Cumhurbaşkanlığına Yürüyüş
Hayatımızda hemen her adım, siyasu00ee olalım veya olmayalım siyasu00ee bir amaca dönük olarak değerlendirilir. İyi güzel işler bunlar ama sonunda seçime yatırım, denir ve kişilerin samimiyetlerine inanılmaz. Sivil yapılardan devlet kademesindeki her aşamaya kadar ileri gelenlerin bu ülkede eninde sonunda bir siyasu00ee hesabı çıkıyor.
16 Nisan ile yeni bir döneme adım atan Türkiye, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış durumda. Yerelde ve genelde başlayan çalışmalar ve yapılan hesaplar sivil ve siyasu00ee aktörlerin pozisyonlarını, manevralarını belirliyor. Bazı siyasu00ee liderler ortak duruş sergiliyor, ortak fotoğraf veriyor. Yereldeki siyasu00ee aktörler ise işi gücü bir tarafa bırakıp, gelecek dönemdeki yerlerini garanti edebilmek için oyun içinde oyun oynamaya başlıyor. Bu işler halkın gözü önünde yapılırken, gelecekten umut bekleyen milletimiz karamsarlığa, endişeye terk ediliyor. Milletin sesi bastırılıyor, içte ve dışta ihanet merkezleri bir bardak suda fırtına koparıyor. Siyasu00ee hayatımız, uluslararası ilişkilerimiz, askeru00ee ve sosyal disiplinimiz sürekli taciz altında. Peki,kendilerine umut bağlanan aktörlerimiz ne yapıyor? Onların çoğu şahsi ikbal peşinde veya bulundukları cemiyeti, partiyi,sosyal yapıları kendi emellerine alet etme hesabında. Yeter!
İhanet üstüne ihanet yaşarken, hala eş dost hesabıyla hareket edilebiliyorsa, milletin sesi sadece sandıktan sandığa çıkıyor ve sonrasında bu ses susturuluyorsa, önemsenmiyorsa, başımız belaya düşünce sarıldığımız canım demokrasi nerede? Toplum yönlendiriliyor.Algı üstüne algıya maruz kalıyoruz. En çok da "demokrasi ve adalet" kavramları hayatımızı işgal etmiş durumda. Bir de endişelerimizi artıran terör var. Bütün tablonun sebebi aslında 2019 seçimleridir.
Toplumun hassas damarlarını iyi bilen toplum mühendisleri özellikle "adalet" kavramı üzerinden büyük bir algı operasyonu başlattı. Evet, bu algıya dikkat etmek lazım. Adalet diye başladığınız her konuşma, her iş toplum tarafından dikkatlice dinlenir,takip edilir. Özellikle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve onun ardındaki gücün "adalet" diye başlattıkları yürüyüş İstanbul'da bitmeyecek, 2019 seçimlerine kadar devam edecektir. Bu yürüşte sadece Kılıçdaroğlu yoktur. Bu yürüyüşte, R.Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli karşıtı ne kadar odak ve aktör varsa hepsi vardır. Sahnede ise sadece Kılıçdaroğlu var. 2019 seçimlerine odaklanmıştır bu yürüyüş. Bu yürüyüşü başlatanların aldıkları güç 16 Nisan'daki alınan "hayır" oylarıdır. Dikkat! Evet, buraya dikkat etmek lazım.
Yaşanan en büyük ihanetler Ak Parti iktidarı dönemindedir. Cumhuriyet tarihinin en güçlü iktidarı da bu iktidardır. En uzun sürecek olan iktidar da bu iktidar olacaktır. Ancak, evet, ancak rehavete,ayrışmaya,kapışmaya,şahsi hesaplara,büyüklenmeye kapılmadan birlik ve samimiyetle yola devam edilirse bu iktidar gelecek dönem de devam edecektir. Bunu hisseden Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanlığına tekrar seçildiği Büyük Kongre'de endişelerini dile getirdi. Kibirlenme, rehavet yok, dedi. Yük olanlara yer yok, millet için çalışanlarla yola devam, dedi. Peki, alttakiler ne yapıyo? Onları millet görüyor.
Yaşadığımız sosyal travmalar, patlamalar, işsizlik, terör,darbe vb. ne kadar olay varsa hepsinden sabır ve tevekkülle çıkan bu aziz millet, artık güzel günler görmek ve huzur içinde yaşamak istiyor. Bunu sağlayacak olan ise milletin yetki verdiği iktidar ve toplumun güç katmanlarını oluşturan sivil odaklardır. Pişmiş tavuğun başına gelmeyenler bu iktidarın başına gelmişse, iktidardan uzaklaştırılmak için çeşit çeşit ihanetlere maruz kalınmışsa artık daha dikkatli olunmak kaçınılmazdır. Demokrasiyi sadece sandık belirlemez. Demokrasi, yaşanılmışlıklarla oluşturulan bir bilinç, kültür ve tecrübedir. Bir arada yaşama mücadelesinin ve paylaşmanın, birbirine katlanmanın, saygının ve özgürlüğün adıdır demokrasi. İradenin etki altına alınmaması ve gasba uğratılmamasıdır demokrasi. Yoksa demokrasi, sandıktan sandığa yetkinin devri değildir. Millet adına ve sadece "millet için" için bu gücün kullanılmasıdır demokrasi. Tabii ki en büyük denetçi de millet olacaktır. Millet olmadan asla!
Sonuç olarak aslında herkes 2019 seçimlerine yürüyor. Birileri sadece Türkiye coğrafyasını hesap ediyor, birileri de gönül coğrafyasını. Türkiye aslında sadece Türkiye coğrafyasından ibaret değildir. Bu coğrafyaya tüm Orta Doğu ve İslam dünyası dahildir. Zaten kopan fırtınanın sebebi de budur. R.Tayyip Erdoğan'ın Ürdün'de yaptığı meydan konuşmasını hatırlayın! Mısır, Lİbya, Suriye, Irak, Filistin ve şimdi Katar o yüzden bizi bu kadar etkiliyor. Çünkü biz, yek vücuduz. Acıyı da mutluluğu da tüm bedenimiz ve ruhumuz hissediyor.
İslam dünyasının ve tüm insanlığın "bayram" ruhuyla yaşayabilmesi için şimdi daha dikkatli ve aklımız başımızda 2019 seçimlerini düşünelim!