Daha fazla gecikmeden…
Son birkaç gündür yine yeni bir tezgahla karşı karşıyayız.
Devletini milletini düşünenlerin önceliği olmasa da azımsanmayacak
kadar fazla sayıda insanımız ülke ekonomimizin sorunlar üzerinden algı peşine
düşmüş durumda.
Kanaat gidince sahip oldukları varlıklarını hiçe sayarak yokluk
edebiyatı üzerinden suçlu arama peşine düşmüş bir güruh özellikle sosyal medya
üzerinden çiçeği burnunda yeni hükumetimizi acımasızca eleştirmek için yine
zayıf yerinden vurmaya başladı.
Ekonomi bilgim zayıf olduğu için yorum yapacak değilim ama çiçeği
burnunda sorumlu bakanlarımıza güvenmek gerektiğine inanıyorum.
Niyeti üzüm yemek olmayan bağ bozucuların benzer hamleler ile
buldukları her bir fırsat üzerinden devletimize saldıracakları için sorumlu
olanların tedbirde gecikmemeleri gerekiyor.
Kimin eli,kimin cebinde ise derhal bulunmalı ve durumdan vazife
çıkarıcılara fırsat verilmemeli.
Seçimler üzerinden bir ay bile geçmemişken ortalığı karıştırmak
isteyenlere inat yeni bakanlarımız derhal sorumluluk alanları ile ilgili
icraatlarına başlamalılar.
Maliye, adalet, milli eğitim bakanlarımıza ve diyanet işleri
başkanlığımıza yeni dönemde çok ama çok fazla işlerin düştüğüne inanıyorum.
Milli eğitim bakanımızın atandığı ilk günden başlayarak yaptığı
açıklamalarla, susamış yüreklere su serpince,bende umudu
artanlar arasına dahil oldum ve zor şartların büyük inkılapçısının bir emirle başladığı öğretmenliğini hatırladım.
Bir gurup akademisyenle beraber yazdığımız ensar yayınlarındançıkan“eğitimde Hz. Muhammed modeli”
kitabımızda tüm zamanların inkılapçısının metotlarından kısa özetleri sizlerle
paylaşacağım.
Gönülleri öğretmenler fetheder, zihinleri onlar inşa eder. Medeniyetleri
öğretmenler kurar. İnsanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaracak ilk emir “Seni
yaratan Rabbinin adıylaoku!” idi.
Vahiy nurları Hz. Peygamberin (sav) aklını aydınlattı, gönlünü
huzura kavuşturdu. O, Cebrail’in öğrettiği ayetleri ezberledi, ömür boyu okudu
ve okuttu. Kur’an, insanlığa doğru yolu gösteren hidayet kaynağı oldu.
Hz. Muhammed (sav) cahil bir topluma gönderildi ve 23 sene
öğretmenlik yaptı. Bu süre zarfında Arabistan, tarihin hiçbir devrinde
görülmemiş bir inkılâba sahne oldu.
Eğitim, kitap ile başladı ve sonrasında her şey kötüden iyiye
değişti. Cahilliğin yerini ilim, edepsizliğin yerini ahlak, zulmün yerini
adalet, yoksulluğun yerini zenginlik, putperestliğin yerini Allah inancı aldı.
Müslümanlar; yeri göğü yaratan, merhametli, şefkatli bir Allah’a
inandılar. Allah inancı, karanlık zihinler aydınlattı ve gönülleri nurlandırdı.
İlim devri
başladı. İlim ışığı zihinlerdeki karanlığa son verdi. İslam, ilim
öğrenmeyi kadın-erkek herkese farz kıldı.
Cahil insanlar Kur’an okuyarak zihinsel bir inkılap yaşadılar ve
âlim oldular. Okudukları üzerine düşünmeye, ayetleri yorumlamaya ve yaşamaya
başladılar.
Müslümanlar öğrendiklerini bilmeyenlere anlatmaya ve öğretmeye
başladılar. Böylece toplum, bütünüyle değişmeye başladı.
İlim öğrenmek, Allah rızasını kazanmanın en mühim vasıtasıdır
çünkü Kur’an, “Kulları arasında Allah'tan hakkıyla ancak âlimler korkar.” buyurur.
(Fatır,28)
Öfke, kin, nefret ve düşmanlık öldü; şefkat, merhamet, dostluk ve
kardeşlik dirildi.
İnananlar çoğaldıkça kaba kuvvet yerini adalete terk etti.
Kargaşa, kavga ve yağmacılık yerini barışa, huzura ve
yardımlaşmaya bıraktı.
Sadece dünya için çalışma düşüncesi sona erdi. Ebedi saadeti
kazanmak için yaşama ideali zihinlerde yeşerdi. İslam dünya ve ahiret
mutluluğunun anahtarı oldu.“Himmet
yönüyle insanların en yücesi hem dünya hem de ahiret işine himmet gösteren
mümindir.” buyuran Peygamberimiz (sav) dünya ve ahiret dengesini
kurmayı tavsiye etti.
Tembellik ve miskinlik çağı kapandı, dünya ve ahiret saadetini
kazanmak için çalışma devri başladı. Elinin emeğiyle geçinmek en büyük erdem
kabul edildi.
Gönüller Sultanı (sav) el emeği ve alın terini şöyle övdü:“Kişi
elinin emeğiyle kazandığından daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin
nefsine, ailesine, çocuğuna ve hizmetçisine harcadığı sadakadır.”
Faiz, hile, aldatma dönemi kapandı; helal kazanç, sadaka ve zekât
devri başladı.Yoksulluğun yerini zenginlik aldı.
Servet, kuvvet ve güç ile üstünlük devri kapandı; tevazu,
merhamet, takva devri başladı.Zina, tecavüz, hayâsızlık dönemi bitti; iffet ve
hayâ toplum hayatında hayat buldu.
Kötü âdet, düşünce, gelenek ve alışkanlıklar terk edildi. Onların
yerini iyi âdetler, iyi düşünceler, iyi gelenekler, iyi alışkanlıklar aldı.
İnsanı ve toplumu değiştirmek, kötü
ahlakı kaldırıp yerine güzel ahlakı yerleştirmek büyük emek, çaba ve gayret
ister. Hz. Muhammed (sav) ve öğrencileri bu değişimi gerçekleştirdiler.
Zekât ve sadaka, anne ve babaya itaat;
eş, çocuk, komşu, fakir ve fukarayı iyilik, dürüstlük, helal kazanç,
haramlardan kaçma gibi güzel âdetleri topluma yerleştirdi. Böyle bir inkılabın
insanlık tarihinde benzeri yoktur.
İslam, bütün dünyanın gözünü kamaştıran
muhteşem bir inkılaba imza attı. İlkel bir toplum olan Araplar, büyük devletler
ve medeniyetler kurdular. Vahşi insanlar, insanlığa ve huzura kavuştu.
Her şey bir kitap ve bir öğretmenin
gayreti ve Allah’ın yardımıyla gerçekleşti.Öğretmenlerimiz kutsal kitabı
mutlaka okumalı; toplumu dönüştüren o öğretmenin hayatını incelemeli, eğitim
anlayışını ve eğitim metotlarını örnek almalı.
Hz. Peygamber (sav) emin ve güvenilir bir öğretmendi. Öğretmen
güvenilir olmalıdır.
Peygamberimiz (sav), her kazandığı öğrencisini nimet saydı,
öğrencileri de onun öğretilerini gönüllerine nakşettiler.
Peygamberimiz (sav), talebelerine merhametli davrandı, onlar da
onu ailelerine bile tercih ettiler. Öğretmenler, öğrencilerinin gönüllerine
girmeli, bu sayede onları her türlü zararlı ortam ve alışkanlıklardan
koruyabilir.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bir kitabın içinden alıntılanmış bu
kısa paragraflardan da anlaşıldığı gibi, yeni bir inkılap için eğitimde hazreti
Muhammed modeline yeniden bir göz atmanın zamanı geçmeden dönülmeli.
Bizim işimiz o günlere göre daha kolay gibime geliyor, önümüzde
göz kamaştırıcı bir örnek var. Üstelik Peygamberimiz (sav) bir kişi idi, biz
çoğuz.
Onun eğitim anlayışını kuşanır, onun metotlarını takip eder, onun
gösterdiği çabayı gösterir, onun yaptığı fedakârlıkları yaparsak Allah bizi de
başarıya ulaştırır.
Türkiye yüzyılı hayırlı başlasın ve
hayırlara vesile olsun.
Her türlü entrika dedikodu ve algıya
rağmen kervanın yürüyor olması şahsen beni ziyadesi ile umutlandırıyor. Sağdan
soldan gelen çatlak seslere inat kervanı yürütenlere selam olsun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle…