Daha fazla yatırım mümkün
Yatırım olmadan sağlıklı
bir büyümenin olması mümkün değil.
Çünkü Türkiye’nin sürekli artan bir nüfusu var.
Bu nüfusun bırakın kaliteli bir eğitim ve sağlık hizmetini
almayı, yeterli olan hizmete bile hâlâ ulaşabilmiş değil.
Son 20 yılda bu konuda ciddi bir yol gidilmiş olsa da gidilen
yolun 9 ayda büyük oranda geri gittiği bir süreç yaşadık.
Gelişmiş ülkelerde insanlar çocuklarının gelişim çağında omega desteği
sağlayarak zeka ve kavrama kabiliyetlerini
ileri taşımaya çalışırken hatta Japonya’da bu bir devlet politikası
hâlini almışken bizim gidecek daha çok yolumuzun olduğu belli azizim.
Omega için balıkyağı ve ceviz ile
yoğun bir gıda takviyesi yapılan çocukların geleceğin teknolojisini üreten
beyinler olması amaçlanırken bugün Türkiye’de bırakın bu gıdaları tüketmesi
okullarda beslenmelerine poğaça bile koyamayan çocukların geleceğin işçisi
olmaktan öte bir imkânı olabilir mi hiç...
Tarımdaki muz devrimi ihtiyaca binaen yapılan
yerli üretimin nasıl karşılık bulduğuna çok güzel bir örnek.
Bu örneğe bakarak talep edilen ürünlerin Türkiye’de üretilmesi ve
devletin bu ürünlerin üretim süreçleri için her türlü yatırım
teşvikini devreye alması gerekiyor.
Ben böyle söyleyince bazıları da, "sanki bu teşviklerin hiç
yapılmadığını" söylediğim anlamını çıkarıyor.
Hayır tabii ki bir şeyler yapılmaya çalışılıyor.
Ama devlet tasarruf etmedikçe, "birileri
otursun diye" olmadık makamlar meydana getirilip sıra
sıra kiralık arabaların kiralık koca koca binaların önüne
dizilmesi devam ettikçe benim şalterler atıyor arkadaş.
Demek ki yatırım için kullanılabilecek kaynak var ve buralarda
heba ediliyor.
Bu nedenle ben de vurgulamaya devam ediyorum.
Bisiklete binin, belediyelerle uyumlu çalışıp toplu taşımaların
kapsayıcı ve verimli bir ulaşım yatırım gerçekleştirmesine yardımcı olun.
Sonra sizler de bunları kullanın ey koca protokol üyeleri...
Bu olana kadar benim dilimden daha çok çekeceğiniz var.
Kimse unutmasın: Kamunun kullandığı kaynakların tümünü biz vatandaşlar sağlıyoruz.
Hakkımızı biz korumazsak kimse korumaz.
YİNE İNDİ ÇIKTI FAİZİNE GELDİK
Merkez Bankası faiz kararı
için toplanacak ama beklenti çoktan şekillendi bile...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 9
işaretini vermesi kamuoyu tarafından satın alınmış.
Herkes faizin inmesini bekliyor.
Peki faiz gerçekten iniyor mu?
Kur Korumalı Mevduat hesapları
dolardaki artışın etkisini acı acı hissettiriyor.
Kurdaki her yükselişin KKM’nin maliyetini yukarı
taşıdığı ayan beyan ortada...
KKM’nin giderlerinin bütçeden yani
bizim vergilerimizden karşılandığı da ortada...
Faiz indirmenin kuru yukarı çıkaracağı da ortada...
Yağ, şeker, un var işte, anlayın artık...
Sıcak helva geliyor yani, bekleyin!..
YIKICI ASGARİ ÜCRET
Ekonomi bir bilimdir.
Bilimi oluşturan özelliklerden biri de denenmiş, sınanmış olan bilgilerden
oluşmasıdır.
Üretimi artırmadan yapılacak asgari ücret artışı
mal ve hizmete talebi artırarak fiyatların daha da yukarı çıkmasını
sağlar.
Üstelik asgari ücretin olağan akışın daha da yukarısında
artırılması işverenlerin kayıt dışı çalışana yönelmesine yani
resmi istihdam verilerinin zarar görmesine neden olur.
Peki çözüm ne olacak, vatandaş aç mı
kalsın?
Hayır, tabii ki de, vatandaş velinimetimiz.
Vatandaşa bakmak devletin boynunun borcu...
Ama bunu bir şeyleri yıkmadan, aksine yeni alanlar açarak
gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Asgari ücreti artırmak yerine maliyetleri düşürecek desteklere
odaklanmak daha fazla fayda sağlar.
Enflasyonu yükseltecek adımlara devam etmek piyasanın dünya ile
rekabetçi olma hâlini söndürür, kaynakların gereksiz yatırımlara akmasına
neden olur.
Vatandaşın ve firmaların kaynaklarını stok yapmaya ayırması, eğitim ve teknoloji yatırımlarının
daha da azalması sonucundan başka bir yere çıkmaz.
SENİN SÖZÜN
Ey vatandaş, [email protected] adresine mail atarak düşüncelerini gönder.
Bu köşede senin de yerin olsun.