DAİŞ terörizminde stratejik hedef: Türkiye
28 Haziran 2016 Akşamı, ülkemiz tarihinin en şok edici terör saldırılarından birinin hedefi oldu. 3 DAİŞ teröristi, Atatürk Havalimanında sivilleri kelaşnikoflarla taradıktan sonra üzerlerindeki bombaları patlattılar. Saldırıdan sonra ortaya çıkan tablo insani açıdan çok ağırdı. Kırk iki insan hayatını kaybetmiş, iki yüz kırkın üstünde insanda ağır bir şekilde yaralanmıştı. Atatürk Havalimanı katliamında bütün işaretler DAİŞ'i göstermektedir. Atatürk Havalimanı katliamı son bir yılda ülkemize karşı gerçekleşen on beşinci büyük terör eylemidir. Küresel risk haritasındaki yerimiz, her gün giderek daha kötüye gitmektedir. DAİŞ, Atatürk Havalimanı katliamıyla Türkiye'nin dünyayla buluştuğu noktaya saldırmıştır. Bu saldırının temel hedefi, Türkiye ve Dünyayı birbirinden izole etmektir. DAİŞ, havaalanı katliamı büyük terör saldırılarıyla Türkiye'yi içe kapanmaya ve dünyayı Türkiye'den kopmaya zorlamaya çalışmaktadır.
DAİŞ, Musul'u işgal ettikten sonra Irak ve Suriye merkezli küresel bir hilafet kurduğunu ilan etmişti. Hilafet devleti denilen cehalet ve vahşet yapılanmasının ikinci kuruluş yılında DAİŞ, İstanbul Atatürk havalimanında büyük bir katliam gerçekleştirdi. Irak ve Suriye'de büyük kayıplar yaşayan DAİŞ, mevcut durumun en büyük sorumlusu olarak Türkiye'yi görmektedir. Türkiye'nin DAİŞ'le her açıdan etkili bir şekilde mücadele vermesinden ve İncirlik üssü üzerinden Koalisyon güçlerinin DAİŞ'e karşı yaptığı operasyonlardan dolayı DAİŞ, Türkiye'yi kendisine baş düşman olarak konumlandırmıştır. Atatürk havalimanı katliamıyla DAİŞ, Türkiye'ye göz dağı vererek kendisine karşı mücadele etmemesini, aksi takdirde terörizmi büyük metropollere taşıma tehdidinde bulunmaktadır. DAİŞ, Türkiye'yi etkisizleştirmeden Suriye ve Irak'ta tutunamayacağının çok iyi farkındadır. DAİŞ, terörü ülke geneline yayması halinde Türkiye'nin kendisine karşı mücadele etmeyeceğini hesaplamaktadır.
DAİŞ, Türkiye'yi ihtiyaç duyduğu insan kaynağını temin edeceği coğrafya olarak görmektedir. DAİŞ, toplumumuzdan militan devşirirken aynı zamanda dışarıdan gelecek küresel teröristlerin ülkemizi bir geçiş yolu ve yaşam alanı olarak kullanmalarını planlamaktadır. DAİŞ Hücrelerine Emniyet birimlerinin yaptığı operasyonlar sayesinde, DAİŞ Türkiye içinde tutunamayacağını anlamış durumdadır. Bütün toplum olarak insanımızın özellikle de gençlerimizin DAİŞ başta olmak üzere hiçbir terör örgütünün tuzağına düşmemesi için çok yönlü çaba göstermeliyiz. DAİŞ Konusunda toplumda özel bir farkındalık oluşturmaya ihtiyaç vardır.
DAİŞ, devletimsi merkezi bir otorite görüntüsü vermesine rağmen, aslında dünyanın her tarafına yayılan terör ağıyla yerel düzeyde eylemler yapma imkanlarına sahiptir. Atatürk havalimanı katliamı, DAİŞ'in Türkiye'ye ve dünyaya küresel güç olduğu mesajını vermek için yaptığı stratejik bir eylemdir. DAİŞ, ülkemizi ve dünyayı terörizmle rehin almaya çalışmaktadır. Suriye ve Irak'tan sonra DAİŞ için ana hedef Türkiye'dir.
Atatürk havalimanı katliamı, ölmeye ve öldürmeye şartlanmış bir teröristin yaratacağı vahşetin korkunçluğunu göstermektedir. DAİŞ, eyleme yolladığı teröristlerden sadece kendilerini patlatmalarını artık istememektedir. Silahlı çatışmaya girme, oyalama, üç militanın koordinasyon içinde olması, çevredekileri tarama ve en son patlatma şeklinde hepsi bir arada olarak ifade edebileceğimiz tek adamdan çok eylem yapması şeklinde kombine bir terör stratejisi izlemektedir. Güvenlik güçlerimizin ve sivillerin hepsi bir arada olarak nitelediğimiz yeni eylem türüne karşı hazırlıklı olması gerekmektedir.
DAİŞ'in havalimanı katliamı, ülkemizi cenaze ve matem evine çevirmiştir. Bundan sonrada DAİŞ'in ülkemize karşı saldırıları devam edecektir. Ülkemizin yeni büyük facialar ve matemler yaşamaması için yeni ve etkili bir DAİŞ politikasının belirlenmesine ihtiyaç vardır. DAİŞ, Türkiye'yi stratejik hedef ve düşman olarak konumlandırmış ve buna göre eylemler yapmaktadır. Bizim de DAİŞ'in ülkemizin baş düşmanı olduğu gerçeğinden hareketle yeni tedbirler almamız gerekmektedir. DAİŞ, Türkiye için artık arada bir Suriye veya Irak'tan saldıran dış bir tehdit olmaktan çıkmış, tamamıyla bir iç güvenlik sorunu haline gelmiş bulunmaktadır.
Havaalanı katliamı, Türkiye'nin İsrail ve Rusya ile ilişkilerini kriz durumundan çıkarıp normalleştirmeye çalıştığı bir dönemde gerçekleşmiştir. Türkiye'nin dış ilişkilerini normalleştirmeye çalışarak dostlarını arttırma şeklindeki dış politikası, DAİŞ'in havaalanı katliamıyla baskı altına alınmaya çalışılmıştır. İsrail ve Rusya ile normalleştirilmeye çalışılan ilişkiler, kamuoyunda ciddi bir şekilde tartışılmasına rağmen, havaalanı katliamıyla gündem yeni ve yapıcı dış politika olmaktan çıkmış, tekrar terör ve ölüm gündemine dönmüş bulunmaktayız.
DAİŞ, havaalanı katliamıyla Türkiye'yi Suriyelileştirmeye çalışmaktadır. Başka bir ifade ile Türkiye'de iç savaş çıkartarak kendi hilafet devletinin egemenlik kuracağı bir alanı kontrol etmek DAİŞ'in en büyük rüyasıdır. El-Kaide gibi bir şiddet yapısıyla Pakistan istihbaratının girdiği karanlık ilişkiler sonucu Pakistan'ın bugün yaşadığı büyük felaket ortadadır. Pakistanlılaşma denilen olgu, terör ve şiddet yapılarını bir ülkeden ve toplumdan olabildiğince uzak tutmanın gerekliliğini göstermektedir. Terör, bir ülkeye ve topluma bulaştığı zaman, ondan arınmanın imkansızlık derecesinde zor olduğunu unutmamamız gerekmektedir.