Çürüme mi çürütülme mi?
Medyaya, özellikle sosyal medyaya bakıldığında
insanın içi kararıyor. Diyelim 82 milyonluk ülkemizin bir yerinde çirkin ve
istenmeyen bir olay yaşandı. Hemen abartarak veya ters yüz edilerek devamlı
gündeme getiriliyor, adeta toplum travmatize ediliyor.
Cinayet, çocuk kaçırma, yaşlıya saldırı, çocuk
tacizi veya kazalar gibi her ülkede, her devirde olabilecek suçlar ön plana
çıkarılıyor ve günlerce işleniyor. Hassas olan kişiler korku ve endişeye
kapılıyor, kendilerini suç korkusu ve tehdit altındaymış gibi hissediyorlar.
Geçenlerde muhalif bir
gazetede ‘13 lira için cinayet’ tarzında
bir haber manşete çekilmişti. Gazetenin amacının, ‘insanlar ekonomik açıdan o kadar kötü durumda ki bu miktar düşük para
için cinayet işleyebiliyorlar’ mesajı vererek iktidara çatmak olduğu
anlaşılıyordu. Ancak haberin ayrıntısını gerek gazeteden gerekse başka
kaynaklardan araştırdığımda şu gerçeklerle karşılaştım:
*Katil ev sahibi,
maktul kiracı idi. Yani 13 liraya ihtiyacı olmayan biri cinayeti işlemişti.
*Bir başka durum ise katilin
çok sayıda sabıkası olan bir profil olduğuydu. Yani kriminal bir tipti ve suç
işlemeye yatkındı.
Bunlar göz önüne
alınmadan sırf iktidara vurmak için abartılı manşetten haber yapıldığı
anlaşılıyordu.
Bahsini edeceğim diğer
bir haber ise psikolojik problemleri olduğu anlaşılan kadın ve erkeğin Bebek
sahilinde çirkin görüntü vermeleriydi. Zaten kadın hemen akıl hastanesine
gönderilmişti. Ancak olaydan devamlı söz edilerek insanların tiksinti ve
kafalarının karıştırılması sanki hedefti gibi sunuldu.
Böylelikle problemli,
suça yatkın, sürekli cinayet ve erkek şiddeti yaşanan bir toplum olduğumuza
dair algı operasyonu yapılıyordu.
Sonuç
ise insanımızın moralinin ve psikolojilerinin bozulması demek. İktidara vuralım
derken aslında tüm milletimize zarar veriyorlar. Üstelik böyle üzücü ve
istenmeyen olayların yaygınlaşmasına hizmet ediyorlar.
Aman dikkat!