmen Amerika Ukrayna’ya sadece söz verdi.
Bugün yine ABD
kışkırtıyor, Ukrayna ve Rusya birbirine giriyor. Gidişatın Ukrayna tarafından
sağlıklı değerlendirilemediği kanaatindeyim zira Ukrayna ABD’nin boş vaatlerine
inanmak için kendisini kandırmayı tercih ediyor gibi. Zira ABD “Sarsılmaz destek
vereceğiz” diyor ise
bu hiçbir şey yapmayacağı anlamına gelir. Bunu ben biliyorsam Ukrayna’nın
bilmemesi zuldür.