Cumhuriyet Gazetesi ve 120 saat…
Önce şunu belirtmeliyim: Özgür Suriye Ordusunu kambur olarak gören ve operasyonlarda devletimizin, ordumuzun başarılarını iftiharla manşetten vermeyen, sadece haçlıların hoşuna gidecek manşetleri atan Cumhuriyet Gazetesini nefretle kınıyorum!
Ey Cumhuriyet; her manşetiniz, birinci sayfanız, Müslüman Türk milletine karşı nefretinizin özeti... Manşet ve başlıkları atmadan önce, sık eleyip, sık düşünerek, yüzde 52’nin özgür irade ile seçtiği Cumhurbaşkanına ve tüm dini değerlerimize yapılacak hakaretleri planlıyorsunuz... Göz ardı ettiğiniz bir şey var; bu millet asırlardır İslam’ı kendi iradesi ile yaşıyor. Siz gazetenizle, İ…nelere, ahlaksızlara, bu vatanın aleyhinde olanlara verdiğiniz desteği asla bu ülkenin hizmetinde olanlara, inancımıza vermediniz, kendi halinde mütedeyyin Müslümanları desteklemek yerine hep hor gördünüz... Dışarıdan gazete görüntüsü, içerden ise 24 saat saldırı halinde Truva atı; haçlıların daimi karakolu gibisiniz…
Kapağınız, manşetiniz ne hikmetse küresel kahpelerin bize karşı kapağı oluyor. Asıl siz Cumhuriyet Gazetesi olarak, kurulduğunuz günden beri değerlerimizin sırtında, ülkemizin sırtında kambursunuz! Kurulduğunuz günden beri imanımıza, ahlakımıza, minarelerimiz ve ezanlarımıza birlik ve beraberliğimize atışlar yapıyorsunuz ve diktatörvari dayatmalarınızla isminizin hakkını bile veremiyorsunuz! Adınız Cumhuriyet, tavrınız, duruşunuz demokrasi ve özgür irade düşmanlığı…
120 saat…
Kahraman Mehmetçiğimiz, Fırat Nehri'nin doğusuna, Fetih Sûreleri okuyarak girdi ve çocuk katili – terörist YPG/PKK’yı inananların duaları ile vurdu… Mehmetçik vurdukça, dışarıdaki zındık herifler ve onların içerideki enikleri hop oturup, hop kalktılar… Askerimizin teröristi imha etmesine dayanamayanlar bu “Savaş”tır iddiasında bulundular... Savaşın ne olduğunu çok iyi bilenler, küresel domuzların verdiği sufleye göre anırdılar… Ama şerefli milletimizden sufle alan şanlı askerimiz, kimyasal uydurmalarına, kara propagandalara rağmen, sivillere merhametini, PKK itlerine ise pençesini geçirdi…
YPG/PKK’yı vurduk ama dört gözle bekleyen sivil halka, mazlumlara gürül gürül umut pınarı olarak aktık… Vurdukça Amerika ve İsrail’i karabasanlar sardı... Pınar gibi net ve kirsiz akan askerimiz, ruhları kirli ve kan yerine irin taşıyanları, çocuk katillerini, insan haklarını hiçe sayanları öyle rahatsız etti ki; biz eğer mazlumlara umut ve güven pınarı olarak akmayıp, atom bombası atsaydık vallahi bu kadar rahatsız olmazdılar… Dünya görüyor; Amerika ve batılılar, Rusya gittiği yerde insanlara nasıl davranıyor, biz nasıl davranıyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin sivillere karşı şefkatli eli, vahşi Batı’yı, kahpe ve silahsız bir kadından ödü kopan İsrail’i delirtiyor... Biz sivillere, çocuklara kısaca mazlumlara merhametli davrandıkça, yardım eli uzattıkça, aş – ekmek götürdükçe dünya arenasında karnemize yüksek notlar geçiyor, küresel itoğlu itlere ise sıfırlar doluyor... Bizim yükselen karnemiz, ecdadımız gibi bizi dünyanın efendiliğine götürüyor, onları ise insanların gözünden yerin ve cehennemin dibine sürüklüyor... Onun için Barış Pınarı Operasyonu durdurulmalı ve beş gün bile olsa zaman kazanıp, yeni puştluklar düşünülmeli… Mehmetçik mazlumlara billur gibi kana kana akıyor, kirli planlar peşinde olanlara ise Allah’ın sopası olarak iniyor. Evet, Allah’ın sopası var, O da Türk Milletidir. Barış Pınarı Hareketinde Askerimiz önceki hareketlerde olduğu gibi hassasiyet gösterdi; bu şerefli harekâtta da tek bir sivilin kılına zarar verilmedi. Bu hassasiyetimize rağmen dışarıdaki baş hainler ve içerdeki enikleri kimyasal iftirasında bulundular…
Teröristleri temizliyoruz, ama asla göz ardı edilmemesi gereken: Bu alçak YPG/PKK ve benzeri örgütler bir maşadır, aslında biz, Amerika, batı ve İsrail ile mücadele halindeyiz... Eğitim, silah ve her türlü beyin yıkama ile PKK ve yandaşlarını üzerimize salmaları kendileri yiğitçe karşımıza çıkamadıklarındandır. İsrail’i yıllardır hedeflediği o büyük projeye kavuşturmak için her türlü yavşaklıktan geri durmayacaklar ama bilsinler ki…
Son söz: 120 saatin anlamı; 32 kilometrenin ilerisinde kahpece hazırlanmış planları ortadan kaldırmak... 120 saatin anlamı; kendi elleri ile besledikleri, büyüttükleri PKK'yı, DEAŞ'ı korumaya almak. 120 saatin anlamı; Amerika ve İsrail, Türkiye'nin yalın kılıç kelle kopararak ilerlemesinden ürküp, yeni stratejiler geliştirmek istemesi. 120 saatin anlamı; Türk ordusunun cesaretinden ürken, komaya giren İsrail’in ancak 5 günde kendisine gelebilmesidir. Allah şahittir ki; askerimizin kılına ufacık zarar verirler ise misliyle hesabını soracağız, yeter ki safların arasına şeytanlar girmesin!