Cüneyt Arkın dublör kullanmadan, ebedi âlemlere göçtü
Evet, Cüneyt Arkın dublör kullanmadan, ebedi âlemlere
göçmüştür. Allah rahmet etsin. Cüneyt Arkın, tarihi filmlerde dublör
kullanmazken, İslam düşmanları, bizde Müslüman’ız, bizde tarihe saygılıyız
diyerek, dublör kullanmış, ecdadı kötülemek, tarihe çamur atmak için her türlü
sahneyi ve de imkânı kullanmışlardır... Hiç gerçek kişiliklerini, asıl
niyetlerini ortaya koymadan, oynattıkları dublörleri bahane etmiş,
Müslümanların tepesinden yumruğu eksik etmemişlerdir... Laikliği bile dublör
edip, bacılarımızın örtüsüne çirkin ellerini uzatmışlar, imanından dolayı
insanlarımızı asmışlardır…
İslam düşmanları ve CHP, Şeair-i İslamiyeyi ortadan
kaldırmaya yeminli ve sanatın her dalıyla mukaddesatımıza, tarihimize
saldırırken, başta Cüneyt Arkın olmak üzere, Yeşilçam’da, birkaç vatan sevgisi
taşıyan kişi, tarihi filimler yaptı, yediden yetmişe herkes izledi. Eksik ve kusurları çok olsa da, hatta
çocukların tahta kılıçlarla oyun oynamalarına benzer film çevirmiş olsalar da,
kostüm malzeme ve kurgu yerlerde sürünüyor olsa da yine de tek parti dikta
rejimiyle milli hafızası elinden alınmış, komalık olmuş milletimize, o
sulandırılmış filimler, kendine gelmesine katkı sağlayan birer ilaç olmuştur.
CHP’nin komalık ettiği milletimiz, bu çok kusurlu ama o şartlarda eli öpülesi
filimler ile en azandan harp meydanlarında “Allah Allah!” diyerek
çarpıştığımızı ve son nefesi kelime-i şahadetle verdiğimizi hatırlatmıştır. Gençlik komadaydı ve fişini de seks
filmleriyle çekmek istiyordular. Fakat kalibresi düşük, terkibi hafifletilmiş
olmasına rağmen, Cüneyt Arkın ve Serdar Gökhan filmleri milli şuurun uyanışına vesile
olmuş, o fişin çekilmesine engel olmuştur.
Milli ve İslam’i şuuru sevmeyen, ama emperyalist
menşeli her şeye meftun olan CHP zihniyeti, Kût'ül-Amâre zaferinin üzerini
balçıkla sıvamış, Çanakkale’yi bir cümlelik haberle sınırlamış, 90 bin
Sarıkamış Şehidinin üzerine ise tek parti rejimi çığı dökmüştü... İşte ne olduğumuzu unutturmaya çalışan CHP
zihniyeti, belki de tarihimizle dalga geçilsin diye gerçeğiyle tam uyuşmayan,
prodüksiyon olarak çok zayıf ve komik denecek sahnelerle çekilen tarihi
filmlerimizin çekilir olmasına köstek olmadı ama onların arzu ve niyetlerinin
tam tersi; Cüneyt Arkın’ın tarihi filmleri, milli şuura kıvılcım oldu. İşte o
kıvılcım şimdi muhteşem ve gerçeğe yakın üstelik çok başarılı tarihi dizi ve
filmlere dönüştü. Cüneyt Arkın’ın o kıvılcım niteliğinde ki tarihi
filmlerinin Anadolu insanında ki geri dönüşümü; muhteşem bir tarih şuuru ve
ecdadın İslam fedailiğine karşı katıksız hayranlık olmuştur.
Hâsılı kelam: Nefis dublördür. Kur’an kahramanları, dublör yani nefsi kullanmadan, canla başla ve mallarıyla İslam’a hizmet etmişlerdir. Sultan Fatih, Alpaslan dublör kullanmadan İslam’a fedai olmuşlardır. Mehmetçik sınırlarımızda ve sınır ötesi operasyonlarda dublör kullanmadan Allah için, vatan için şehit düşmüşlerdir. Katil Amerika ve karanlık Batı, FETÖ ve PKK’yı ve içerdeki hainleri dublör olarak kullanıp, ezanlarla dipdiri olan Türkiye Cumhuriyetini yıkmak istemiştir. Sözcü’sü, Cumhuriyet’i Bir Gün’ü FOX’su vs. İslam düşmanlarının dublörü olmuş, mukaddesatımıza, milli şuurumuza saldırıyorlar; asıl sahipleri ise mertçe karşımıza çıkmıyorlar... 1200 yıldır İslam sancağını dalgalandıran asil Türk milleti, hiç dublör kullanmadan, dünya zalimlerine karşı mücadele veriyor ve mazlumlara sahip çıkıyor. İşte Cüneyt Arkın’ın dublörsüz oynadığı savaş filmleri, nereden geldiğimizi yeni nesillere aktarmıştır. Filimler de ki şahadet sahnelerinde şanlı bir tarikten gelip, “Eşhedü Enla İlahe İllallah ve Eşhedü Enne Muhammeden Abduhu ve Resuluhu” finaliyle ebetlere gideceğimizi hatırlatmakla gençliğin imanını harekete getirmiştir. Tarihimizi ve İslam’a hizmetkârlığımızı sevdirenlerden, gençliğe başıboş olmadıklarını hatırlatan yapımlardan Allah razı olsun. Allah, hepimize dublörsüz, nefsi ön plana çıkarmadan, İslam’a ve şanlı milletimize, din kardeşlerimize hizmet etmeyi nasip etsin.