Cumhuriyet Yazarı: “Barış Pınarı Harekâtı İsrail’in oyununu bozdu!”
Mesele, “Barış Pınarı Harekâtı”nın amaçlarına ulaşabilmesinde.
Bu oluyor mu olmuyor mu?..
“Ne yapılıyorsa doğrudur” ile “Ne yapılıyorsa yanlıştır” taraflarının atışmaları arasında gerçekleri görebilmek zorlaşabiliyor.
“Doğru gördüklerine doğru, yanlış gördüklerine yanlış” diyebilenler ise bu ortamda “gürültüye” gidiyor.
Dün bir yorumcuya takıldı gözüm.
Cumhuriyet Yazarı Orhan Bursalı
Türkiye’nin Suriye Politikası’na öteden beri itirazları olan Bursalı, “Barış Pınarı Harekâtı” hakkında değerlendirmelerde bulunurken…
İsrail’in bölgeye ilişkin “niyetlerine” dikkat çekti.
İsrail’in PKK Terör Örgütü’nün Suriye’deki varlığını bir “üs” olarak gördüğünü ve oradaki terör yapılanmasının açıkça İsrail’in çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi.
Ardından da, “Barış Pınarı Harekâtı”nın en fazla İsrail’i rahatsız ettiğini söyledi.
Türkiye’nin bu harekâtla “denklemi bozduğunu” belirtti.
İsrail’in plânlarının bu operasyon sayesinde “çöktüğünü” vurguladı.
Bunlar, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın’ın “Barış Pınarı Harekâtı birçok oyunu eş zamanlı olarak bozdu.” şeklindeki değerlendirmesini destekleyen ifadeler.
Bir Cumhuriyet Yazarı’ndan gelmesi de dikkat çekici.
Demek ki;
Aklın yolu bir.
Demek ki;
Hepimiz aynı gemideyiz.
Demek ki,
“Barış Plânı Harekâtı”nın “şer odaklarının oyunlarını bozduğu” yönünde geniş çerçeveli bir mutabakat alanı var.
Yani…
Şimdilik böyle durumlar.
Trump… Kapitalizmin dini de imanı da paradır!..
Twitter bin yıl hizmet etse hakkını ödeyemez, canı sıkıldıkça “twit” atan Trump’ın.
Bir de “mektup” meselesi çıktı, uzun vakittir unutmuştuk “mektubu, mektuplaşmayı.”
Trump özel bir mektup göndermiş Cumhurbaşkanımıza, en “lümpen” tarafından.
Biz de mektuba “Barış Pınarı Harekâtı”nı başlatmak suretiyle karşılık vermişiz.
Tartışma büyük, işi “Erdoğan Trump’a haddini feci şekilde bildirmeli”ye kadar götürenler var, niyetlerinin ne olduğunu anlamamak mümkün değil.
Trump insanda “tiksinti” hissi uyandıran bir tip ama her meseleden bir şekilde “kârlı” çıkmasını bildiği için de “takdir edenleri” çoktur.
Ekranlarda “Trump bugün psikolojik muayeneden geçirilse, akıl hastanesine kapatılır.” diyenleri gördüm.
Her “başarılı” insan biraz “deli”dir ama “şuursuz” değildir.
Başarılar “tesadüfen” elde edilmez, “tesadüf” diye bir şey de yoktur zaten.
Trump’un seçim kampanyası boyunca söylediklerini, ortaya koyduğu anormal gibi görünen tavırları izleyenler “ABD halkından asla kazanmasına yetecek desteği alamaz!” diyorlardı ama o kazanmasını bildi.
Aptallaştırılmış ABD halkının “nefret” hislerinin ve biraz da “serseri ruhu”nun üzerinde sörf yaparak işi bitirdi.
“Kudüs’ü başkent ilan etme” adımıyla Yahudi Lobisi’nin desteği alırken,Körfez ülkelerinin boğazına çöktü.
Kürenin etrafında nice milyar dolarları ülkesine çekti.
ABD’nin “ekonomik sıkıntılarını” ve “güvenlik krizini” ülkedeki “yoksul azınlıkların” sırtına yıkarak, “faşist eğilimlere” göz kırptı.
Obama Yönetimi’nin “aptalca” politikalarıyla ABD’nın sırtına gereksiz yükler bindirdiğini, ülke ekonomisini zora soktuğunu anlattı.
“Gereksiz yükleri sırtımızdan atıyoruz, bize ne onların savaşından, yesinler birbirini!” mesajlarını verdi.
Bunları yaparken…
İçte oluşan “DEAŞ’ın yolu açılıyor” yollu tepkileri etkisiz hale getirmek için de…
“DEAŞ ile mücadele görevini Türkiye’ye verdik, hele bir yerine getirmesinler, dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm, bunu daha önce de yaptım!” yollu laflarla “Brunson Krizi”ne göndermede bulundu.
Trump “Barış Pınarı Harekâtı” için “Yeşil Işık” yakmadı evet ama “Kırmızı Işık” yaktığı da söylenemez.
“Onların derdi beni mi gerdi, nasıl çıkacaklarsa çıksınlar işin içinden!” usulüyle çekildi oradan.
“DEAŞ”la mücadelesinde ne kadar samimi olduğunu” bugüne kadar 3 binden fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirmek suretiyle gösteren Türkiye, (batı İmalâtı) terör örgütüyle bundan sonra da uğraşacaktır nasılsa.
Trump sonuçta her işin “hane halkı ekonomisinden” geçtiğini düşünüyor…
Vatandaşın cebine parayı koydun mu tamamdır.
Meşhur Çıkarcı Makyavel (Machiavelli), “Hükümdar”a “Kimsenin malına dokunma. Çünkü insanlar babalarının kaybını unuturlar ama mallarının kaybını unutmazlar!” tavsiyesinde bulunur.
Trump dünyaya buradan bakan bir “tüccar” ve seçimlerdeki tercihleri büyük ölçüde “hane halkı ekonomisi”nin şekillendirdiği de tecrübelerle sabit.
Trump’un zihninde iyi veya kötü kavramları olmaz, onun için mesele “çıkar” meselesidir.
“Paranın dini olmaz.” deniyordu ya sürekli olarak.
Çok doğru.
Paranın dini olmaz.
Bir de…
Kapitalizmin dini de imanı da paradır!..