Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2967.57
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ekim 2016

DAEŞ, FETÖ ve dini söylemin gücü

POLİTİK üretim ve buna bağlı olarak politik söylem popülist olmasından dolayı kısa sürede üretilir, kullanılır, popüler olur ve tüketilir. Yerine yenisi üretilir ve süreç aynı minvalde devam eder.

Sistem aynı, sloganvaridir, popülerdir ve kısa ömürlüdür. Ama keşke politik söylemlerin etkileri ve sonuçları da bu kadar basit ve kısa ömürlü olabilseydi. Lakin kimi popülist söylemlerin yolaçtığı sorunlar ağır tahribata yol açabiliyor. Politik söylemin sloganik boyutu tahrik edici, provoke edicidir. Yılın 365 günü 'dolmuşa binmek' için bekleyenlerin yani siyaseten kendi "gazına" gelenlerin alacakları cezalar da, 'ağır tahrik nedeniyle' gerekçelendirmeleri mahkeme kayıtlarındaki yerini muhafaza ediyor.

İlmi/entelektüel üretim ise kalıcıdır; nesillere aktarılır, ilmi ilerlemelere basamak-referans olur. İlmi gelişmelerin alanındaki ilerlemeleri bir önceki araştırmanın sonucuna dayanır. Tez-antitez-sentez üçlemesinin sonucu olan sentez yeni antitezler için tezi olur.

Politik söylem kimi zaman dini bir argümana da sarmalanmış olabilir, yanıltmasın, dünyada en çok istismar edilebilen alan (sloganik ya da fikri olarak)dini alandır. Zira afaki, hurafe ve ispatlanamaz iddialar maalesef daha çok dini konularda kendine yer bulmuştur.

İletişim araçlarının etkisi

Son asırda iletişim araçlarının yaygınlaşmasından dolayı dini politik söylem dünyada kendine daha çok taraftar, sempatizan, militan bulabilmiştir. Buna bağlı olarak da küresel güçlerin örgütler (e militan) devşirme daha rantabl olmuştur.

Dini söylem etkilidir, dini söylem kolay kabul edilebilir özelliğe sahiptir. Kimi zaman doğru almadığı için normal zekaya sahip bir insanın kabul etmeyeceği söylem ve iddiayı dini ambalaj içinde rahatlıkla kabul ettirmek mümkündür. Haricilerden tutun DAEŞ ve FETÖ'ye kadar bu tür yapılanmaların tümü söylemlerinin kabul edilmesi için iddia ve söylemlerini dine, yani DİNİ METİNLERE dayandırmışlardır.

Akla ziyan kabuller

FETÖ'deki teolojik temele baktığımızda öyle çarpık ve karmaşık bir itikadi kabul var ki akla ziyan. Bu yüzden örgüt içinde incir çekirdeğini dolduramayacak kadar hacimsiz söylemlerin ispata ihtiyaç duymayacak hakikat gibi pazarlandığını müşahade ediyoruz. Gerçekten de Fetullah Gülen kendisine has kıldığı yeni bir Kelam/itikad geliştirmiştir. Sorgulanamaz/layüs'el bir konum insanoğlu için muhaldir. Hatta La yüs'el olan Allah Kur'an'ını bile 'hodri meydan' konusu yapmıştır.

FETÖ ise elebaşları olan Fetullah Gülen'i sorgulamayı, kritik etmeyi kendi mensupları için İman-küfür meselesi addetmiş, o anlayışlarından beri olan bizler ise onların nezdinde zaten münafık idik. Dolayısıyla "Hocaefendi'ye söylendi"yi sorgulamak u2013haşa- Allah'ı sorgulamak idi. Zaten birbirlerine en çok hattırlattıkları cümle "eski kavimler çok soru sordukları için helak olmuşlardı" tehdidiydi.

Yoksa 'gördüm' dediği bir rüya üzerinden kitlelerin bütün dini ve insani değerlerini alabora edip yerine kendi heva ve hevesini din gibi doldurmak nasıl mümkün olabilirdi?

UYAP'a da yüklenen İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin skandal kararında İlhan Karagöz adındaki Hakim, "İşte buradan ilan ediyoruz, Fetullah Gülen hocaefendi son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz'in kendi soyundan Ehl-i Beytinden geleceğini haber verdiği ve bizim de hem Hazreti Ali ve hem de yine Ehl-i Beyt'ten olan Abdülkadir Geylani hazretlerinin kitaplarından aktardığımız gibi o seçilmiş bir kişi olur ve Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali peygamber Efendimiz'in halifeleri iken, Mehdi Aleyhisselam ayrı ve özel olarak son kez insanlığı doğru yola sevk ederek yanlışlıkları gösterecek özel bir insan olduğu için her ne kadar harikuladelikleri ve kerametleri olacak ise de zaten ortaya çıktığında birçok kişi hazır beklediği için ona biat edecek ve derhal tamir ve onarıma başlayacak ve kendisi her türlü hareket serbestisine sahip olduğu için nasıl ve ne şekilde davranacağını ve insanların nasıl yönlendirileceğini bildiği için Allah'ın halifesi olarak huruç edecektir" diyor. Bunu üniversite okumuş, okuduğunu anlayıp kavrama ve kritik etme potansiyeline sahip bir insana başka hangi itikadi bağlılık söyletebilir?

Buradan nereye varıyorum?

Gelecek yazılarımızda hem FETÖ hem DAEŞ'in dini dayanaklarını yazacağım. Acaba gerçekten de dini kaynaklar bu tür örgütlerin oluşmasına katkı sunan(doğru ya da yanlış) içeriklere sahip mi?

Zor olacak biliyorum. Ama gündem ciddi bir değişikliğe uğramaz ise Çarşamba'ya bu konuyu tartışacağız.