Dağlar ve insanlar
Bugünlerde yağmursuzluktan, susuzluktan ve kuraklıktan konuşuyoruz ve korkuyoruz. İklim değişimi, dünyanın ve insanlığın en gerçek sorunudur. İklim ve çevre sorunu insanlığın en önemli sorunu olmasına rağmen, dünyayı yönetenler iktidarlarını korumanın, ilaç ve silah sanayilerinde daha fazla gelirler elde etmenin ve dünyadaki pazar paylarını korumanın peşindedirler. Mevcut durumda öncelik verilen şey, insan ve çevre değildir. Öncelik verilen şey, ekonomi ve güçtür. Çevreyi, iklimi, sağlığı ve insanı gerçek anlamda konuşmadığımız bugünlerde karanlık ve yıkıcı bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz.
İklimi, çevreyi ve insanları konuşmak, aslında dağlar ve
insanlar arasındaki ilişkiyi konuşmayı gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler, 2002
yılını Uluslararası Dağ Yılı ve 11 Aralık tarihini de Uluslararası Dağ Günü
ilan etmiştir. Çevreyi, iklimi ve insanlığı korumanın yolu dağları korumaktan geçmektedir. İnsanlar, dağlar
konusunda yeni bir bilince, kavrayışa ve anlayışa ulaşmak için kendilerini
olgunlaştırmalıdırlar. Dağı sadece yüksekliğe indirgeyen yüzeysel bakışın terk
edilmesi gerekmektedir.
Dağ olgusu, kendi etrafında bir kültür, tarım, hayat tarzı
ve inanç yaratmıştır. Dağ iklimdir, insandır, kutsaldır, kültürdür, evdir,
mitolojidir, aşktır, tecrübedir, şiirdir, felsefedir, duygudur, doymaktır,
gelişmektir. Kutsala, insana ve tabiata dair olan her şey, aslında dağların
varlığında temsil edilmektedir.
Dağı sevmek, insanı ve tabiatı sevmektir. Dağ, sadece
dağcıların tırmanma arzularını tatmin ettikleri hobi yeri değildir. Tabiat,
evimiz ve hayatımızdır. Evimiz ve hayatımız olan dağlar, bugün vahşi ve yıkıcı
şekilde sanayileşmenin, madenciliğin ve turizmin kurbanı olma tehlikesiyle
karşı karşıyadır. Ağır sanayi makinalarıyla dağların delik deşik edildiği
günlerden geçiyoruz. Aslında delik deşik edilen dağlar değil, insandır,
hayattır ve tabiattır. Dağların delik deşik edilmesi, aslında sürdürülebilir
hayat kaynaklarının ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.
Eşsiz bir doğal hayatı bünyesinde barındıran dağların
korunması gerekmektedir. Dağların doğal yapısının ve çeşitliliğinin nasıl
korunacağı günümüzün en önemli sorusudur. Dağlara, otel, dağ evi, villa, konut
kondurma hastalığından vazgeçmekle işe başlayabiliriz. Dağların betonlaşması,
dağın kendi içindeki canlılar için yaşam alanı olmaktan çıkması anlamına
gelmektedir. Kuşlar, bitkiler, memeliler, böcekler, ağaçlar, sürüngenler ve
daha birçok canlı için dağ, ev demektir. İnsanlığın yüzde 15’i dağlarda
yaşamaktadır. Yaban hayatın neredeyse tamamı dağlarda ve dağ eteklerinde mümkün
olmaktadır. Dünyadaki içme suyunun yüzde 80’ine yakını, dağlardan gelmektedir. Bitkiler,
hayvanlar ve insanlar, yaşamak için
ihtiyaç duydukları suyu, havayı ve gıdayı dağlardan almaktadırlar. Dağ, bütün canlılar
için yaşam kaynağıdır. İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın ve yediğimiz
gıdanın sağlıklı, lezzetli ve güvenli
olması, dağların korunmasına bağlıdır. Doğal yaşam alanları olan dağlar tahrip
edildiği için domuz ve kurt gibi yaban hayvanları şehirlere inmeye başlamışlardır. Dağların tahribi, en
doğal yaşam kaynaklarımızdan birinin tahribi anlamına gelmektedir.
Tabiat, dağların delik deşik edilmesini affetmemektedir.
“Dağlar, seni delik deşik ederim” azgınlığıyla kendisini yağmalayan insanı
affetmemektedir. Tabiat, dağları delik deşik eden insana, sağlığını
kaybettirmekte, kirli bir hava solumasına neden olmakta ve sağlıksız
yiyeceklerle zehirlenmesi gibi ağır cezalarla karşılık vermektedir. Tabiat ve
dağ, kendisine düşmanlık yapanı affetmemektedir. Dağ ve tabiat, bize sevgiyle,
merhametle coşkuyla ve cömertçe muamele
etmektedir. Bundan dolayı ruhumuz, tarih boyunca tabiattan ve dağdan gelen
ilhamla beslenmiştir. Dağ, sadece fiziksel yaşam kaynağımız değildir. İnsanın
ruhen beslenmesi, maneviyatını sürdürmesi de dağa bağlıdır. Dağların insan için ev
olduğunu sahici şekilde anlatan Sabahattin Ali’nin şiiriyle dağ, tabiat ve
insanlık bilincimizi hatırlayalım, geliştirelim ve tazeleyelim:
Başım dağ, saçlarım kardır, Deli rüzgarlarım vardır, Ovalar
bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak; İnsan sohbetleri yasak; Uzak olun
benden, uzak, Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları, Heybetli öter kuşları, Benim
meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin; Sevdamı yellere verin; Yelleri bana
gönderin; Benim meskenim dağlardır.
Bir gün kadrim bilinirse, İsmim ağza alınırsa, Yerim soran
bulunursa:
Benim meskenim dağlardır...